Çobanlar soğuk gözenin başında kaylule uykusunda mışıl mışıl uyurken kurt sürüsü dört koldan sığır sürüsüne saldırmış ve kısa süre içinde koskoca sürüyü "yenilmiş ekin tarlasına" çevirmişler.
Hayvanların can havliyle bağrışmaları çobanları derin uykularından uyandırmış ama iş bitmiş, iş işten geçmiş, kurtlar sürüyü kırmış-geçirmiş ve götürebildiklerini de götürmüşler, her nasılsa bu kıyametten bir alaca dana sağ kurtulmuş ve akşam olunca o alaca dana ile çobanlar köyün yolunu tutmuşlar.
Köylüler "gazi" çobanların başına toplanmışlar, kurt sürüsünün ne kadar kalabalık, ne kadar saldırgan olduklarına dair çobanlardan brifing almışlar ve sözün sonunda böyle bir felaketten önce canlarını kurtardıkları için sonra da bu alaca danayı kurtların elinden kurtardıkları için oy birliği ile çobanlara "üstün hizmet ödülü" madalyası takmaya karar vermişler.
Oldukça tanıdık bir hikaye değil mi?
Bu hikaye ne yazık ki bizim hikayemiz, ülkemizin ve bölgemizin hikayesi...
Mevcut siyasi iktidarın daha üçüncü-dördüncü ayında bölgemize, komşularımıza yönelik başlatılan haçlı-siyonist işgal hareketleri bizimkilerden de tam destek alarak Irak'ta taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacak şekilde soykırım yaparken, aynı şer güçlerin küresel işgalci şirketleri de bölgemize ve ülkemize aç kurtlar gibi sürü halinde dalmışlardı.
Tarımdan hayvancılığa, madencilikten sanayi ürünlerine hemen her alanı küresel tefeci şirketlere devrettik, terk ettik ve yine çoğu yabancı ortaklı marketlerin raflarından ithal pirinç, mercimek, bulgur, fasulye, mısır gibi tüm hububat ürünlerini sepete doldurmaya başladık, işte tam da burası, sürünün kaybedilip alaca dananın kurtulduğu noktaydı ve biz hala alaca danayı getirenlere madalya takmakla meşgul idik.
Devletler hayatında oldukça kısa sayılabilecek bu on beş yıllık süre içinde, oluşturulan suni kargaşalar arasında komşumuz Yunanistan'ın tam on sekiz adamıza bayrak diktiğinden, büro açtığından ve hafta sonları Yunan devlet adamlarının gidip oralarda kuzu çevirdiklerinden hala Türk milletinin çoğunun haberi yok, çünkü onlar alaca danayı kurtaranlara madalya takmakla meşguller.
Şöyle de diyebiliriz; adama son model lüks bir araba emanet etmişsiniz, basmış gaza, yol-yordam bilmediğinden, tedbirsizlikten ötürü uçurumu boylamış, zaman sonra bir elinde arabanın tek lastiği diğerinde de direksiyonu olduğu halde yamaca yukarı tırmandığı görülmüş ve siz kalabalıkları organize ederek ortalığı ayağa kaldıracak şekilde "helal olsun, şöförler kıralı" diye tezahurat yaptırıyorsunuz.
Bari alaca danaya iyi sahip çıkın da kurtlar kapmasın.
Hayvanların can havliyle bağrışmaları çobanları derin uykularından uyandırmış ama iş bitmiş, iş işten geçmiş, kurtlar sürüyü kırmış-geçirmiş ve götürebildiklerini de götürmüşler, her nasılsa bu kıyametten bir alaca dana sağ kurtulmuş ve akşam olunca o alaca dana ile çobanlar köyün yolunu tutmuşlar.
Köylüler "gazi" çobanların başına toplanmışlar, kurt sürüsünün ne kadar kalabalık, ne kadar saldırgan olduklarına dair çobanlardan brifing almışlar ve sözün sonunda böyle bir felaketten önce canlarını kurtardıkları için sonra da bu alaca danayı kurtların elinden kurtardıkları için oy birliği ile çobanlara "üstün hizmet ödülü" madalyası takmaya karar vermişler.
Oldukça tanıdık bir hikaye değil mi?
Bu hikaye ne yazık ki bizim hikayemiz, ülkemizin ve bölgemizin hikayesi...
Mevcut siyasi iktidarın daha üçüncü-dördüncü ayında bölgemize, komşularımıza yönelik başlatılan haçlı-siyonist işgal hareketleri bizimkilerden de tam destek alarak Irak'ta taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacak şekilde soykırım yaparken, aynı şer güçlerin küresel işgalci şirketleri de bölgemize ve ülkemize aç kurtlar gibi sürü halinde dalmışlardı.
Tarımdan hayvancılığa, madencilikten sanayi ürünlerine hemen her alanı küresel tefeci şirketlere devrettik, terk ettik ve yine çoğu yabancı ortaklı marketlerin raflarından ithal pirinç, mercimek, bulgur, fasulye, mısır gibi tüm hububat ürünlerini sepete doldurmaya başladık, işte tam da burası, sürünün kaybedilip alaca dananın kurtulduğu noktaydı ve biz hala alaca danayı getirenlere madalya takmakla meşgul idik.
Devletler hayatında oldukça kısa sayılabilecek bu on beş yıllık süre içinde, oluşturulan suni kargaşalar arasında komşumuz Yunanistan'ın tam on sekiz adamıza bayrak diktiğinden, büro açtığından ve hafta sonları Yunan devlet adamlarının gidip oralarda kuzu çevirdiklerinden hala Türk milletinin çoğunun haberi yok, çünkü onlar alaca danayı kurtaranlara madalya takmakla meşguller.
Şöyle de diyebiliriz; adama son model lüks bir araba emanet etmişsiniz, basmış gaza, yol-yordam bilmediğinden, tedbirsizlikten ötürü uçurumu boylamış, zaman sonra bir elinde arabanın tek lastiği diğerinde de direksiyonu olduğu halde yamaca yukarı tırmandığı görülmüş ve siz kalabalıkları organize ederek ortalığı ayağa kaldıracak şekilde "helal olsun, şöförler kıralı" diye tezahurat yaptırıyorsunuz.
Bari alaca danaya iyi sahip çıkın da kurtlar kapmasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025