Nasıl herşey yeniden ve bir kez daha pespembeleşti farkında mısınız?
Yok dünyanın en yüksek büyüme oranını gerçekleştirmişiz, yok turizim patlayacakmış, yok TCK ertelenmiş, yok bu AKP'nin ehlileştirildiğinin ispatı imiş, yok ihracat rekor kırılacakmış vs. vs...
Hani bu tanıdık (!) resme bakarak bir Türkiye değerlendirmesi yapacak olsak kendimi "süpermen" ülkenin de bir "süper devlet" olduğuna inanacağım.
Basının amiral gemisi ve bu gemiye bağlanmış römorklar böyle görmemizi, böyle düşünmemizi istiyorlar. Hatta gazdan ayağını çekmeyen genel yayın yönetmeni "İsrail'le aşkımızı artıralım" klasiğine kadar işi uzatıyor.
İyi ama niye? Ne oldu da kısa bir duraklamanın ardından hükümete dönük bu "pespembe propaganda" yeniden start aldı? Erdoğan'ın hangi hikmeti (!), tatlı bir aşk şarkısına güfte oldu.
Gelin isterseniz gazsal durumdan kendimizi kurtarıp frene bir basalım. Kara mizah manşetten de kurtulduğumuzda hangi gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz ona bakalım.
***
Madde 1. Hükümete dönük ekonomik destek, düştüğü söylenen yalancı enflasyon üzerinden veriliyordu. Yani ekonominin bütün göstergeleri (işsizlik gibi) unutturulup, "enflasyon düştü, ekonomi iyi yolda" oyunu oynanıyordu.
Düşenin enflasyon değil, artan stokların eritilmesi olduğunu, ya da ekonomik amacın enflasyonun düşmesi değil, üretimin artırılıp bunun da adilane dağıtılması olduğunu, bilmiyoruz söylemeye gerek var mı? (Bakınız; Milli Ekonomi Modeli, Prof. Dr. Haydar Baş).
Enflasyon balonu ellerde patlamış olacak ki şimdilerde işe büyüme sahteciliğini eklediler. Büyüdük manşetinin altında gerçekler yazıyor oysa. Ne deniyor okuyalım:
"İthalata dayalı olarak büyüyoruz..."
Yani Cumhuriyet tarihinin en büyük dış ticaret açığını veriyoruz. Dışardan ne bulursak içeriye alıyoruz ve büyüyoruz! Yani şişiyoruz.
İşte bu şişkinlikle çözülüşe geçen AKP yeniden rüzgarlanıyor.
Rüzgarın kaynağının Washington-İsrail hattı olduğunu, bilmiyoruz söylemeye hacet var mı?
***
Başbakanın önünde iki tercih vardı. Ya seçime gidecekti ya da Washinton'a...
O, ABD'yi tercih etti.
Her zaman olduğu gibi ve hiç vazgeçilmediği gibi.
Âkil danışmanlar, âkil köşe yazarları ve istifa eden milletvekilleri (buna verilen sözleri de eklemek lazım) acı gerçeği ortaya koydu:
AKP, ABD'siz hiç bir şey yapamaz!
Sonuçta Washington için anlamlı bir hediye paketi hazırlandı.
Önce Mayıs ayında Telaviv ziyaret edilecek. Ziyaretin içinde Konya ovası ve GAP'a ilişkin imza altına alınacak anlaşmalar var.
Sonra da daha anlamlı bir paket "İncirlik" başlığıyla Sam Amca'ya sunulacak!
"Lütfen kabul buyurunuz" diye...
***
Toparlayalım:
1- AKP hiçbir zaman ABD'den vazgeçmedi. Vazgeçmeyi aklından bile geçirmedi.
2- ABD'nin, AKP'den şüphesi vardı. Onun da nedeni 70 milyonu Amerikan muhibbi yapma konusunda yeterince başarılı olamamasıydı.
3- Şimdilik pozitif (!) bir tutumla ilişkiler sürdürülecek. İncirlik'e karşılık Sam Amca, Türkiye'deki evlatlarına yeni bir şey tanıyacak.
4- Durağanlık dönemindeki yelkenler yeniden doldurduğu rüzgarla uçacak.
5- Türkiye'yi çok daha zor günler bekliyor. Güneydoğu 551 SS1 kuralıyla bölünüyor. Zoru gösterip sıtmaya razı ettiler.
