Bir milletin geçmişe açılan penceresidir tarih. Ümidi, hevesi, kimliği, sevdası... Velhasıl tüm duyg yoğunluğu onda gizlidir. Tarihini bilmeyen toplumlar kaygan bir zeminde, her an düşmeye mahkum, ümitsiz ve biçaredir. Geçmişi bilme; yaşanan anı anlayıp, anlamlandırma ve geleceği ona göre yönlendirme adına son derece öneme haiz bir konudur. Mazisini belleğinden silen toplumların, geleceğe yönelen bakışları septik ve hasarsızdır.
Yüce Yaratıcı da Kur'an-ı Kerim'de, insanları,g eçmiş milletlerin hayatlarını öğrenmeye ve gerekli ibretleri almaya teşvik eder. Bir Müslüman bu doğrultuda geçmişten çıkarılması gereken dersleri aldığı müddetçe, bir delikten iki defa ısırılmama yolunda sağlam adımlar atar.
Bilhassa bir milletin kendini sevmesi, her alanda muvaffak olabilmesi, geçmişini sevmesiyle mümkündür. İslam'la yoğrulan Türk tarihi de gelecek kuşaklara ışık tutan nice nice gözelliklerle doludur. Anadolu'yu adım adım gezmeye kalksanız her mekandan aşkla fışkıran tarihle karşılaşır, ataların buram buram kokan sevdasını ta iliklerimizde hisseder ve aşık olursunuz o güzelliklere. o hoşgörü, o yüreklilik, o ??? iman, o ilahi sevda dağa, taşa toprağa hasılı tüm varlıklara sinmiştir. Üzerine bastığınız toprak size adeta ses verir;
"Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı."
mısraları acı acı feryat eder sağır gönüllere. Urfa, şanlı kurtuluş hikayesini nakleder Balıklı Göl'ü seyrederken. Bir gece vakti yakamozla halleşirken Pontus'un ebediyyen yok oluşunu ve Türk bayrağının semada süzülüşünü heyecanla anlatır Trabzon Yıldırım'la Timur'un ölümüne mücadelesini fısıldarken Ankara, Anadolu'nun ne derece değerli olduğu bir tokat gibi çarpar yüzünüze. Sonra Konya'dan bir davet alırsınız Hakk'a doğru "Gel ne olursan ol, gene gel" der Mevlana sevgiyle. Atatürk'ün haykırışını yüreğinizde hissedersiniz birden "Çanakkale geçilmez!" secaat ve imanın sindiği bir tarih gömülüdür o diyarda. Ve Haliç'ten inen ordu gözlerinizin önüne gelir. Fatih "Haydi aslanlarım" diye kükrer ve hadis-i şerifin tecellisini yaşatır İstanbul.
Kimliğimiz, sevdamız, yüreğimiz saklıdır mazimizde. Yeniden Kanuni, Fatih, Yıldırım olmak için, Yunuslarla, Mevlanalarla, Emir Sultanlarla kucaklaşıp coşmak için, üzerimize serpilen ölü toprağını silkinip atmak için muhtacız geçmişimize ve kara bir tarih bizi bekliyor özlem dolu gözlerle.
Yıldız AKSOY
Yüce Yaratıcı da Kur'an-ı Kerim'de, insanları,g eçmiş milletlerin hayatlarını öğrenmeye ve gerekli ibretleri almaya teşvik eder. Bir Müslüman bu doğrultuda geçmişten çıkarılması gereken dersleri aldığı müddetçe, bir delikten iki defa ısırılmama yolunda sağlam adımlar atar.
Bilhassa bir milletin kendini sevmesi, her alanda muvaffak olabilmesi, geçmişini sevmesiyle mümkündür. İslam'la yoğrulan Türk tarihi de gelecek kuşaklara ışık tutan nice nice gözelliklerle doludur. Anadolu'yu adım adım gezmeye kalksanız her mekandan aşkla fışkıran tarihle karşılaşır, ataların buram buram kokan sevdasını ta iliklerimizde hisseder ve aşık olursunuz o güzelliklere. o hoşgörü, o yüreklilik, o ??? iman, o ilahi sevda dağa, taşa toprağa hasılı tüm varlıklara sinmiştir. Üzerine bastığınız toprak size adeta ses verir;
"Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı."
mısraları acı acı feryat eder sağır gönüllere. Urfa, şanlı kurtuluş hikayesini nakleder Balıklı Göl'ü seyrederken. Bir gece vakti yakamozla halleşirken Pontus'un ebediyyen yok oluşunu ve Türk bayrağının semada süzülüşünü heyecanla anlatır Trabzon Yıldırım'la Timur'un ölümüne mücadelesini fısıldarken Ankara, Anadolu'nun ne derece değerli olduğu bir tokat gibi çarpar yüzünüze. Sonra Konya'dan bir davet alırsınız Hakk'a doğru "Gel ne olursan ol, gene gel" der Mevlana sevgiyle. Atatürk'ün haykırışını yüreğinizde hissedersiniz birden "Çanakkale geçilmez!" secaat ve imanın sindiği bir tarih gömülüdür o diyarda. Ve Haliç'ten inen ordu gözlerinizin önüne gelir. Fatih "Haydi aslanlarım" diye kükrer ve hadis-i şerifin tecellisini yaşatır İstanbul.
Kimliğimiz, sevdamız, yüreğimiz saklıdır mazimizde. Yeniden Kanuni, Fatih, Yıldırım olmak için, Yunuslarla, Mevlanalarla, Emir Sultanlarla kucaklaşıp coşmak için, üzerimize serpilen ölü toprağını silkinip atmak için muhtacız geçmişimize ve kara bir tarih bizi bekliyor özlem dolu gözlerle.
Yıldız AKSOY
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.