Dünya kurulduktan bu yana insanlar farklı sebeplerden dolayı birbirlerine soykırım uygulamıştır.
Soykırım hem ilahi dinlerde hem evrensel hukuk sistemlerinde bir suçtur. Suçu işleyen, suça azmettiren, suça yardım ve yataklı eden, suçu lanetlemeyen (telin etmemek-kınamamak) ister fert ister toplum bazında olsun büyük bir suçtur.
Efendimiz haksızlık karşısında, susanı karşı çıkmayanı, "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" ifadesiyle şeytanla eş değerde tutmuştur.
İmam Hüseyin Kerbela kıyamında Allah'ın emri olan cihada mecbur bırakılmıştır. Yezid'in askerlerinin ilk ok atmasına kadar elini bile kaldırmamış, sabretmiştir. Ama Allah'ın emri olan cihattan da asla geri durmamıştır.
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının, O'na yaklaşmaya vesile arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz." (Mâide, 5/35)
"İman edenler ancak, Allah'a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir." (Hucurat, 49/15).
"Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi? Allah'a ve Peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah günahlarınızı bağışlasın, Sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun, işte bu büyük başarıdır." (Saf, 61/10-12)
Bu ayetler ışığında İmam Hüseyin'in kıyamı ve Emevi hanedanının Ehl-i Beyt'e karşı soykırımı olan Kerbela suçu karşısında susmayı ya da taraf olmamayı seçenler. Aslında Kerbela soykırımını kınamaktan bile aciz hale düşer ki bunun din dairesinde yeri yoktur.
"Soykırıma lanet etmemek suçtur" ifadesini kullanmakla suça yardım ve yataklı eden Muaviye, suçu işlemeye azmettiren Yezid ve onun bütün taraftarları soykırımda emeği geçen herkese ve hatta Ebu Süfyan'dan başlayan Muhammed'e karşı duruşun, Sakife'deki sapışın, üzerini örmek isteyenlere şunu diyoruz; İmanın en zayıf halkası olan buğuz (kınama) dairesinin dışından içeri girin, bu duruş sizi de yakar, etrafınızı da yakar.
Bu yanlışlığa Müslümanlar son vermediği takdirde sadece dünyada değil ahirette de büyük bir vebal altındadır.
Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.a.) "Kim kötü-çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir." (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.)
Bu hadisi şerifin içerdiği mana çok tehlikeli bir ikazı haber verir.
İmanın en zayıf halkasında olmayan imanın dışına çıkar anlamındadır.
Bu katliamda suça azmettirenlerin başında Ebu Süfyan gelir. Ebu Süfyan, Halife Hz. Osman'ın cenazesinde diğer Ümeyyeoğulları'na halifeliği elden bırakmamaları için şöyle söyler: "Ey Ümeyyeoğulları! Hilafeti bir top gibi birbirinize atın. Ebu Süfyan'ın yemin kullandığı şeye and olsun ki, sizin için hep bunu istiyordum. Bunu çocuklarınıza miras olarak bırakmalısınız!"
Nitekim Ebu Süfyan'ın bu vasiyeti Muaviye'nin oğlu Yezid'i yerine halife bırakmasında etkili olmuştur. İlk dört halife arasında yalnızca Hz. Ali (a.s.) döneminde Emevîlere karşı Resulüllah (s.a.v.) zamanındaki muamele edilmiştir. Peygamberimiz Emevi soyuna hep temkinli olmuş hiçbir kademede onlara söz hakkı vermemiştir. Emevilerin kadrolaşması 3 halife döneminde başlar.
Ümeyyeoğulları ile ilgili olarak, Hz. Ali'nin ikazları vardır:
"Bilin ki, bana göre sizin için fitnelerin en korkuncu, Ümeyyeoğulları fitnesidir. O fitne kör ve karanlık bir fitnedir. Bu fitneye karşı tedbir yolu görünmez, belası herkesi kaplar."
Bir başka hutbesinde şöyle buyurur:
"Allah'a yemin olsun ki, Ümeyyeoğulları Allah'ın haram kıldıklarından helal etmedikleri bir şey, çözmedikleri bir akit, zulümlerinin girmediği, himayelerinin uğrayıp ayrılmadığı köylerde inşa edilmiş bir ev ve çöllerde bir çadır bırakmayıncaya kadar devam edeceklerdir." (Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Hüseyin (a.s.) / sayfa 179-181.)
- Laiklik kavramını istismar edenler -2- / 27.11.2024
- Laiklik kavramını istismar edenler -1- / 26.11.2024
- Milli Eğitim Bakanı ne yapmak istiyor? / 25.11.2024
- Tebliğ ve sâlih amel ilişkisi / 23.11.2024
- Ehl-i Beyt’in tebliğ anlayışı / 22.11.2024
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024