AB Komisyonu'nun Genişlemeden sorunlu(!) üyesi Verheugen'in Türkiye'nin üyeliğe ile ilgili açıklamalarını siz kaale almayın.
Aynı Verheugen her ay yaptığı birbirinden farklı ve tezat açıklamalarla Avrupa Birliği'nin de kafasını bulandırıyor.
Bizim kafası bulanıklar da; bu nutukları dikkate alarak Türkiye'nin AB üyeleğinin kaçınılmaz olduğunu haykıra haykıra pembe görüntülerle veriyorlar.
Asıl sorunun AB'ye girdikten sonra başlayacağını ifade eden Komisyon temsilcilerinin beyanlarına ise kulak tıkanıyor.
2005 yılı ortaları için büyük bir ihtimalle Avrupalılar Türkiye'ye bir takvim verecekler.
Aslolan, bu takvimin verilmiş olması değil, takvimin nasıl bir süreç ve nasıl bir yol çizecek olması.
Kimse ilerisini düşünmüyor.
Türk sanayiinin şu anki durumu nedir, ileride ne olacak?
AB'den yardımlar mı alınacak, AB'ye yardım mı edilecek?
Türk tarımının önüne engeller mi konacak yoksa yeni kotalarla tarımımız daha mı zora sokulacak?
İşsizlik azalacak mı artacak mı?
Bu sorular ve sorunlar ortada dururken ve bizim ileriki süreç için bunları masaya yatırmamız gerekirken mevcut negatif yönler es geçiliylor ve Birliğin sözde menfaatleriyle göz boyanmaya çalışılıyor
Teori ile pratik uyuşmayınca da Türkiye Birlik içinde şoklar yaşayacaktır.
Dönem Başkanı Hollanda'da halk Türkiye'nin üyeliğinin iyi tartılması gerektiğini söyleyerek referandum talep ediyor.
Alman muhalifler schröder'e karşı baskı yapıyor.
Fransızların anketlerinde Türkiye karşıtlığı her geçen gün artış gösteriyor.
Türkiye anketleri AB ibresini tavan yapmış gösterirken, AB ülkelerindeki anketlerde Türkiye'nin ibresi her geçen gün irtifa kaybediyor.
Türkiye içeride farklı bir hava esiyor, Avrupa'daki hava ise daha farklı.
Türkiye soğuk havalardan çok sıcak havalarla esintilerle teselli buluyor.
Aralık öncesi Güney Doğu'ya destek(!) turu düzenleyen Verheugen'in Türkiye'ye bakışı kaypak bir zeminde gidip geliyor.
Sorumlu üyenin sorunlu ziyaretinden medet umuyoruz.
Aynı Verheugen her ay yaptığı birbirinden farklı ve tezat açıklamalarla Avrupa Birliği'nin de kafasını bulandırıyor.
Bizim kafası bulanıklar da; bu nutukları dikkate alarak Türkiye'nin AB üyeleğinin kaçınılmaz olduğunu haykıra haykıra pembe görüntülerle veriyorlar.
Asıl sorunun AB'ye girdikten sonra başlayacağını ifade eden Komisyon temsilcilerinin beyanlarına ise kulak tıkanıyor.
2005 yılı ortaları için büyük bir ihtimalle Avrupalılar Türkiye'ye bir takvim verecekler.
Aslolan, bu takvimin verilmiş olması değil, takvimin nasıl bir süreç ve nasıl bir yol çizecek olması.
Kimse ilerisini düşünmüyor.
Türk sanayiinin şu anki durumu nedir, ileride ne olacak?
AB'den yardımlar mı alınacak, AB'ye yardım mı edilecek?
Türk tarımının önüne engeller mi konacak yoksa yeni kotalarla tarımımız daha mı zora sokulacak?
İşsizlik azalacak mı artacak mı?
Bu sorular ve sorunlar ortada dururken ve bizim ileriki süreç için bunları masaya yatırmamız gerekirken mevcut negatif yönler es geçiliylor ve Birliğin sözde menfaatleriyle göz boyanmaya çalışılıyor
Teori ile pratik uyuşmayınca da Türkiye Birlik içinde şoklar yaşayacaktır.
Dönem Başkanı Hollanda'da halk Türkiye'nin üyeliğinin iyi tartılması gerektiğini söyleyerek referandum talep ediyor.
Alman muhalifler schröder'e karşı baskı yapıyor.
Fransızların anketlerinde Türkiye karşıtlığı her geçen gün artış gösteriyor.
Türkiye anketleri AB ibresini tavan yapmış gösterirken, AB ülkelerindeki anketlerde Türkiye'nin ibresi her geçen gün irtifa kaybediyor.
Türkiye içeride farklı bir hava esiyor, Avrupa'daki hava ise daha farklı.
Türkiye soğuk havalardan çok sıcak havalarla esintilerle teselli buluyor.
Aralık öncesi Güney Doğu'ya destek(!) turu düzenleyen Verheugen'in Türkiye'ye bakışı kaypak bir zeminde gidip geliyor.
Sorumlu üyenin sorunlu ziyaretinden medet umuyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005