Siz bu satırları okuduğunuzda belki de Kofi Annan'ın başlattığı "gönülsüz zirve" başlamadan bitmiş olacak!
Çünkü gerek Türk, gerekse Rum tarafı "boşlukların BM Genel Genel Sekreterince doldurulması" tezine karşı çıkıyorlar.
Şayet dün gece saat 23:00'de başlayacak toplantıda taraflar; dünyanın en saçma bu hükmüne karşı çıkar, Kofi Annan'da buna karşı direnirse, görüşmeler başlamadan bitebilir. Böyle bir ihtimal de var. Ancak Denktaş'ı Talat'la kilitleyen Ankara, Mümtaz Soysal'ı da Ruşen Ergeç isimli Rum yanlısı bir danışmanla dengelemiş durumda. Dolayısıyla eli kolu bağlanarak New York'a paketlenen Denktaş'ın oyun oynayacağı fazla bir alanı yok. Tek umut Rumlar'da!
Eğer Rumlar direnmezse, bu işler başlar ve biter! En geç 2 ay içinde bizde, 5 asırlık "Kıbrıs Davası"nın üzerine bir bardak su içeriz!
Peki AKP hükümetinin "iyidir" dediği", uğruna toprak tavizi vereceğini deklare ettiği" Kofi Annan belgesinde neler yer alıyor?
Biliyorsunuz Kıbrıs için çok şey söylendi, çok şey yazıldı çizildi ama ne hikmetse bu belgenin içeriğine ilişkin olarak çok az şey gündeme alındı!
Mızrağın çuvala sığmadığı noktada "sıkıştırılmış" yazı dizileri hazırlayanlar bile, Kofi Annan'ın Kıbrıs projesi için "biz bardağın yarısı dolu gözüyle bakıyoruz" demek zorunda kaldılar. Yani 6 bin sayfalık belgeden cımbızla çekip çekerek öne çıkardıkları hükümler için bile, oldukça saf, çok çok iyimser ve AB imanlı bir çift göze ihtiyaç var!
Biz bu konuda vazifesini yapmaya çalışmış bir kalem olarak, bugün Kofi Annan projesinden bir kaç ilginç noktayı dikkatlerinize sunacağız. İşaret fişeği hükmünde olacak bu konu başlıklarının ardından sorun bakalım, "Türkiye'nin yavru vatanı" diye bir şey kalıyor mu kalmıyor mu?
24 saatliğine
KKTC tanınsın
Kofi Annan belgesi; yeni kurulacak devletin yapısında Türk ve
Rumların eşit birer halk olarak temsil edileceğini ve tek bir egemenlik taşıyacağını söylüyor. Bizim medyamızda bunu böyle anlıyor.
Şimdi soru şu
Eğer "tesis edilmesi planlanan tek egemenlik"ten kasıt Rumlar değilse, ya da Türk tarafında bu "tek egemenliğin" eşit bir parçası ise yapılacak şey, Ortak devlet kurulmadan evvel Rumların, KKTC'yi 24 saatliğine de olsa tanımasıdır.
İşin samimiyet testi bu olsa gerek. Kıbrıs devletinin, Türkleri azınlık statüsüne düşürüp düşürmediğini böyle anlayabiliriz.
Fakat söylemeliyiz ki, Belge böyle bir öngörüde bulunmuyor. Rumların egemen olduğu ve kurduğu bubi tuzaklarıyla çok kısa sürede de yüzde 100 egemen olacağı bir düzen tesis ediyor.
İşin en vahim tarafı da şu ki; Kofi Annan belgesi yepyeni bir devlet kurduğu iddiasıyla, iki kurucu devlet gerçeğini kabul etmiyor ve dolayısıyla "Ortak Devlet"ten çıkma imkanını da tanıyor.
Yani KKTC yarın "bu iş gitmiyor, Kıbrıs Devletinden memnun değilim, ayrılmak istiyorum" dese de bu şansı olmayacak.
BM Sekreteri'nin ille de referandum diye tutturmasının nedeni de. Birileri çıkıp rahatsızlığını ifade etse bile "referandumla ortaya çıkan kurucu irade"den geriye dönüş imkanı olmasın diye halkoylaması vazgeçilmez bir ön şart haline dönüştürülüyor.
Eşit temsil yalan
Kofi Annan belgesi "siyasi eşitlik" iddiasıyla ortak devletin yasama organı olarak Kuzey-Güney oranını Senato'da %50-50 Temsilciler Meclisi'nde %70-30 olarak belirliyor.
