Terör-AB-ABD ve siyasilerimiz - 6

Türkiye'de sol sık sık tehlikeli ittifaklar yapmaktadır. Zaten Leyla Zana ve arkadaşları da sol listeden Erdal İnönü zamanında, (SHP) listesinde Meclise girmişlerdi. Terörle mücadele esnasında, güvenlik güçlerimizin yoğun kayıplar verdiği dönemde, Leyla Zana yemininde Kürtçe kullanması ile tartışmalar başladı ve sonunda mahkemede PKK ile işbirliği tespit edildiği iddiasıyla, 13 yıl mahkum olmuştu. Daha sonra da sağ partiler SHP'yi HEP'le ittifak ederek PKK'yı Meclis'e taşımakla suçladırlar! Yapılan oylamada SHP'nin hayır oylarının o milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını önleyemedi. Af yasası da çıkarıldı, pişmanlık yasası yürürlüğe kondu ama sonuçlarda bir değişme olmadı. Güneydoğuda teröristler kana doymuyor! Geçen gün Tunceli'de bir başçavuş ile bir erimiz şehit edildi. Şimdilerde ise kan dökmeler daha çok sıklaştı ve yaklaşık olarak sık sık hatta her gün bazı vatandaşlarımız veya güvenlik güçleri saldırıya uğramaktadır. Halkımız artık bunun bitmesin istemektedir. Halkımızın sabrı tükenmek üzeredir. Cenaze merasimlerinde büyük çapta isyankar tavrılar dikkat çekmektedir. Artık terörün durması veya durdurulması gerekmektedir. Not: Bir taraftan 1 ay ateşkes ilan ettiler diğer taraftan çatışmalar ve öldürmeler devam etmektedir! (23.08.2005) Leyla Zana ve DEP'liler Leyla Zana ve 3 arkadaşı hapisten çıktı. Eski DEP'lilere verilecek görev araştırılmaktadır. Hapisten çıkışları bazı kimseler tarafından törenle ve sevinç gösterilerle karşılandılar. Aynı sevinç AB'deki yöneticilerde de görülmüştü. TV'lerde bu hususta gerek bizde gerekse oralarda "Açık oturumlar" yapılmıştı. Türkiye'nin ne kadar değiştiğini ne kadar büyük Demokrasi adımları attığını bildirmekteydiler. Ancak şu anda bütün bunlar yetmez denmektedir. Topluma "psikolojik" olarak daha çok şey yapılması gerektiğini de ilave etmektedirler. Batı bir dipsiz kuyu şeklinde bizden ne kadar taviz koparırsa koparsın, daha fazlasını istemekte ve bizden sağladıklarını bu dipsiz kuyuya atmaktadır. Böylece biz gittikçe değer kaybına uğruyor ve benliğimizde kan kaybediyor, onlar ise toparlanmaya çalışmaktadır. Bizi adeta, sahneye konulmuş bir dansözün kıvırtmalarının devamlı alkışlamaları ve "daha çok daha çok" "kıvır da kıvır" şeklinde alkışlamaktadırlar. Bu durumdan herhalde "Doymak ve tükenmek bilmeyen" İstek ve sevinç duymaktadırlar. Biz de onların isteklerini yerine getire getire durmadan benliğimizden bir şeyler kaybediyoruz! PKK ve Güneydoğu sorunlarının geçmişi AB önce Kürtçe kursları için ısrar etti. Daha sonra ana dilde TV konuşmaları dediler, Leyla Zana ve DEHAP'lılar arkadaşlarının serbest kalmasını istediler, sonunda Türkiye bütün bunları yerine getirdi. Herhalde artık istedikleri başka bir şey yok sanıldı ama siyasetçilerimiz bu konu da yanılmaktadır. Çünkü AB'nin arkasında PKK şimdiki KONGRA-GEL var. Onların ise müstakil Kürt devleti kurmak için eylemlere giriştiklerini ne çabuk unuttuk! Zaten Güneydoğu için Türkiye'ye gelen bazı AB temsilcileri şimdi Kürdistan'a gidiyorum demiyorlar mıydı? Bazı haritalarda o bölgeler Kürdistan diye isimlendirilmemiş miydi? Aslında onların istekleri açıkça belli olmaktadır. Ama Türkiye idarecileri gerektiğinden fazla sabırlı davranmaktadır. Diğer bir deyimle: Türk Milleti bu kadar saf mı? Hayır değil! Ama bazı siyasilerimiz bu saf rolü oynamayı adeta sevmektedirler. AB şimdi isteklerimizi yerine getirdiniz için çok teşekkür ederiz mi diyecekler. Hiç zannetmiyorum. Onların yeni istekleri devreye girecektir. Bu yeni istekleri arasında ise şunlar teorik olarak sıralanabilir: 1 - Kongra Gel - Eski PKK'lılar eylemlerine yeniden başladılar. Güneydoğu'da hadiseler yeniden canlandı. Her gün şehit vermekteyiz. 2 - "Kültürel Haklar tanındı" O halde bu iş burada biter demediler, 3 - PKK Demokratik Cumhuriyet tezini ortaya koymak istemektedir. 4 - Onların düşüncesinde Kıbrıs'ta olduğu gibi iki halktan müteşekkil bir federe cumhuriyet birliği mi olmalıdır? Onu hedef alan bir ayrılıkçı zihniyet şimdiye kadar verilen kültürel haklardan tatmin olur mu? 5 - Mesela bazı yazarlar bu birliğin adının "demokratik Ortadoğu birliği" şekline mi dönüştürülmesini istemektedir! Şimdi bütün bunlar böyle iken 40 binin üstünde şehit vererek ve 100 milyar doların üstünde mali yük ile 18 yıl kayıp mücadele yıllarındaki diğer ekonomik kayıplar ne olacak! Eskiden silahla alamadıklarını onları arkasında bulunan AB'nin yardımlarıyla masa başında şimdi bizden almak istediklerini hala fark etmedik mi? Daha ne kadar bekleyeceğiz veya daha ne kadar onların dediklerini kendi ellerimizle yapıp onların başarısı için zemin hazırlamaya gideceğiz?