Suriye konusunda yapılan haberlerdeki yanlı tutum ve tutarsızlıklar biraz dikkatli okursanız hemen fark ediliyor. Bu yalan haberlerle okurların hangi noktalara sevk edilmek istendiğini de hemen görüyorsunuz.
Mesela geçtiğimiz günlerde ortaya atılan ve 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiği iddia edilen haberlerde de aynı tarafgirliği ve çarpıtmaya rastladık. Öncelikle şunu ifade edelim, Suriye’den yapılan resmi açıklamada görüntülerde görünen kişilerin isyancılar tarafından kaçırılıp öldürülen kişiler olduğu açıklandı. Bu son olaylarla ilgili bana göre dikkat çekici birçok yön var.
Olaylar tam da Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Suriye için toplanacağı günün öncesinde gerçekleşti.
Suriye yönetimi eğer aptal değilse –ki şu ana kadar işbaşında kalabilmekle aptal olmadığını ispatladı bence– böyle bir toplantının arifesinde böyle bir şiddette asla tenezzül etmez. Suriye hükümeti, “katliam haberlerinin” bugün Suriye’yle ilgili bir karar tasarısını oylaması beklenen BM Güvenlik Konseyi’ni etki altına almak için ortaya atıldığını açıkladı. Suriye’nin bu tespiti doğrulandı ve BM bu haberlerle etki altına alındı.
200’den fazla kişinin öldürüldüğünün iddia edildiği haberlerde ağırlıklı olarak Sünni Araplar’ın yaşadığı bölgelerin bombalandığı ifade ediliyor. Bu ifadelerle neyi amaçladıklarını sanırım fark etmişsinizdir…
Yani zımmen, “Suriye’de öldürülen Sünni Müslümanlar. Öldürenler ise Şiiler” iması yapılıyor. Bu ima Arap Baharı’yla İslam coğrafyasında Şii–Sünni Müslümanları birbirine düşürmek isteyen güçlerin planlarıyla yüzde yüz örtüşüyor.
Suriye’ye uluslar arası bir müdahaleyi haklı kılabilmek için ABD ve İsrail ikilisinin her türlü entrikaya girişeceği bir gerçek. Bu bağlamda ülkedeki olaylar konusunda bizim hükümetin Suriye’nin açıklamalarını üzerinde hiç düşünmeden reddetmesi ateşe körükle gitmek değilse nedir?
48. Münih Güvenlik Konferansı’na katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ateşe körükle giderek Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, bu ülkede son derece kaygı verici gelişmelerin yaşanmakta olduğunu belirtti ve BM Güvenlik Konseyi’nden Suriye’ye karşı kesin bir tutum sergilemesini beklediklerini söyledi.
Bundan sonra da Suriye’de benzer olaylar yaşanmadan yaşanmış gibi medyaya servis edilebilir hatta böyle saldırılar Suriye’yi karıştırmak isteyen güçler tarafından bizzat organize edilebilir.
Anlaşılan odur ki, Suriye’yi karıştırmak isteyen güçler önce Beşar Esad’ın arkasındaki Rusya desteğini böyle haberlerle bertaraf edecekler sonra ise Libya’da olduğu gibi BM ve NATO kisvesiyle ülkeyi kana bulayacaklar.
Mesela geçtiğimiz günlerde ortaya atılan ve 200’den fazla kişinin hayatını kaybettiği iddia edilen haberlerde de aynı tarafgirliği ve çarpıtmaya rastladık. Öncelikle şunu ifade edelim, Suriye’den yapılan resmi açıklamada görüntülerde görünen kişilerin isyancılar tarafından kaçırılıp öldürülen kişiler olduğu açıklandı. Bu son olaylarla ilgili bana göre dikkat çekici birçok yön var.
Olaylar tam da Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Suriye için toplanacağı günün öncesinde gerçekleşti.
Suriye yönetimi eğer aptal değilse –ki şu ana kadar işbaşında kalabilmekle aptal olmadığını ispatladı bence– böyle bir toplantının arifesinde böyle bir şiddette asla tenezzül etmez. Suriye hükümeti, “katliam haberlerinin” bugün Suriye’yle ilgili bir karar tasarısını oylaması beklenen BM Güvenlik Konseyi’ni etki altına almak için ortaya atıldığını açıkladı. Suriye’nin bu tespiti doğrulandı ve BM bu haberlerle etki altına alındı.
200’den fazla kişinin öldürüldüğünün iddia edildiği haberlerde ağırlıklı olarak Sünni Araplar’ın yaşadığı bölgelerin bombalandığı ifade ediliyor. Bu ifadelerle neyi amaçladıklarını sanırım fark etmişsinizdir…
Yani zımmen, “Suriye’de öldürülen Sünni Müslümanlar. Öldürenler ise Şiiler” iması yapılıyor. Bu ima Arap Baharı’yla İslam coğrafyasında Şii–Sünni Müslümanları birbirine düşürmek isteyen güçlerin planlarıyla yüzde yüz örtüşüyor.
Suriye’ye uluslar arası bir müdahaleyi haklı kılabilmek için ABD ve İsrail ikilisinin her türlü entrikaya girişeceği bir gerçek. Bu bağlamda ülkedeki olaylar konusunda bizim hükümetin Suriye’nin açıklamalarını üzerinde hiç düşünmeden reddetmesi ateşe körükle gitmek değilse nedir?
48. Münih Güvenlik Konferansı’na katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ateşe körükle giderek Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Türk gazetecilere yaptığı açıklamada, bu ülkede son derece kaygı verici gelişmelerin yaşanmakta olduğunu belirtti ve BM Güvenlik Konseyi’nden Suriye’ye karşı kesin bir tutum sergilemesini beklediklerini söyledi.
Bundan sonra da Suriye’de benzer olaylar yaşanmadan yaşanmış gibi medyaya servis edilebilir hatta böyle saldırılar Suriye’yi karıştırmak isteyen güçler tarafından bizzat organize edilebilir.
Anlaşılan odur ki, Suriye’yi karıştırmak isteyen güçler önce Beşar Esad’ın arkasındaki Rusya desteğini böyle haberlerle bertaraf edecekler sonra ise Libya’da olduğu gibi BM ve NATO kisvesiyle ülkeyi kana bulayacaklar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024