CHP'nin light muhalefeti yeterli değil.
"ABD asker istemiyor, dolayısıyla tezkere yetkisi yeniden Meclis'e iade edilmelidir" diyen Cumhuriyet Halk Partisi aslında, birşey demiş olmak adına konuşuyor.
Eğer böyle olmasa; hükumetin tarihi yanlışını gündeme getirmek, sorgulamak niyeti taşınsa, sağlıklı muhalefet şu tartışmayı gündeme taşırdı;
"Hükumet, değilse Dışişleri Bakanı derhal istifa etmelidir."
Şimdi kimileri şu "hükumete ballı medya" ortamında bunu aşırı bulabilir. Ama emin olun bir Muz Cumhuriyeti'nde dahi tezkere bağlamında yaşananlar ve ortaya çıkan sonuç, bir "istifa" gerekçesidir.
Sakın ola ki Türkiye'nin "hastalıklı hali" sizi aldatmasın. İktidarı, Meclis Muhalefeti eşitlenmiş, 4. kuvvet medyası "borçları nedeniyle hükumete teşne olmuş" bir ortamda gerçekler gizlenebilir. Gerçekler gündem edilmeyebilir. Ama gerçekler değiştirilemez.
En kestirme ifadeyle, bugün eğer Türkiye normal koşullarda işleyen bir ülke olsa, hükumeti dışarıdan-içeriden korunmasa yapılacak milyonluk mitinglerde taşınacak pankart şu olurdu;
"Hükümet İstifa..."
Tezkere yanlışları
Hükumetin, daha özelde konunun temel sorumlsu Dışişleri Bakanının istifa etmesini gerektiren tarihi sorumluluğu sondan başlayarak tek tek sıralayalım. İnanıyorum ki demokratik hür medyanın ve basının olduğu her yerde bu gereçlerden sadece birisi dahi, istifa nedenidir.
İşte hükumetin her birisi en hafif ifadeyle "inanılmaz" denilebilecek tarihi yanlışları;
1-) 7 Ekim'de Türk askerini Irak'a gönderme kararı ABD'nin talebiyle çıkarılmıştır. Başbakan bunu bizzat açıklamış "Washington istedi, onayı aldık ama şimdi vazgeçtiler" demiştir.
2-) 7 Ekim tarihli tezkereden önce hükumet, bu kararın içeriği ne olacak anlamında hiçbir çalışma yapmamıştır. Yani Türk askeri nereye, nasıl, ne zaman gidecek ABD evet diyor mu-demiyor mu, hayır derse ne yapacağız? gibi en temel konularda hiç bir netlik oluşturmadan Meclis'ten, iktidar olma avantajını kullanarak tezkereyi çıkarmıştır.
3-) Irak'a asker gönderme tezkeresi Türkiye'nin iradesi dışanda çıkarıldığı için ülke bu kararla birlikte "işgalci" sıfatını kazanımş, ancak işgal edeeceği yere gidememiştir bile!
4-Hükumet Amerikalıların havadan geçiş talebini "Meclis kararı" olmaksızın bir "idari onayla" gerçekleştirmiştir. Oysa tezkere 1 Mart'ta reddedilmiş ve o reddedilen tezkerinin içeriğinde kara, hava ve deniz sahamızın ABD tarafından kullanılması yasaklanmıştı.
Dolayısıyla eğer hava sahasını yabancılara acaçaksak bu ancak ve ancak yeni bir tezkere ve Meclis kararıyla mükün olabilirdi. Nihayet hükumette başlangıçta bu görüşte olmasına rağmen daha sonra ne hikmetse! bu görüşünden çarketti.
5-) 1 Mart tezkeresinin reddinin ardından ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'a verilen sözler çerçevesinde tezkeresiz förmüller devreye girmiştir. Türkiye'ye sokulan Amerikan asker ve teçhizatının Kuzey Irak'a geçmesine göz yumulmuştur.
6-) 6 Şubat tarihli ön tezkerenin "Amerikalılar üst ve limanlarda inşaat için ön çalışmalar yapabilir" tek cümlelik hükmünden hareketle, ülkenin tüm üs ve limanları ABD'nin kontrolüne açılmıştır. Ön tezkerede ifade ettiğimiz hüküm dışanda başka hiçbir madde olmadığına göre İskenderun, Mersin'den Habur'a kadar geniş bir çoğrafya nasıl oldu da bir Amerikan kışlası haline dönüştü?
7-) 1 Mart'ta reddedilen tezkere öncesinde Amerikalılarla yürütülen pazarlıklarda hiçbir sonuç alınamamasına rağmen, milletvekillerine niçin "mutabakat tamam, tezkereye evet diyebiliriz" mesajı verildi. Bu yalanla Meclis'in iradesi ifsad edilse ve tezkere reddedilmese ortaya çıkacak işgal fotoğrafından, kim sorumlu olacaktı?