Bu cümle ilk bakışla anlaşılır bir şey gibi gözüküyor. Fakat asıl hikaye bundan sonra başlıyor.
Belge %50-50 ve %70-30'luk oranlar için Rum ve Türk ifadelerini kullanıyor. Dolayısıyla Belgenin diğer başlıklarda düzenlenen hükümlerle en az 70-80 bin Rum Kuzey'e yerleştiğinde, bu göçmenlerde milletvekili ya da senatör seçilebileceği için, Rumlar, Kuzey kontenjandan Meclis'e veya Senato'ya girebilecekler.
Bunun anlamı açık: Türk tarafının Ortak yasama organlarındaki temsil oranı %50 veya %30'lardan %10'lara kadar gerileyecek!
KKTC'nin yada Türkiye'yi bekleyen bir büyük tehlike şu. Türk tarafı diyelim ki (kabul etmiyor ama) Genel Sekreteri ikna etti ve "ortak devlet" içinde kendi egemenliğini koruyacak bir takım hükümleri belgeye sokmayı başardı.
Karşımızda AİHM olacak
Mesela Rum göçmen soyunun sınırlandırılmış ya da Türkiye'den gelen insanlara vatandaşlık yasasında sağlanacak kolaylıklar gibi. Ya da diyelim ki yasama organlarında temsil olayını "Türk olma" şartına bağladı.
Bunlarda açıkçası hiçbir anlam ve değer yok.
Çünkü Rumlar tıpkı Loizidu davasında olduğu gibi konuyu AİHM'ye götürüp tüm bu maddeleri değiştirebilirler.
AB'ye girmek Kıbrıs Türkü açısından AİHM kararları bir iç hukuk normu değeri taşıyacağından "karara uymak" dışarıda başka hiç bir seçenek geçerli olmayacak!
İşte Kofi Annan belgesinin sorunlu, tuzaklarla dolu hükümlerinden sadece bir kaçı bu...
Ankara tüm dünyaya bunların sözünü verdi. "Bir adım önde olacağız" denilen şey bu...
Tek umudumuz Rumların yapacağı bir saflıkta!
Umarız masayı terkederler...
Onun dışında hiç bir umut yok. Herşeyi teslim ettik ve hükümet şimdi bunu başarı olarak görmeye ve göstermeye çalışıyor.
Çünkü gerek Türk, gerekse Rum tarafı "boşlukların BM Genel Genel Sekreterince doldurulması" tezine karşı çıkıyorlar.
Şayet dün gece saat 23:00'de başlayacak toplantıda taraflar; dünyanın en saçma bu hükmüne karşı çıkar, Kofi Annan'da buna karşı direnirse, görüşmeler başlamadan bitebilir. Böyle bir ihtimal de var. Ancak Denktaş'ı Talat'la kilitleyen Ankara, Mümtaz Soysal'ı da Ruşen Ergeç isimli Rum yanlısı bir danışmanla dengelemiş durumda. Dolayısıyla eli kolu bağlanarak New York'a paketlenen Denktaş'ın oyun oynayacağı fazla bir alanı yok. Tek umut Rumlar'da!
Eğer Rumlar direnmezse, bu işler başlar ve biter! En geç 2 ay içinde bizde, 5 asırlık "Kıbrıs Davası"nın üzerine bir bardak su içeriz!
Peki AKP hükümetinin "iyidir" dediği", uğruna toprak tavizi vereceğini deklare ettiği" Kofi Annan belgesinde neler yer alıyor?
Biliyorsunuz Kıbrıs için çok şey söylendi, çok şey yazıldı çizildi ama ne hikmetse bu belgenin içeriğine ilişkin olarak çok az şey gündeme alındı!
Mızrağın çuvala sığmadığı noktada "sıkıştırılmış" yazı dizileri hazırlayanlar bile, Kofi Annan'ın Kıbrıs projesi için "biz bardağın yarısı dolu gözüyle bakıyoruz" demek zorunda kaldılar. Yani 6 bin sayfalık belgeden cımbızla çekip çekerek öne çıkardıkları hükümler için bile, oldukça saf, çok çok iyimser ve AB imanlı bir çift göze ihtiyaç var!
Biz bu konuda vazifesini yapmaya çalışmış bir kalem olarak, bugün Kofi Annan projesinden bir kaç ilginç noktayı dikkatlerinize sunacağız. İşaret fişeği hükmünde olacak bu konu başlıklarının ardından sorun bakalım, "Türkiye'nin yavru vatanı" diye bir şey kalıyor mu kalmıyor mu?
