Sosyal güvenlik kurumlarının son 13 yılda 103 milyar YTL açık verdiği belirtilerek, "Bu kurumların, 103 milyar YTL'lik açığını kapatmak için borçlanan devlete maliyeti, faiziyle birlikte 579 milyar YTL oldu'' belirtildi ATO'nun SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı verilerinden yararlanarak hazırladığı "Sosyal Güvenlik Raporu''na göre, devletin, vatandaşların sosyal güvenliğini sağlamak üzere kurduğu üç kuruluş, "Bermuda Şeytan Üçgeni''ne döndü.Raporda, Sosyal Güvenlik Reformu ile tek çatı altında toplanarak Sosyal Güvenlik Kurumu'na dönüştürülen bu üç kuruluşun, Türkiye'nin 579 milyar YTL'sini yuttuğu bildirildi.Raporda, 1990'lı yılların başında bozulmaya başlayan sosyal güvenlik sisteminin ülke ekonomisinin sırtında adeta bir kambura dönüştüğü ifade edilerek, 1994-2006 yılları arasındaki 13 yıllık dönemde, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın açıklarının toplamının 103 milyar YTL'ye ulaştığı kaydedildi.Rapora göre, devlet, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nın açıklarını kapatmak için iç borçlanma yapmak zorunda kaldı. Son 13 yıllık dönemde SSK'nın 30,6 milyar YTL'lik açığını kapatan devlet, bunun için 180,9 milyar YTL faiz ödedi ve SSK'nın devlete maliyeti 211,6 milyar YTL oldu.Söz konusu dönemde Emekli Sandığı'nın toplam 40,1 milyar YTL'lik açığını kapatmak için 193,3 milyar YTL faiz ödeyen devlet, toplam 237,4 milyar YTL'lik fatura ödedi.Bağ-Kur'da da açık 28,6 milyar YTL olurken, ödenen faiz 101,6 milyar YTL, toplam maliyet 130,3 milyar YTL oldu.Üç sosyal güvenlik kuruluşunu batmaktan kurtarmak amacıyla borçlanan devlet 13 yılda bu kuruluşlara 103 milyar YTL'yi temin etmek için 476 milyar YTL'lik bir faiz yükünün altına girdi ve faiziyle birlikte sosyal güvenlik sisteminin toplam maliyeti 579 milyar YTL'lik bir büyüklüğe ulaştı.Net borçlanmanın yüzde 41'i sosyal güvenlik içinRapora göre, 1994'ten Eylül 2006'ya kadar 1 trilyon YTL'lik iç borçlanma yapan Türkiye'nin net iç borçlanması, yani aldığı ana paradan ödediği borç çıkartıldığında kalan para 251 milyar YTL. Bunun 103 milyar YTL'sinin üç sosyal güvenlik kuruluşunun açığı olduğu dikkate alındığında, devletin net borçlanmasının yüzde 41'ini sosyal güvenlik açıklarını yamamak için kullandığı ortaya çıkıyor.Bütçe üzerindeki yük artıyorSosyal güvenlik kurumlarının bütçe üzerindeki yükünün her geçen yıl artış gösterdiği ifade edilen rapora göre, 1994 yılında sosyal güvenlik açıklarının GSMH'ya oranı yüzde 1,1 seviyesinde iken, bu oran 2000 yılında yüzde 2,5'e, 2003 yılında yüzde 3,9'a, 2004 yılında yüzde 4,3'e, 2005'te yüzde 4,7'ye yükseldi.2006 yılında toplam 23 milyar 4 milyon YTL açık vermesi beklenen sosyal güvenlik kurumlarının açığının GSMH'ya oranı yüzde 4 olarak gerçekleşecek. Sosyal güvenlik kurumuna 2007 yılında 31,6 milyar YTL aktarılması planlandığı dikkate alındığında, bu oran yüzde 5'e ulaşarak rekor kırılacak.Raporda, Türkiye'nin de uymak zorunda olduğu Maastricht Kriterleri'nin, sosyal güvenlik de dahil olmak üzere toplam bütçe açıklarının milli gelire oranının yüzde 3'ü geçmemesi gerektiğini öngördüğü belirtilerek, sadece sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının bile bu oranın üzerinde olduğu kaydedildi.Aktif-pasif dengesi bozulduRaporda, sosyal güvenlik kurumlarının bütçe üzerinde yük oluşturmasının en temel nedeninin, aktüeryal dengenin (aktif-pasif) bozulmuş olması olduğu gösterilirken, uluslararası standartlara göre, dört çalışanın primlerinin bir emeklinin yükünü karşılaması gerektiği, ancak Türkiye'de bu oranın 1,6'ya kadar düşmüş durumda olduğu bildirildi.Emekli Sandığı'nda 1956 yılında 8,7 çalışandan toplanan primle bir emeklinin maaşının finanse edildiği belirtilen raporda, bu oranın 1960 yılında 6,6, 1970 yılında 5,2, 1980 yılında 3,3, 1990 yılında 2,6, 2000 yılında 1,9, 2005 yılında ise 1,7'ye indiğine dikkat çekildi. 2006 yılı Eylül ayı itibariyle ise Emekli Sandığı'nda aktif pasif oranının 1,6 olduğu kaydedildi.Rapora göre, SSK'da ise aktif-pasif oranı 1960 yılında 24,3, 1970 yılında 9, 1980'de 3,4, 1990'da 2,3, 2000'de 1,9, 2005'de 1,7. 2006 Temmuz ayı itibariyle ise SSK'nın aktif-pasif dengesi 1,8 düzeyinde.1479 sayılı kanuna göre Bağ-Kur'a kayıtlı olanlarda aktif-pasif dengesi, 1980'de 10,7, 1990'da 4.3, 2000'de 2,4, 2005'te ise 1,9 düzeyindeydi. 2926 sayılı kanuna tabii olarak çalışanlarda ise 1990'de 60,0, 1995'de 13,8, 2000'de 8,3, 2005'te de 5 olarak gerçekleşti. 2006 yılı sonunda 1479 sayılı kanuna göre kayıtlı olanlarda dengenin 1,8, 2969 sayılı kanuna tabii olanlarda aktif-pasif dengesinin 4,2 olması bekleniyor.Erken emeklilik dinamit olduSosyal güvenlik kurumlarında aktif-pasif dengesinin bozulmasının nedenlerinin başında erken emekliliğin geldiği belirtilen raporda, şöyle denildi: "Erken emekli olanları sevindiren bu düzenlemenin sistemin temeline koyduğu dinamitler, yıllar içinde patlamaya başladı. Sosyal güvenlik sisteminin Bermuda Şeytan Üçgeni'ne dönüşmesinde, prim tahsilatının düşük kalması, kayıt dışı istihdam oranının yüksekliği, prim ödeme sürelerinin kısalığı, sosyal güvenlik kurumları arasında koordinasyon eksikliği, bu kurumlar arasında bir standardın sağlanamaması ve denetim hizmetlerinin yetersizliği etkili oldu.''
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.