2002-2010 arasında AK Parti seçmenleri ile görüştüğümüzde koyu bir fanatizm görüyorduk.
2010-2020 arasında partilerine yönelik acabalar başladı.
2020 sonrasında kuşkular iyice derinleşti, partiden kopuşlar hızlandı.
Ülkenin geldiği hal itibariyle AK Parti'nin savunulacak bir yanı kalmadı.
Partiden hala medet umanlarla ilginç sohbetlerimiz oluyor.
En basitinden "ülkedeki madenlerin büyük bir kısmını neden biz değil de yabancı şirketler işletiyor" ya da "kendi üretebildiğimiz tarım ürünlerini neden ithal ediyoruz ve her yıl milyarlarca dolar döviz ödüyoruz" şeklindeki sorulara şöyle bir yanıt alıyorum: "Senin gördüğün sorunu Reis görmüyor mu? Senin gördüğün çözümü Reis görmüyor mu? Bir bildiği vardır."
Esasen bunu çok kere düşünmüşümdür.
7 yaşındaki çocukların bile düşünüp çözüm üretebileceği meseleleri ülkeyi yönetenler nasıl çözemez?
Ya da çözmek istemiyorlar mı?
Bu tutumla nereye varmaya çalışıyorlar?
Sorumun yanıtını 14 Aralık 2024'te Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş partisinin Mersin'deki il kongresinde verdi.
"Vatandaşın ülkeyi terk etmesini istiyorlar" dedi Sayın Baş.
Bir anda tüm taşlar yerine oturdu.
AK Parti'nin gerçek hedefi ülkedeki Türk nüfusunu en aza indirmek mi?
Aşağıdakileri alta alta koyup tekrar düşünelim.
* Ergenekon, Balyoz, Kumpas gibi davalarla askerin sesi kısıldı, bastırıldı.
* Yargıda senin hakimin benim savcım dönemi başladı. Anayasa hiçe sayıldı, Anayasa Mahkemesi kararları bile tanınmaz oldu.
* Gezi olayları milat oldu, kimse kitlesel bir gösteri yapmaya cesaret edemez oldu. En küçük protestolar bile tutuklama ile sonlanır oldu.
* İstanbul'da ortalama kiralar 25 bin TL iken, 17 bin TL asgari ücret neyine yetmiyor denilerek insanlarla dalga geçildi.
* Benim adamımsan yaşarsın, değilsen sürünürsün dönemini gördük. Uyduruk mülakatlarla on binlerce gencin kariyer hedefleri baltalandı.
* Ata mirası, Cumhuriyet kazanımı olan tesisler, fabrikalar, işletmeler yok pahasına satıldı.
* Dünyanın en ağır ve en saçma vergilerinin istendiği ülkemizde Maliye Bakanı hala kulağımızın arkasının peşinde.
* TRT dahil medyanın büyük kısmında esen yalan rüzgarı artık mide bulandırır hale geldi.
* Ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere "ne olur burada kalın" şarkıları söylendi. Ömrünün en güzel yıllarını en ağır derslerle geçiren ve doktor olmayı başaranlara "giderseniz gidin" denildi.
* * *
Kilit cümle Sayın Hüseyin Baş'ın da dediği gibi son başlıkta saklı.
"Bu insanları öylesine bezdirelim ki ülkeyi terk etsinler."
Sadece doktorlar mı ülkeden kaçan?
Her meslekten, her eğitim seviyesinden yüzbinlerce gencimiz ülkeyi terk etti.
Sadece ekonomik gerekçeler değildi onları bu kadar yıldıran.
Her yönü ile insan onuruna yakışır bir yaşam arayışı ile gurbete uzandılar.
Ama yıldıramayacakları, bu vatandan koparamayacakları milyonlar da yok değil.
Mustafa Kemal'in askerleri her daim vatan nöbetinde.
Değil AK Parti, yedi düvel yine yığılsa kapımıza, karşılarında dimdik duracak kadrolar elbette var.
- Taşlar bir cümle ile bir anda yerine oturdu / 23.12.2024
- Çin, çöle neden 1 milyon tavşan bıraktı? / 16.12.2024
- Senin gibi düşünmeyene yaşama hakkı vermeyecek misin? / 09.12.2024
- Kürt Türk’tür / 02.12.2024
- Lamı cimi yok 'faiz haramdır' / 25.11.2024
- Yeni Osmanlı rüyası görenler! Uyanın sabah oldu / 18.11.2024
- Evlendirmek Allah’ın emri, farkında mısınız? / 11.11.2024
- Zehir tek damladır, kâse dolusu olmaz! / 04.11.2024
- Ne mutlu bize ki, hep doğru yolu gösteren bir önderimiz vardı / 28.10.2024