8-)Yine 1 Mart tezkere görüşmeleri öncesinde millevekilleriyle yapılan ikna toplantılarında "tezkere geçmezse ekonomi batar, 36 milyar dolar ABD bize yardım edecek" beyanları niçin ortaya atıldı. Bilgisizlikten mi? yoksa bu sözler bilinçli olarak sarfedilmiş laflar mıydı?
9-)Tezkere pazarlıklarının başında "94 milyar dolar para alacağız" ile başlayan sözler, nasıl Sıfır Dolara kadar geriledi. Hukümet, bir sorumluluk makamı nasıl bu kadar öngörüsüz ya da sorumsuz davranabilir.
Türkiye'nin 21. yüzyıldaki en önemli kararı, parayla satın alınabilecek birşey miydi ki konu bu kadar basitleştirildi?
10-) Süleymaniye baskının ardından Hukümet Amerikalılara niçin hiç değilse, sert bir tepki vermedi? Operasyonun duyulmasının ardından Abdullah Gül Kayseri'ye mantı yemeye, Başbakan Samsun'a kiraz toplamaya gitti?
"Hükumet işleri durmaz" mantığı ile hangi mesaj verilmeye çalışıldı?
Yanlışın doğrusu
Evet bir yıllık tezkereler süreci için söylenecek daha çok söz ve eleştirilecek çok tavır var. Fakat özetlemek gerekirse şu ortaya çıkmıştir ki;
"Hükumet tezkere bağlamında çuvallamıştır."
Hükumet cehaletle bile tevil edilemeyecek çok kötü bir yönetim göstermiş Tükiye'yi, tüm kırmızı çizgilerinde yenilgiye uğratmışır.
Ülke Bir yıl öncesine göre en temel meselelerde, en stratejik konularda gerilemiştir.
AKP iktidarıyla başlayan tezkere süreci sonunda ABD komşumuz olmuş, Kuzey Irak Kürtlerin kontrolüne geçmiş ve Türkiye sınırlarının fiilen tartışıldığı döneme girilmiştir.
Kararı siz verin! Bu hükumet istifa etmeli
midir, etmemeli
midir?
"ABD asker istemiyor, dolayısıyla tezkere yetkisi yeniden Meclis'e iade edilmelidir" diyen Cumhuriyet Halk Partisi aslında, birşey demiş olmak adına konuşuyor.
Eğer böyle olmasa; hükumetin tarihi yanlışını gündeme getirmek, sorgulamak niyeti taşınsa, sağlıklı muhalefet şu tartışmayı gündeme taşırdı;
"Hükumet, değilse Dışişleri Bakanı derhal istifa etmelidir."
Şimdi kimileri şu "hükumete ballı medya" ortamında bunu aşırı bulabilir. Ama emin olun bir Muz Cumhuriyeti'nde dahi tezkere bağlamında yaşananlar ve ortaya çıkan sonuç, bir "istifa" gerekçesidir.
Sakın ola ki Türkiye'nin "hastalıklı hali" sizi aldatmasın. İktidarı, Meclis Muhalefeti eşitlenmiş, 4. kuvvet medyası "borçları nedeniyle hükumete teşne olmuş" bir ortamda gerçekler gizlenebilir. Gerçekler gündem edilmeyebilir. Ama gerçekler değiştirilemez.
En kestirme ifadeyle, bugün eğer Türkiye normal koşullarda işleyen bir ülke olsa, hükumeti dışarıdan-içeriden korunmasa yapılacak milyonluk mitinglerde taşınacak pankart şu olurdu;
"Hükümet İstifa..."
Tezkere yanlışları
Hükumetin, daha özelde konunun temel sorumlsu Dışişleri Bakanının istifa etmesini gerektiren tarihi sorumluluğu sondan başlayarak tek tek sıralayalım. İnanıyorum ki demokratik hür medyanın ve basının olduğu her yerde bu gereçlerden sadece birisi dahi, istifa nedenidir.
İşte hükumetin her birisi en hafif ifadeyle "inanılmaz" denilebilecek tarihi yanlışları;
1-) 7 Ekim'de Türk askerini Irak'a gönderme kararı ABD'nin talebiyle çıkarılmıştır. Başbakan bunu bizzat açıklamış "Washington istedi, onayı aldık ama şimdi vazgeçtiler" demiştir.
