ABD FED'i üzerinden devam eden sömürünün boyutları hayret verici. Ancak merkez bankaları üzerinden yapılan soygunun 18 katını özel bankalar üzerinden yapıyorlar. Bu rakamlar dudak uçuklatıyor.
Mevcut sistemde bankacılık şöyle kurgulanmıştır.
Özel bankalar, elinde bulundurduğu mevduatın yüzde 10'nu karşılık olarak Merkez Bankalarında tutarlar. Ancak uygulamada bankalar sınırlarını daha da çok genişletmişlerdir. Bankaların Merkez Bankalarında tutmaları gereken karşılık yüzde 10 değil yüzde 6'lar seviyesindedir.
Bunun anlamı şudur. Bankalar 1 TL'lik sermaye ile 18 TL'lik kredi dağıtır. Yani aynı parayı 18 ayrı kişiye satar
Aynı daireyi 18 kişiye satan müteahhit nitelikli dolandırıcılıktan hapse girer. Ancak aynı parayı 18 kişiye satan banka, başarılı bulunup ödüllendirilir.
Konunun daha iyi anlaşılması için rakamlarla somutlaştıralım. Dünya devletlerine ait merkez bankalarının piyasaya sürdüğü toplam para miktarı 13.5 trilyon dolar.
Özel Bankalara yatırılan mevduat toplamı 75 trilyon dolar. Özel Bankaların dağıttığı kredi miktarı 250 trilyon dolar. Özel Bankalar kredi (borç) vererek sanal para üretir.
Özel bankalar, merkez bankalarının ürettiği paranın 18 katı sanal para üretir.
Yani merkez bankaları üzerinden yapılan soygundan çok daha fazlası bankalar üzerinden yapılır. Bu nedenle özel bankalar merkez bankalarından bile daha çok kârlıdır.
Ülkemizden örnek verelim.
TC Merkez Bankası (TCMB), faizli borç alıp kasasına koyduğu dolara karşılık para basıyor. TL, dolara karşılık basıldığı için TL'nin senyoraj geliri de ABD'ye transfer olmaktadır. Ancak TL basıldığı için kâğıt üstünde olsa merkez bankası gelir elde etmiş gözükmektedir.
Şubesi olmayan, gideri olmayan, para basarak senyoraj geliri elde eden TCMB, 2002-2011 döneminde 10 yılda net kazancı 18,3 milyar TL iken aynı dönemde Türkiye'de faaliyet gösteren Akbank'ın kari, 23.5 milyar TL'dir.
Merkez bankaları şahıslar ile çalışmaz.
Üreten üretmek için, tüketen tüketmek için paraya ihtiyaç duyar. O para, özel bankalar tarafından üretilir ve kredi (borç) olarak kişilere dağıtılır. Kişiler bankalara borçlanır ve faiz öder.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde (MEM) parayı bankalar üretmeyecek. Devlet üretecek ve maliyetsiz olarak insanlara dağıtacak. Üreten üretmek için tüketen tüketmek için ihtiyaç duyduğu parayı devletten maliyetsiz olarak alacaktır.
Olay çok basit
Devlet, başkasının kâğıdını ya da bilgisayar ortamında gönderdiği rakamı, rezerv olarak tutarak kendini soydurmayacak. Milli Parasını, kendi varlığına karşılık basacak.
Devlet, bankaların, olmayan parayı sanal ortamda üretip kişilere borç vererek milleti soymasına izin vermeyecek. Ülkenin emek ve üretimine karşılık para basıp üreten insanın da, tüketen insanının cebine de maliyetsiz olarak kendisi para koyacak.
Milli Ekonomi Modeli ile para alıp satarak para kazananların devri sona erecek. Sadece emek ve üretim ortaya koyanlar kazanç elde edecek.
Bu soygunun önüne geçildiğinde geçek anlamda emek ve üretim ortaya koyanlar aynı çalışma ile şimdikinin en az 18 katı daha fazla kazanacak.
Asgari ücretin 10.000 TL olmasının ne kadar kolay olduğunu herkes görecek.
Sömürü MEM ile bitecek…
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021