Serbest ticaretin faziletlerini,ülkeleri nasıl kalkındırdığını sürekli anlatan liberalistler, kalkınmak isteyen ülkelerin çoğunu, bir kaçı istisna, bu teze inandırdılar. Bu teze inanan ülkelerin yöneticileri bütün sınıfları kaldırdılar. İç piyasalarını yol geçen hanına döndürdüler. Bu gidişin yanlış olduğunu söyleyenler, "çağdışı, gerici, gelişmelerden habersiz" yaftasıyla susturuldu. Susmayanların sesini de medya kesti, kitlelere duyurmadı.
Asya ülkelerinde üretilen mallar, serbest ticareti savunanların ülkelerine girmeye başlayınca, liberalistler ağız değiştirdiler. Hani o serbest ticareti, liberalizmi "olmazsa olmaz" diyenler? Onlar gitti, yerlerine kontrollü, kotayı savunan kişiler geldi. Bugüne kadar farklı gerekçelerle, açıktan olmasa da kotayı savunan liberalistler, Çin malları piyasaları altüst edince, artık daha dayanamadılar. Var güçleriyle "ille de kontrol, illede kota" demeye başladılar.
En sonunda Türk liberalistler de bu kervana katıldılar. Türk-Amerikan tekstil ve hazır giyimcileri yayınladıkları ortak deklarasyonda, Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) en kısa sürede harekete geçerek, kotaların kalkıcağı son entegrasyon aşamasının uygulanmasını 31 Aralık 2007'ye ertelenmesini talep ettiler. Amerikan Tekstil Üreticileri Enstitüsü (ATMI) ile Amerikan Üreticileri Ticari Eylem Koalisyonu (AMTAC) başkanları İstanbul Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçıları Birliği'nin (İTKİB) ev sahipliğinde "İstanbul Deklarasyonu" adı altında Çin'e karşı ortak hareket etme anlaşması imzaladılar.
Söz konusu dekalarasyon, Dünya Ticaret Örgütü'ne gönderilecek. Dünya Ticaret Örgütü, bu deklarasyonu dikkate alır veya almaz, onu bilemeyiz.
Bildiğimiz ve gördüğümüz, bu adımın ilk olduğudur. Bunun peşi mutlaka gelecek ve liberalistler, yıllarca telkin ettikleri serbest ticaret kuralarını bizzat kendileri çiğneyeceklerdir. Çünkü, bazı ekonomistlerin dediği gibi, "serbest ticaret, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkeleri sömürmek için ortaya attıkları bir ağdır". Uygulamaların sonucuna bakılırsa, bu sözün doğruluğu anlaşılır.
İTKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, "parasının değerini manüple eden, dönmeyecek banka kredilerini kullandıran, kabul edilemez düzeyde düşük ücretlerle işçi çalıştıran Çin, tüm dünya fiyatlarını düşürdü"diyor.
Dünya bir ekonomik savaş içindeyse -ki içindedir- her ülke savaşı kazanmak için elinden geleni yapar. Onun için Çin'i veya bir başka ülkeyi suçlama hakkına sahip değiliz. Ama maalesef, Türkiye ve ABD bunu yapıyor.
Amerikan Üreticileri Ticari Eylem Koalisyonu Başkanı Augustine D. Tantillo diyor ki: "Yaptığımız araştırmaya göre, önlem alınmazsa ABD'de 600 bin, tüm dünyada ise 30 milyon kişi bu yüzden işini kaybedecek".
Amerikan Tekstil Üreticileri Enstitüsü Başkanı Cass Johnson da, yayınladıkları deklarasyon hakkında şunları söylüyor: "Bu, Çin tehdidine karşı gerekli bir çalışmaydı. Çünkü tekstil ve hazır giyim sanayii için kriz yaklaşıyor. Eğer bir şeyler yapılmazsa Çin ve benzeri birkaç ülke tekstil sanayiini ele geçirecek". ABD yöneticileri ne eder, ne eyler, bu soruna bir çare bulur, üreticileri korur. Ağlayan Türk üreticilerine ağlasın. Çünkü onlar sahipsiz. Bizim liberalistler kraldan daha kralcı.
Dert yanan tekstilcilere söyleyecekleri söz belli: "Dünya fiyatlarında üretebiliyorsan üret, üretmiyorsan vazgeç".
Peki, tekstil üreticilerimiz, üretimden vazgeçerse ne olur? Olacak olan şudur: Çin aşırı indirilmiş fiyatlarla rakiplerini piyasadan sildikten sonra piyasada tek tedarikçi kalır ve fiyatları istediği oranda arttırır. Böylece Türkiye, ihracatının yüzde 35'ini, istihdamının yüzde 20'sini, yatırımlarının yüzde 50'sini karşılayan, imalat sayainden yüzde 21 pay alan tekstil ve hazır giyim sektöründen mahrum kalır. Bu tehlikeyi, bu sonucu göremeyenlere bilmem ne demeli?