2-) 7 Ekim tarihli tezkereden önce hükumet, bu kararın içeriği ne olacak anlamında hiçbir çalışma yapmamıştır. Yani Türk askeri nereye, nasıl, ne zaman gidecek ABD evet diyor mu-demiyor mu, hayır derse ne yapacağız? gibi en temel konularda hiç bir netlik oluşturmadan Meclis'ten, iktidar olma avantajını kullanarak tezkereyi çıkarmıştır.
3-) Irak'a asker gönderme tezkeresi Türkiye'nin iradesi dışanda çıkarıldığı için ülke bu kararla birlikte "işgalci" sıfatını kazanımş, ancak işgal edeeceği yere gidememiştir bile!
4-Hükumet Amerikalıların havadan geçiş talebini "Meclis kararı" olmaksızın bir "idari onayla" gerçekleştirmiştir. Oysa tezkere 1 Mart'ta reddedilmiş ve o reddedilen tezkerinin içeriğinde kara, hava ve deniz sahamızın ABD tarafından kullanılması yasaklanmıştı.
Dolayısıyla eğer hava sahasını yabancılara acaçaksak bu ancak ve ancak yeni bir tezkere ve Meclis kararıyla mükün olabilirdi. Nihayet hükumette başlangıçta bu görüşte olmasına rağmen daha sonra ne hikmetse! bu görüşünden çarketti.
5-) 1 Mart tezkeresinin reddinin ardından ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'a verilen sözler çerçevesinde tezkeresiz förmüller devreye girmiştir. Türkiye'ye sokulan Amerikan asker ve teçhizatının Kuzey Irak'a geçmesine göz yumulmuştur.
6-) 6 Şubat tarihli ön tezkerenin "Amerikalılar üst ve limanlarda inşaat için ön çalışmalar yapabilir" tek cümlelik hükmünden hareketle, ülkenin tüm üs ve limanları ABD'nin kontrolüne açılmıştır. Ön tezkerede ifade ettiğimiz hüküm dışanda başka hiçbir madde olmadığına göre İskenderun, Mersin'den Habur'a kadar geniş bir çoğrafya nasıl oldu da bir Amerikan kışlası haline dönüştü?
7-) 1 Mart'ta reddedilen tezkere öncesinde Amerikalılarla yürütülen pazarlıklarda hiçbir sonuç alınamamasına rağmen, milletvekillerine niçin "mutabakat tamam, tezkereye evet diyebiliriz" mesajı verildi. Bu yalanla Meclis'in iradesi ifsad edilse ve tezkere reddedilmese ortaya çıkacak işgal fotoğrafından, kim sorumlu olacaktı?
8-)Yine 1 Mart tezkere görüşmeleri öncesinde millevekilleriyle yapılan ikna toplantılarında "tezkere geçmezse ekonomi batar, 36 milyar dolar ABD bize yardım edecek" beyanları niçin ortaya atıldı. Bilgisizlikten mi? yoksa bu sözler bilinçli olarak sarfedilmiş laflar mıydı?
9-)Tezkere pazarlıklarının başında "94 milyar dolar para alacağız" ile başlayan sözler, nasıl Sıfır Dolara kadar geriledi. Hukümet, bir sorumluluk makamı nasıl bu kadar öngörüsüz ya da sorumsuz davranabilir.
Türkiye'nin 21. yüzyıldaki en önemli kararı, parayla satın alınabilecek birşey miydi ki konu bu kadar basitleştirildi?
10-) Süleymaniye baskının ardından Hukümet Amerikalılara niçin hiç değilse, sert bir tepki vermedi? Operasyonun duyulmasının ardından Abdullah Gül Kayseri'ye mantı yemeye, Başbakan Samsun'a kiraz toplamaya gitti?
"Hükumet işleri durmaz" mantığı ile hangi mesaj verilmeye çalışıldı?
Yanlışın doğrusu
Evet bir yıllık tezkereler süreci için söylenecek daha çok söz ve eleştirilecek çok tavır var. Fakat özetlemek gerekirse şu ortaya çıkmıştir ki;
"Hükumet tezkere bağlamında çuvallamıştır."
Hükumet cehaletle bile tevil edilemeyecek çok kötü bir yönetim göstermiş Tükiye'yi, tüm kırmızı çizgilerinde yenilgiye uğratmışır.
Ülke Bir yıl öncesine göre en temel meselelerde, en stratejik konularda gerilemiştir.
AKP iktidarıyla başlayan tezkere süreci sonunda ABD komşumuz olmuş, Kuzey Irak Kürtlerin kontrolüne geçmiş ve Türkiye sınırlarının fiilen tartışıldığı döneme girilmiştir.
Kararı siz verin! Bu hükumet istifa etmeli
midir, etmemeli
midir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021