Yazılı ve görsel medyada hemen her gün rastladığımız haberlere tahammül edileceği kalmadı. Gün geçmiyor ki cinayet, kavga, silahlı saldırı, gasp, soygun, intihar gibi haberler olmasın. Memleketin hemen her tarafından gelen bu haberlere bakınca hiç tereddüt etmeden; "toplum cinnet geçiriyor" diyebiliriz.
Peki, ama ne oldu da toplum bu hale geldi? Dünyanın en sevecen, en adil, en hoşgörülü, en merhametli toplumu olan Türk toplumuna ne oldu da sabırsız, tahammülsüz, hoşgörüsüz ve merhametsiz tavırlar sergilemeye başladı. Türk toplumu maalesef sevgi toplumundan nefret toplumuna, cinnet toplumuna dönüştü.
Eğer meydanda bir sonuç varsa sebepleri de vardır. Çünkü hiçbir sonuç sebepsiz meydana çıkmaz. Toplumun neden bu hale geldiği; ilim, fikir ve gönül adamlarının görüşlerine başvurularak; insan sağlığı ve insan psikolojisi açısından da ele alınmalıdır. Cinnetin altında yatan siyasi, ekonomik, dini ve ahlaki sebepler tahlil edilmeli ve gereken tedbirler acilen ele alınmalıdır.
Yaşanan cinnetin sebeplerini geliniz biz de kendimizce tespit etmeye çalışalım: Toplumları millet yapan unsurların ortadan kalkması halinde o toplumun yaşanmaz hale geleceğini sıklıkla yazdığımız makalelerde tespit etmiş ve sizlerle paylaşmıştık. Bazı tespitlerimizi tekrar etmekte fayda görmekteyiz.
Toplumları bir arada tutan dini ve milli unsurlar vardır. Dini ve milli unsurlar o toplumun emniyet sigortası hükmündedir. Akıllı bir kimse düşündüğü bir eylemi uygulamadan önce düşünür; dini bir düşünceye sahipse, Yüce Allah'tan korkar, ahiretteki hesabını düşünür o eylem eğer dinde yasak bir davranışsa imanından dolayı hemen vazgeçer. Çünkü yapacağı eylemin karşılığında ahirette hesaba çekileceği düşüncesi onu frenleyecektir.
Eğer yaşadığı toplumda milli unsurlara önem veriliyorsa, yani örfüne, âdetine, geleneğine değer veriliyorsa; yapacağı eylem toplumda ayıplanacaksa, yine o davranışından vazgeçecektir. Yaşadığı toplumda ayıplanacak bir hale düşmek endişesi, onu yapacağı eylemden alı koyacaktır.
Şimdi geriye dönüp toplumu siyasilerin yanlış yönetimle ya da menfaatlerinin devamını sağlamak uğruna ne hale getirdiklerine bir bakalım: Türk toplumunun önem verdiği dini ve milli bütünlükle alakalı bütün değerleri AB ve ABD nin dayatmalarıyla haçlı batının toplum ölçülerine göre değiştirdiler. Dinin haram kıldığı, toplumun ayıp saydığı şeyler yavaş yavaş ortadan kaldırıldı. Suçlara verilen cezaların miktarları sürekli azaltıldı.
İnsanın önündeki haram, ayıp ve hukuki ceza gibi engeller azalınca ya da kalmayınca; isteyen aklına gelen eylemi düşünmeden yerine getirmektedir. Netice olarak da toplum sevgi toplumundan nefret ve cinnet toplumuna dönüşmektedir.
Eğer samimi olarak tekrar sevgi toplumuna dönüşmeyi istiyorsak; herkes suçtan kendi payına düşeni kabul edip, dini ve milli yönden kaybettiklerimizi yeniden kazanmamız gerekmektedir. Aksi takdirde; nefret ve cinnet toplumunun zararlarına herkes payına düştüğü kadar katlanacaktır.
Peki, ama ne oldu da toplum bu hale geldi? Dünyanın en sevecen, en adil, en hoşgörülü, en merhametli toplumu olan Türk toplumuna ne oldu da sabırsız, tahammülsüz, hoşgörüsüz ve merhametsiz tavırlar sergilemeye başladı. Türk toplumu maalesef sevgi toplumundan nefret toplumuna, cinnet toplumuna dönüştü.
Eğer meydanda bir sonuç varsa sebepleri de vardır. Çünkü hiçbir sonuç sebepsiz meydana çıkmaz. Toplumun neden bu hale geldiği; ilim, fikir ve gönül adamlarının görüşlerine başvurularak; insan sağlığı ve insan psikolojisi açısından da ele alınmalıdır. Cinnetin altında yatan siyasi, ekonomik, dini ve ahlaki sebepler tahlil edilmeli ve gereken tedbirler acilen ele alınmalıdır.
Yaşanan cinnetin sebeplerini geliniz biz de kendimizce tespit etmeye çalışalım: Toplumları millet yapan unsurların ortadan kalkması halinde o toplumun yaşanmaz hale geleceğini sıklıkla yazdığımız makalelerde tespit etmiş ve sizlerle paylaşmıştık. Bazı tespitlerimizi tekrar etmekte fayda görmekteyiz.
Toplumları bir arada tutan dini ve milli unsurlar vardır. Dini ve milli unsurlar o toplumun emniyet sigortası hükmündedir. Akıllı bir kimse düşündüğü bir eylemi uygulamadan önce düşünür; dini bir düşünceye sahipse, Yüce Allah'tan korkar, ahiretteki hesabını düşünür o eylem eğer dinde yasak bir davranışsa imanından dolayı hemen vazgeçer. Çünkü yapacağı eylemin karşılığında ahirette hesaba çekileceği düşüncesi onu frenleyecektir.
Eğer yaşadığı toplumda milli unsurlara önem veriliyorsa, yani örfüne, âdetine, geleneğine değer veriliyorsa; yapacağı eylem toplumda ayıplanacaksa, yine o davranışından vazgeçecektir. Yaşadığı toplumda ayıplanacak bir hale düşmek endişesi, onu yapacağı eylemden alı koyacaktır.
Şimdi geriye dönüp toplumu siyasilerin yanlış yönetimle ya da menfaatlerinin devamını sağlamak uğruna ne hale getirdiklerine bir bakalım: Türk toplumunun önem verdiği dini ve milli bütünlükle alakalı bütün değerleri AB ve ABD nin dayatmalarıyla haçlı batının toplum ölçülerine göre değiştirdiler. Dinin haram kıldığı, toplumun ayıp saydığı şeyler yavaş yavaş ortadan kaldırıldı. Suçlara verilen cezaların miktarları sürekli azaltıldı.
İnsanın önündeki haram, ayıp ve hukuki ceza gibi engeller azalınca ya da kalmayınca; isteyen aklına gelen eylemi düşünmeden yerine getirmektedir. Netice olarak da toplum sevgi toplumundan nefret ve cinnet toplumuna dönüşmektedir.
Eğer samimi olarak tekrar sevgi toplumuna dönüşmeyi istiyorsak; herkes suçtan kendi payına düşeni kabul edip, dini ve milli yönden kaybettiklerimizi yeniden kazanmamız gerekmektedir. Aksi takdirde; nefret ve cinnet toplumunun zararlarına herkes payına düştüğü kadar katlanacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025