Asya ülkelerinde üretilen mallar, serbest ticareti savunanların ülkelerine girmeye başlayınca, liberalistler ağız değiştirdiler. Hani o serbest ticareti, liberalizmi "olmazsa olmaz" diyenler? Onlar gitti, yerlerine kontrollü, kotayı savunan kişiler geldi. Bugüne kadar farklı gerekçelerle, açıktan olmasa da kotayı savunan liberalistler, Çin malları piyasaları altüst edince, artık daha dayanamadılar. Var güçleriyle "ille de kontrol, illede kota" demeye başladılar.
En sonunda Türk liberalistler de bu kervana katıldılar. Türk-Amerikan tekstil ve hazır giyimcileri yayınladıkları ortak deklarasyonda, Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) en kısa sürede harekete geçerek, kotaların kalkıcağı son entegrasyon aşamasının uygulanmasını 31 Aralık 2007'ye ertelenmesini talep ettiler. Amerikan Tekstil Üreticileri Enstitüsü (ATMI) ile Amerikan Üreticileri Ticari Eylem Koalisyonu (AMTAC) başkanları İstanbul Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçıları Birliği'nin (İTKİB) ev sahipliğinde "İstanbul Deklarasyonu" adı altında Çin'e karşı ortak hareket etme anlaşması imzaladılar.
Söz konusu dekalarasyon, Dünya Ticaret Örgütü'ne gönderilecek. Dünya Ticaret Örgütü, bu deklarasyonu dikkate alır veya almaz, onu bilemeyiz.
Bildiğimiz ve gördüğümüz, bu adımın ilk olduğudur. Bunun peşi mutlaka gelecek ve liberalistler, yıllarca telkin ettikleri serbest ticaret kuralarını bizzat kendileri çiğneyeceklerdir. Çünkü, bazı ekonomistlerin dediği gibi, "serbest ticaret, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkeleri sömürmek için ortaya attıkları bir ağdır". Uygulamaların sonucuna bakılırsa, bu sözün doğruluğu anlaşılır.
İTKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, "parasının değerini manüple eden, dönmeyecek banka kredilerini kullandıran, kabul edilemez düzeyde düşük ücretlerle işçi çalıştıran Çin, tüm dünya fiyatlarını düşürdü"diyor.
Dünya bir ekonomik savaş içindeyse -ki içindedir- her ülke savaşı kazanmak için elinden geleni yapar. Onun için Çin'i veya bir başka ülkeyi suçlama hakkına sahip değiliz. Ama maalesef, Türkiye ve ABD bunu yapıyor.
Amerikan Üreticileri Ticari Eylem Koalisyonu Başkanı Augustine D. Tantillo diyor ki: "Yaptığımız araştırmaya göre, önlem alınmazsa ABD'de 600 bin, tüm dünyada ise 30 milyon kişi bu yüzden işini kaybedecek".
Amerikan Tekstil Üreticileri Enstitüsü Başkanı Cass Johnson da, yayınladıkları deklarasyon hakkında şunları söylüyor: "Bu, Çin tehdidine karşı gerekli bir çalışmaydı. Çünkü tekstil ve hazır giyim sanayii için kriz yaklaşıyor. Eğer bir şeyler yapılmazsa Çin ve benzeri birkaç ülke tekstil sanayiini ele geçirecek". ABD yöneticileri ne eder, ne eyler, bu soruna bir çare bulur, üreticileri korur. Ağlayan Türk üreticilerine ağlasın. Çünkü onlar sahipsiz. Bizim liberalistler kraldan daha kralcı.
Dert yanan tekstilcilere söyleyecekleri söz belli: "Dünya fiyatlarında üretebiliyorsan üret, üretmiyorsan vazgeç".
Peki, tekstil üreticilerimiz, üretimden vazgeçerse ne olur? Olacak olan şudur: Çin aşırı indirilmiş fiyatlarla rakiplerini piyasadan sildikten sonra piyasada tek tedarikçi kalır ve fiyatları istediği oranda arttırır. Böylece Türkiye, ihracatının yüzde 35'ini, istihdamının yüzde 20'sini, yatırımlarının yüzde 50'sini karşılayan, imalat sayainden yüzde 21 pay alan tekstil ve hazır giyim sektöründen mahrum kalır. Bu tehlikeyi, bu sonucu göremeyenlere bilmem ne demeli?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018