Sözde Kürt devleti ve sözde Kıbrıs Cumhuriyeti!

Yerle bir olan devlet politikamız yalnızca Kıbrıs değil, Türkiye'nin Kuzey Irak politikası da AKP döneminde yerle bir edildi. Geçilen kırmızı çizgilerimizden ve başına çuval geçirilen askerlerimizden bahsetmiyorum. Bunlar zaten sizlere ömür.Türkiye'nin Kuzey Irak'ta kurulan sözde Kürt devleti için takip ettiği devlet politikası da tıpkı Kıbrıs'ta olduğu gibi yok ediliyor. Türkiye Irak'ın kuzeyinde kurulan sözde Kürt devletini tanımıyor ve tanıma anlamına gelecek hiçbir adım da atmıyor.Ama son zamanlarda Türkiye'nin bu resmi devlet politikasıyla örtüşmeyen adımlar peş peşe atılmaya başlandı. Bunları bize düşündüren şey Kürdistan hava yollarının uçuşlarına başlaması ve yaptığı bazı uçuşları Türk hava sahasını kullanmadan yapamayacağı bilgisi. Türkiye Kürdistan hava yollarının Türk hava sahasını kullanmasına müsaade etmiş gözüküyor.Sözde Kürdistan'ı tanımaya doğru atılan bir adım bu.Şimdi de üzerinde "Kürdistan" yazan bir belgeye Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği'nin mühür bastığı ortaya çıktı. Türkiye, Kuzey Irak'ta Selahaddin Üniversitesi'nde okuyan bir Türk öğrencinin "Kürdistan" yazan belgesine mühür vurmuş. Bu da bu sözde devleti tanımaya doğru atılan bir başka adım. AKP hükümeti Türkiye'nin tanımadığı bu sözde devletle ticari ilişkilerini de hayli geliştirmiş durumda. Pek çok Türk şirketi Barzani için Kuzey Irak'ta petrol arama çalışması yapıyor. Hatta bazı üst düzey Türk siyasilerin danışmanları aynı zamanda Barzani'nin de danışmanlığını yapıp, oralardaki ticari trafiği kontrol ediyor. Bu ilişkiler sözde devleti tanımak yolunda atılan adımlar değil midir?Bu adımlar sadece ortaya çıkan, tespit edilmesi fazla zor olmayan adımlar. Kim bilir haberimiz olmayan, daha gün yüzüne çıkmamış hangi adımlar atılmış ya da atılmakta?Kuzey Irak'taki sözde devlet yakın gelecekte Kıbrıs'ta olduğu gibi bir oldubittiyle karşımıza tanımak zorunda kalacağımız bir devlet olarak çıkarılacak. Eğer tedbir alınmazsa bu dediğimiz gün çok uzak değil. Rumların AB'ye üye olmalarına engel olabilecekken buna izin veren hükümet, KKTC halkına baskı yaparak sandıktan Annan planına "evet" çıkartan hükümet ve Rum yönetimi, "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak metinde ifade edilmesine rağmen Ankara anlaşmasını genişleten ek protokolün altına imza atan hükümet, Kıbrıs davasının getirildiği noktanın suçlusudur. Bugün AB bu yanlışlara dayanarak attığınız imzalara sadık kalın ve gereğini yerine getirin diye Türkiye'ye baskı uygulamaktadır.İşte sözde Kürt devleti de aynı noktaya doğru hızla yürümektedir. Bu bağlamda geçtiğimiz yıl Barzani, 166 ülkenin üye olduğu Birleşmiş Milletlerin bir alt birimi olan ve dünya deniz ticaretinin çatısı konumundaki Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne (IMO) üyelik başvurusu yaptı. İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw da Barzani'nin isteklerinin karşılanması için IMO Genel Sekreteri emekli Yunan Amirali Eftimous Mitropoulos'tan ricacı oldu.Sözde Kürt devleti gördüğünüz gibi BM'ye bile adım atmış durumda, hem de arkasına İngiltere'nin desteğini de alarak.Çok uzak olmayan bir gelecekte bütün dünyanın tanıdığı sadece Türkiye'nin tanımadığı bir sözde Kürt devletiyle karşı karşıya kalmaya hazır mısınız?Dış politikadaki bu acizlik ve Türkiye siyasetindeki bu mandacı anlayış devam ederse Türkiye, sözde Kürt devletini de sözde Kıbrıs Cumhuriyetini de tanımak zorunda kalacak! Tabi eğer bahsettiğimiz sözde devletler, taviz vermeyi seven birileri tarafından kapalı kapılar ardında çoktan tanınmış değillerse?