Yok dünyanın en yüksek büyüme oranını gerçekleştirmişiz, yok turizim patlayacakmış, yok TCK ertelenmiş, yok bu AKP'nin ehlileştirildiğinin ispatı imiş, yok ihracat rekor kırılacakmış vs. vs...
Hani bu tanıdık (!) resme bakarak bir Türkiye değerlendirmesi yapacak olsak kendimi "süpermen" ülkenin de bir "süper devlet" olduğuna inanacağım.
Basının amiral gemisi ve bu gemiye bağlanmış römorklar böyle görmemizi, böyle düşünmemizi istiyorlar. Hatta gazdan ayağını çekmeyen genel yayın yönetmeni "İsrail'le aşkımızı artıralım" klasiğine kadar işi uzatıyor.
İyi ama niye? Ne oldu da kısa bir duraklamanın ardından hükümete dönük bu "pespembe propaganda" yeniden start aldı? Erdoğan'ın hangi hikmeti (!), tatlı bir aşk şarkısına güfte oldu.
Gelin isterseniz gazsal durumdan kendimizi kurtarıp frene bir basalım. Kara mizah manşetten de kurtulduğumuzda hangi gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz ona bakalım.
***
Madde 1. Hükümete dönük ekonomik destek, düştüğü söylenen yalancı enflasyon üzerinden veriliyordu. Yani ekonominin bütün göstergeleri (işsizlik gibi) unutturulup, "enflasyon düştü, ekonomi iyi yolda" oyunu oynanıyordu.
Düşenin enflasyon değil, artan stokların eritilmesi olduğunu, ya da ekonomik amacın enflasyonun düşmesi değil, üretimin artırılıp bunun da adilane dağıtılması olduğunu, bilmiyoruz söylemeye gerek var mı? (Bakınız; Milli Ekonomi Modeli, Prof. Dr. Haydar Baş).
Enflasyon balonu ellerde patlamış olacak ki şimdilerde işe büyüme sahteciliğini eklediler. Büyüdük manşetinin altında gerçekler yazıyor oysa. Ne deniyor okuyalım:
"İthalata dayalı olarak büyüyoruz..."
Yani Cumhuriyet tarihinin en büyük dış ticaret açığını veriyoruz. Dışardan ne bulursak içeriye alıyoruz ve büyüyoruz! Yani şişiyoruz.
İşte bu şişkinlikle çözülüşe geçen AKP yeniden rüzgarlanıyor.
Rüzgarın kaynağının Washington-İsrail hattı olduğunu, bilmiyoruz söylemeye hacet var mı?
***
Başbakanın önünde iki tercih vardı. Ya seçime gidecekti ya da Washinton'a...
O, ABD'yi tercih etti.
Her zaman olduğu gibi ve hiç vazgeçilmediği gibi.
Âkil danışmanlar, âkil köşe yazarları ve istifa eden milletvekilleri (buna verilen sözleri de eklemek lazım) acı gerçeği ortaya koydu:
AKP, ABD'siz hiç bir şey yapamaz!
Sonuçta Washington için anlamlı bir hediye paketi hazırlandı.
Önce Mayıs ayında Telaviv ziyaret edilecek. Ziyaretin içinde Konya ovası ve GAP'a ilişkin imza altına alınacak anlaşmalar var.
Sonra da daha anlamlı bir paket "İncirlik" başlığıyla Sam Amca'ya sunulacak!
"Lütfen kabul buyurunuz" diye...
***
Toparlayalım:
1- AKP hiçbir zaman ABD'den vazgeçmedi. Vazgeçmeyi aklından bile geçirmedi.
2- ABD'nin, AKP'den şüphesi vardı. Onun da nedeni 70 milyonu Amerikan muhibbi yapma konusunda yeterince başarılı olamamasıydı.
3- Şimdilik pozitif (!) bir tutumla ilişkiler sürdürülecek. İncirlik'e karşılık Sam Amca, Türkiye'deki evlatlarına yeni bir şey tanıyacak.
4- Durağanlık dönemindeki yelkenler yeniden doldurduğu rüzgarla uçacak.
5- Türkiye'yi çok daha zor günler bekliyor. Güneydoğu 551 SS1 kuralıyla bölünüyor. Zoru gösterip sıtmaya razı ettiler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021