Siyasi yolsuzluk üzerine kurulmuş bir düzende, yolsuzluk normal karşılanır. Halk, yapılanları eleştirmez ve ayıplamaz. Bu, toplumsal düzeni bozmanın yanında, bireylerin ahlâkını da yozlaştırır. Daha da acısı ve kötüsü, yolsuzluk düzenine ayak uydurmayanlar kınanır ve toplumdan dışlanır. Siyasi yolsuzluk, sadece totaliter düzenlerde görülmez. Daha doğrusu siyasi yolsuzluğun düzeni olmaz. Her düzende, siyasi yolsuzluk az veya çok ortaya çıkabilir. Mühim olan siyasi yolsuzluğun içselleştirilmemesidir.İnsanlar, yönetim şeklinden ziyade, yönetimde gerçekleştirilen adalete bakarlar. Onun içindir ki, hiçbir yönetim şekli idealleştirilmez. Günümüzde demokrasiyi idealleştirme eğilimleri artmıştır. Demokrasinin çoğunluğun çıkarlarına hizmet ettiği, azınlıkların haklarını çiğnediği gerçeğine rağmen, söz konusu eğilim sürmektedir. Demokratik ülkelerin vazgeçilmez unsuru olan partiler, siyasi yolsuzluk sayılabilecek biçimde örgütleniyor ve faaliyet gösteriyorsa, yolsuzluğun önüne geçilemez. Maalesef ülkemiz de dâhil, birçok ülkede siyasi partilerde demokratik kurallar işletilmemektedir. Demokrasiyi kendi içerisinde uygulamayan partilerden, ülkeyi ileri demokrasiye kavuşturmasını beklemek safdilliktir. Bunu yapabilecek partinin, ilkönce örgütlerinde demokrasinin tüm kurallarını hayata geçirmesi gerekir.Bakınız Türkiye, yeni bir genel seçime daha gidiyor. Geçmiş seçimlerde şikâyet edilen liderler oligarşisine son verilmiş mi? Gerçek siyasi katılım sağlanabiliyor mu? İsteyen herkes milletvekili adayı olabiliyor mu? Milyonlarca oyu çöpe atan seçim barajı kaldırıldı mı? Bütün bunların hiçbir gerçekleşmediği halde, yeni oluşacak parlamentodan anayasayı, dolayısıyla düzeni değiştirmesi beklenmektedir. Elbette milletin tümünü temsil eden bir parlamento, anayasayı değiştirebilir. Ama böylesi eksik ve sakat bir temsille bunu yapmaya kalkmak demokratik darbe olur. "Demokratik darbe olur mu?" demeyiniz, demokratik krallık olduğuna göre, o da olur. Siyaset yapma yöntemimizin en bariz özelliği genel başkanın partiye egemen olmasıdır. Bundan dolayı gerçekte millet, vekilini seçemiyor, genel başkanın atadıklarını onaylamak zorunda bırakılıyor. Bu da, seçilen milletvekilini güçsüz kılmaktadır. Milletvekili seçilme aşamasında yolsuzluğa bulaşandan, tabiri caizse yolsuzlukla işe başlayandan, ileriki aşamalarda adalet ve millet adına ne beklenebilir?Lider oligarşisinin olduğu ülkelerde siyasete girmek, emir erliğini kabul etmekle eşanlamlıdır. O bakımdan özgür hareket edemeyeceğini bilenler ve buna rıza göstermeyenler, siyasetten uzak durmaktadır.Sözünü ettiğimiz çarpık siyaset anlayışı, yolsuzluğu azaltmamış, tam aksine sürekli artırmıştır. Bazı liberaller, daha da ileri gitmek ve şöyle demektedirler: "Zenginliğin hızla artması için siyasi yolsuzlukla birlikte ekonomik yolsuzluğa da göz yumulmalıdır."Özgürlük ve şeffaflığın olmadığı toplumlarda yolsuzluk ve sahte ekonomi rakamlarıyla halk aldatılır. Harvard Üniversitesi'nde İslâmi hukuk çalışmaları yapan Lübnanlı hukuk profesörü Chibli Mallat diyor ki: "Diktatörlerin hüküm sürdüğü ülkelerde ekonomik yolsuzluk, siyasi yolsuzlukla birleşiyor ve ülkeyi dibe çekiyor. Ekonominin büyüdüğüne dair göstergeler, ahlâksız yöneticiler tarafından çarpıtılmış rakamlardır."Siyaset ve ekonomi birbirinden ayrılmadığına göre, bunun yolsuzluklarını da ayırmak imkânsızdır. Her ikisi birbirine besleyerek gelişmektedir. Siyasetçinin elinde ekonomik güç varsa, etkili oluyor, değilse siyasetçi sıradanlaşıyor. Toplum olarak şu kuralı bilmek ve ona uymak zorundayız: İster siyasi yolsuzluk, ister ekonomik yolsuzluk olsun, hepsi millete ve devlete ihanettir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018