Kâğıt para ilk kez 7. yüzyılda Çin'de Tang Hanedanının hükümranlığı sırasında emanet senedi gibi ortaya çıktı.
Çin, 1120 yılından itibaren kâğıt devlet parasını basmaya başladı.
İngiltere Merkez Bankası (Bank of England) 1694 yılında kâğıt parayı basmaya başladığında ise sömürünün startı verilmiş oldu.
Aslında bahse konu sömürünün kaynağı kâğıt para değil, bu yolla yapılan büyük tefeciliklerdi.
Soygun ve tefecilikte liderliği İngiltere'den devralan ABD ise, ilk kâğıt parayı 1861 yılında dolaşıma çıkarır.
Kâğıt paranın serüveni inişli çıkışlı olmakla beraber, hiçbir devlet bu silahı ABD kadar etkili ve tehlikeli olarak kullanmadı.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde hemen her yerde hükümetler kâğıt para basımını tekel haline getirdi ve çoğu bu yetkiyi Merkez Bankasına vermişti.
1944 yılında Bretton Woods'da toplanan ve IMF ile Dünya Bankası'nın kuruluşuna önderlik eden toplantıda kabul edilen yeni para sistemi sonrasında ABD Doları, altına konvertibilitesi olan tek para olarak kalmıştı.
Doların altın karşılığı 35 Dolar = 1 Ons altın denkliğiyle açıklanmış ve böylece ABD Doları altın karşılığı basılmaya devam etmişti.
Vietnam Savaşının yarattığı mali ve parasal sıkıntılarla bunalan ABD, 1971 yılında doların altın karşılığı olarak basılması ilkesini tek taraflı olarak terk etti.
İşin en ilginç tarafı ise, bu tarihten günümüze değin sanki dolar altın karşılığında basılıyormuş gibi bütün dünyada anlamsız ve hukuksuz bir şekilde kabul görmeye devam etti.
Bu gelişmeler karşısında ise 620 yıllık tarihiyle övünen Osmanlı devleti kâğıt paraya karşı, deyimi yerindeyse, bugünkü topraklarına kadar olan tüm topraklarını kaybetmişti.
Ne acı değil mi?
Oysa Osmanlı'nın 1853'lerden beri borç para aldığı aslında ABD veya İngiltere değil, Rothschil'di.
Düşünsenize! Koca bir imparatorluk, iş bilmezliği yüzünden sadece bir aileye teslim olmuştu.
Para o kadar büyük bir silah olarak kullanılıyordu ki, ABD eliyle, buna dünyada dur diyebilen o günkü koşullarda yalnız ve yalnız büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'tü.
Cumhuriyeti kurduktan sonra başlattığı en büyük hamle, iktisadi atılımlardı.
Bu temel yapıyı ayakta tutacak olan 'Milli Para'nın basılması için ise, Merkez Bankası'nı kurmuştu.
İşte bu sayede 1923-38 yılları arasında Türkiye yıllık bazda ortalama olarak %8 ila 12 arasında bir büyüme trendi yakalamıştı.
Ardından gelen istisnasız tüm hükümetler ve liderlerin vizyonsuzluğu dolayısıyla Türkiye'nin rotası yeniden ve inatla, Osmanlı'nın yok oluş sürecine doğru evrildi.
Atatürk'ün başlattığı bu büyük milli hamleyi ve hedeflediği iktisadi tam bağımsızlığı sağlayacak olan devrimci lider, 2002 yılında tüm dünyaya mührünü vurdu. Bu lider, Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası değildi.
2005'li yıllarda bütün dünya, yeni bir sistemi konuşmaya başlamıştı. Haydarizm…
Çok kapsamlı olan bu tez için, "İnsanlık tarihinin en büyük devrimi" nitelemesi yapılmıştı.
1690'lı yıllardan bu tarafa kâğıt para adı altında sömürülen insanlık âlemine adeta nefes borusu olmuştu MEM.
Doların dünyadaki haksız ve karşılıksız dolaşımından alın da, her tarafı yakıp yıkmasına olanak sağlayan bu gidişine "dur" deme zamanı gelmişti.
ABD'ye ve dolayısıyla onun tanrısı dolara en büyük darbe, MEM'in en kritik formüllerinden birisi olan, 'Milli Paralar' projesiyle indirilmişti.
Bu uygulamanın başını ilk olarak Rusya çekmiş ve şimdilerde, "Ver Rubleyi, al doğalgazı" deme gücüne erişmişti.
Rusya'yı ve dolayısıyla Haydar Baş'ın MEM sistemini yakından takibe alan Çin ise özellikle Milli Paralar formülü ile ABD'ye en büyük darbeyi vuran ikinci büyük devlet oldu.
Son günlerde tırışkadan hikâye saikiyle gündeme gelen, daha doğrusu ABD eliyle tezgâhlanan Tayvan çıkarmasının asıl hedefi ise Milli Paralar'dır.
Haydar Hoca'nın görüşleri dünyada iktidar oldu.
Türkiye hariç!
- Türkiye devleti değil, TÜRK devleti! / 16.04.2025
- İslam düşmanı Muaviye, ABD’ye ilham oldu! / 15.04.2025
- Haydar Baş’ı anmak ve anlamak / 14.04.2025
- Kıbrıs Türk’ün tapulu malıdır / 13.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 10.04.2025
- Boykotu bırak satılanlara bak! / 08.04.2025
- ‘Selçuklu ve Osmanlı’yı tarikatlar batırdı’ / 07.04.2025
- Para yok ki ‘BOYKOT’ olsun! / 06.04.2025
- “Kürt sorunu” ifadesi ‘SEVR’ in ürünüdür! / 02.04.2025