24 saatliğine
KKTC tanınsın
Kofi Annan belgesi; yeni kurulacak devletin yapısında Türk ve
Rumların eşit birer halk olarak temsil edileceğini ve tek bir egemenlik taşıyacağını söylüyor. Bizim medyamızda bunu böyle anlıyor.
Şimdi soru şu
Eğer "tesis edilmesi planlanan tek egemenlik"ten kasıt Rumlar değilse, ya da Türk tarafında bu "tek egemenliğin" eşit bir parçası ise yapılacak şey, Ortak devlet kurulmadan evvel Rumların, KKTC'yi 24 saatliğine de olsa tanımasıdır.
İşin samimiyet testi bu olsa gerek. Kıbrıs devletinin, Türkleri azınlık statüsüne düşürüp düşürmediğini böyle anlayabiliriz.
Fakat söylemeliyiz ki, Belge böyle bir öngörüde bulunmuyor. Rumların egemen olduğu ve kurduğu bubi tuzaklarıyla çok kısa sürede de yüzde 100 egemen olacağı bir düzen tesis ediyor.
İşin en vahim tarafı da şu ki; Kofi Annan belgesi yepyeni bir devlet kurduğu iddiasıyla, iki kurucu devlet gerçeğini kabul etmiyor ve dolayısıyla "Ortak Devlet"ten çıkma imkanını da tanıyor.
Yani KKTC yarın "bu iş gitmiyor, Kıbrıs Devletinden memnun değilim, ayrılmak istiyorum" dese de bu şansı olmayacak.
BM Sekreteri'nin ille de referandum diye tutturmasının nedeni de. Birileri çıkıp rahatsızlığını ifade etse bile "referandumla ortaya çıkan kurucu irade"den geriye dönüş imkanı olmasın diye halkoylaması vazgeçilmez bir ön şart haline dönüştürülüyor.
Eşit temsil yalan
Kofi Annan belgesi "siyasi eşitlik" iddiasıyla ortak devletin yasama organı olarak Kuzey-Güney oranını Senato'da %50-50 Temsilciler Meclisi'nde %70-30 olarak belirliyor.
Bu cümle ilk bakışla anlaşılır bir şey gibi gözüküyor. Fakat asıl hikaye bundan sonra başlıyor.
Belge %50-50 ve %70-30'luk oranlar için Rum ve Türk ifadelerini kullanıyor. Dolayısıyla Belgenin diğer başlıklarda düzenlenen hükümlerle en az 70-80 bin Rum Kuzey'e yerleştiğinde, bu göçmenlerde milletvekili ya da senatör seçilebileceği için, Rumlar, Kuzey kontenjandan Meclis'e veya Senato'ya girebilecekler.
Bunun anlamı açık: Türk tarafının Ortak yasama organlarındaki temsil oranı %50 veya %30'lardan %10'lara kadar gerileyecek!
KKTC'nin yada Türkiye'yi bekleyen bir büyük tehlike şu. Türk tarafı diyelim ki (kabul etmiyor ama) Genel Sekreteri ikna etti ve "ortak devlet" içinde kendi egemenliğini koruyacak bir takım hükümleri belgeye sokmayı başardı.
Karşımızda AİHM olacak
Mesela Rum göçmen soyunun sınırlandırılmış ya da Türkiye'den gelen insanlara vatandaşlık yasasında sağlanacak kolaylıklar gibi. Ya da diyelim ki yasama organlarında temsil olayını "Türk olma" şartına bağladı.
Bunlarda açıkçası hiçbir anlam ve değer yok.
Çünkü Rumlar tıpkı Loizidu davasında olduğu gibi konuyu AİHM'ye götürüp tüm bu maddeleri değiştirebilirler.
AB'ye girmek Kıbrıs Türkü açısından AİHM kararları bir iç hukuk normu değeri taşıyacağından "karara uymak" dışarıda başka hiç bir seçenek geçerli olmayacak!
İşte Kofi Annan belgesinin sorunlu, tuzaklarla dolu hükümlerinden sadece bir kaçı bu...
Ankara tüm dünyaya bunların sözünü verdi. "Bir adım önde olacağız" denilen şey bu...
Tek umudumuz Rumların yapacağı bir saflıkta!
Umarız masayı terkederler...
Onun dışında hiç bir umut yok. Herşeyi teslim ettik ve hükümet şimdi bunu başarı olarak görmeye ve göstermeye çalışıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021