Emekçiden, özgürlükten korkanların korkulu rüyasıdır Taksim. İstanbul'un ve Türkiye'nin sesidir de Taksim. Oradan duyurulur emekçinin sesi. Orasıdır gençliğin merkezi. Onlara başka adres göstermek, onların emeklerine, düşüncelerine, duygularına saygı duymamaktır.Geçen bir yazımda da belirtmiştim, korkutmak, sindirmek en kolay iştir. Eşit olmayan koşullarda dövüşmek de kolaydır. Önemli olan zoru başarmaktır. Zor iyi ile kötüyü, iyi niyetli ile kötü niyetliyi ayırt edebilmektir. Bunu başaracak uzman kadrolarımızın varlığına inanıyorum. 31 Mayıs "Gezi" olaylarının yıldönümünde birtakım gösterilerin yapılacağı herkesçe biliniyordu. Ama çözüm? Demokrat bir anlayışla çözüm üretme yoluna gidilmedi.Sayın Başbakan, kendi çocukluğunda kendisine uygulanan korkutma, sindirme yaklaşımını o ulus gençliğine uygulamak istiyor. Korkutmak, sindirmek gibi davranışları öne çıkarıyor. "Gidin araştırın, bu gençlerin sorunu nedir, çözüm yolları nelerdir?" yaklaşımı yerine gazla, basınçlı su ile plastik mermi ile sindirmeyi tercih ediyor ki, müşfik bir babaya bu davranış yakışmadığı gibi TC Başbakanı'ndan da daha olumlu davranışlar beklemek hakkımızdır. Gösterileri istismar edenler olacaktır. İçlerinde yerli, yabancı ajanlar da olacaktır. Bunlar o kalabalık kitleyi özellikle gençlerimizi fırsat bilip istenmeyen olaylar çıkaracaklardır. Bu oluşumlar bilinmektedir. İşte devletin görevi söz söyleme ve yürüme gibi vatandaşlık hakkını kullanan insanların içinden kötü niyetli kişileri çekip çıkarmaktır.Gençliğin, diğer vatandaşların haklı isteklerini yetkililere seslerini çıkararak duyurmaları kadar doğal ne olabilir ki? Ancak aralarına sızmış kötü niyetli kişilerin cam kırmaları, arabaları yakmaları, işyerlerini talan etmeleri kadar çirkin bir yaklaşımı demokrat olan hiç kimse kabul edemez.Gezi olayları, bir avuç insanın iyi niyetle ağacına, kentine sahip çıkmak için başlatılan eylemdi. Demokratik haklarını kullanıyor ve seslerini yetkililere duyurmak istiyorlardı. Orada bir ideolojinin veya bir siyasal partinin insanları yoktu. Oradaki insanlar bir yanlışı düzeltmek veya düzelttirmek istiyorlardı. Başarılı olunmadı mı? Bence olundu da. Yanlış görüldü ve planlananlar yaptırılmadı.Daha güzel bir vatan istemenin karşılığı kaba kuvvet olmamalı. Çocuklar, gençler, ileri yaştaki insanlar hayatları ile ödememeli samimi duygularını. Dünya Sağlık Örgütü biber gazının kalp krizini tetiklediğini belirtmesine karşın biz kendi insanımıza, çocuklarımıza, gençlerimize silah olarak kullanıyoruz. Cop, dayak, işkence hatta plastik mermi ve üzerlerine araba sürerek insanlarımızın canına kıyıyoruz.Sayın Başbakanımız: "Herkes yasalara uymak zorundadır." Ne kadar güzel bir beyan, buna kim itiraz edebilir ki? Ancak öncelikle bu ülkenin Hukuk Devleti olduğunu, Kanun Devleti olduğunu Sayın Başbakan kabul etmelidir. Atatürk Çiftliği'ni harap ederek Başbakanlık Konutu yaptırmasına hukuk karşı çıktı. Peki, kendi beyanı ne oldu? "Güçleri varsa gidip yıksınlar." Biz bir hukuk devletinde kanundan daha güçlü birisini tanımak istemiyoruz. Ne demiş atalarımız, "İğneyi kendine çuvaldızı ele batır." Önce Sayın Başbakanım kendisi yasaların varlığını kabullenecek ve örnek olacak sonra gençlerden isteyecek. Gezi direnişi için, hem öldürülen insanları anmak, hem de Gezi'nin taleplerini yinelemek için Taksim'e çağrı yapıldı. Oraya 25 bin polis yığmanın ve Taksim'e çıkarmamak için direnmenin anlamını çözmüş değilim. Yukarıda da belirttiğim gibi sosyolojik inceleme yapmadan, psikolojik telkinlerde bulunmadan Anayasal hakları olan sokağa çıkma eylemini zorla bastırmak pek insani değildir. O insanlara dokunulmasaydı, yürüyüşlerini kontrol altında tutsalardı, inanıyorum ki hiçbir olay olmayacaktı. Hiçbir insan yaralanmayacak herkes işinde gücünde olacaktı.Gezi, kendiliğinden başladı, gelişti ve toplumsal bir simge oldu. Bu simgeyi şiddet yolu ile yok edilme girişiminde bulunulmamalı. Çünkü şiddet her zaman şiddeti doğurmaktadır. Bu davranışı kimse istemiyor. Onun için yetkililer daha hoşgörülü olmak ve kendilerinden olmayanlara daha insancıl yaklaşımda bulunmak sorunları çözer diye düşünüyorum.Ne dersiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023