Bundan önceki iki yazımızı okumamış olanlar için bir hatırlatma yapalım; Zaman gazetesi yazarlarından Hüseyin Gülerce bir yazısında Fethullah Gülen'i, müceddid, müçtehid, aksiyon adamı ve kanaat önderi olarak ilan etti. Bu iddialar elbette konuların uzmanlarınca zaman içinde tartışılacaktır. Biz müctehidlik yönünü öne çıkaran içtihatlarından örnekler verdik. Mesela, "Muhterem Papa cenapları" diye başlayan meşhur mektubunu yayınladık. Sonra, aynı zamanda ikamet yeri olan Amerika hakkındaki görüşlerini verdik ve Amerikan conilerinin Irak'taki cinayetlerinden, tecavüzlerinden birkaç örnek verdikAmerika'nın sahip olduğu silah ve siyasi gücünü ne kadar acımasız, ne kadar merhametsiz kullandığını ve sadece Müslümanları yok etmek ve servetlerini, sermayelerini, hatta insan güçlerini ellerinden almak için kullandığını gözlerine Amerikan sürmesi çekilmemiş olan herkes görüyor ve yaşıyor. Irak'ta başını çektiği işgal güçleri ile zulüm ve katliamlar yaparken, Filistin'de de kuklası İsrail'e destek vererek aynı cinayetleri işletiyor. Sözü geçen her iki diyarda da yakımın-yıkımın, ölümün-zulümün muhatapları Müslümanlar. Her iki tarafta da işgallerin, katliamların, tarihi ve kültürel birikimlerin yok edilmesinin baş organizatörü Amerika iken, üstelik bu işgallerin nihai hedeflerinin canım Anadolumuz olduğu tartışılmaz bir gerçek iken sayın müçtehidimizin şu sözlerini nasıl anlamamız gerekiyor: "Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden, destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz. Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır? Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. Ve ben bunu çok yadırgamam? ABD'ne bugün de dünyada ihtiyaç vardır" (Nevval Sevindi, Fetullah Gülen ile New York sohbeti, 20 Temmuz 1997, Yeni Yüzyıl; N. Sevindi, New York Sohbeti ve Global Hoşgörü, 1997 Sabah Kitapları)."Sayın müçtehidimiz, Amerika'yı dünya gemisinin başına oturtuyor ve ABD göz ardı edilerek hiçbir yerde hiçbir şey yapılamayacağının altını çiziyor ve onunla iyi geçinmeyi tavsiye ediyor. Amerika ile iyi geçinmeyenlerin işlerinin bozulacağını ve bunu yadırgamayacağını söylüyor.Bütün bu söylenenler bir teslim çağrısı değil de nedir? Amerika ne yaparsa yapsın aman ha, onunla iyi geçinin, sakın karşı çıkmayın, kafa tutmayın, eleştirmeyin demek değil midir? Amerika ile iyi geçinmeyenlerin işleri bozulursa bu da müctehidimiz tarafından yadırganmazmış. Bu cümleden de Amerika adına gizli bir tehdit çıkmıyor mu?İkamet adresi değiştikten sonra ölçülerde mi değişti ne oldu? Bir Müslüman tek başına da kalsa son nefesine kadar zalimin ve zulmün karşısında olmayacak mıydı? Bir kişi ya da devlet, eğer haksız ise, dünyanın süper gücü de olsa hakikat karşısında zayıfların en zayıfı kabul edilmeyecek miydi? Bir kişi veya devlet, eğer haklı ise, çok çok zayıf da olsa, hakikat karşısında en güçlü kabul edilmeyecek miydi? Dünyanın en güçlü devleti olabilir, süper gücü olabilir ama aynı zamanda dünyanın en zalim, en zorba, en haksız, en işgalci, en sömürgeci devleti olduğunu kim inkar edebilir? Bu durumda, bütün olumsuzlukların temsilcisi olan bir devlet ile, dost olmayı, iyi geçinmeyi nasıl önere bilirsiniz? Afganistan örneği, Filistin ve Irak örneği ortada iken, dünyada böyle bir devlete ihtiyaç vardır demek ne demek oluyor? Hedef bütün insanlığın barış ve huzur içinde yaşaması ise; dünyanın barış ve huzurunu, kendi üç kuruşluk menfaati için dinamitleyen, bombalayan, yakıp-yıkan bir devlete neden ihtiyaç olsun ki?Dünyanın en lüks, en pahalı arabasının direksiyonuna zil-zurna sarhoş bir sürücünün oturması ile, dünya gemisinin dümenine ABD'nin oturması arasında zerre kadar bir fark var mıdır? Trafiğin, yayaların selametini düşünen bir kişi, bir zihniyet buna nasıl onay verebilir? Haçlı seferi ilan ederek İslam coğrafyasının tam orta yerine karargahını kurmuş, Müslümanların ırzına, namusuna musallat olmuş, canına-malına, çoluk-çocuğuna kastetmiş olan bir devlet ile dost olmak, iyi geçinmeyi teklif etmek hangi kitapta yazıyor, hangi fıkıh ekolünde yer alıyor acaba?Yazımızı başından beri dikkatli okuyanlar, başlığımızdaki sorunun cevabını da bulmuş olmaları lazım. Demek ki taze içtihadlar; Müslümanların, her türlü haksızlığı, zalimliği ve zorbalığı hazmetme kapasitesini geliştirmeye ve artırmaya yarıyormuş.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025