Yer, Yalova Atatürk İlköğretim Okulu. Okulun Din Kültürü Öğretmeni, sınıf olarak, uygulamalı din dersi için öğrencilerini alarak merkez camiine götürür. Şadırvanda abdest almayı, camide namaz kılmayı, kültürümüzün özü olan cami gibi kutsal bir mekanı öğrencilerine tanıtmayı ve göstermeyi arzular. Milli eğitimin gereği olarak, bu öğretmenimiz öğrencilerine daha iyi kavrayabilmeleri için, cami ve şadırvanı kullanarak, namazı abdesti tatbiki olarak tarif etmiştir. Bunda ne var ki diyeceksiniz? Eğer söz konusu öğretmenin niyetinde bir sıkıntı varsa onu biz bilemeyiz. Bizde öyle siyasetçiler vardır ki, gök gürler, yağmur yağar, çamur kar onları rahatsız etmez. Fakat bahar çiçeklerinden astıma yakalanırlar. CHP'li arkadaşlarımız da gündem olmak ve sözüm ona politika yapmak için, konuyu siyasi bir malzeme olarak kullanmayı uygun görürler. CHP Milletvekili Muharrem İnce konuyu bir soru önergesi ile meclis gündemine taşıyor. Üstelik buna tepki gösteren Yalova halkına da "kimse beni cami düşmanı gibi gösterip de, bu ciddi konuyu araştırmaktan geri durduramaz" diyerek yerel basına beyanatta bulunuyor. Bu gelişme üzerine Vali ve İl Milli Eğitim Müdürü ilgili öğretmen hakkında soruşturma başlatıyor. İl çapındaki din kültürü öğretmenlerinin üstündeki siyasi baskı böylelikle daha da artmış bulunuyor. Biz klasik CHP ahlakını yeni tanımıyoruz. "Vurdum duymaz, kel ayvaz" rollerini sürekli oynayan CHP'liler, AKP iktidarını halk nezdinde beslemek suretiyle bu güne kadar taşımayı başarmışlardır. İcraatlar göstermiştir ki, bu iki siyasi parti de, milletin birlik ve beraberliğinin teminatı olan inanç birliğini zayıflatmak için aynı sahneyi paylaşmaktadırlar. Ancak birisi bunu perdenin önünde açıkça icra ederken, öbürü perdenin arkasına gizlenerek, büyük bir maharetle yürütmektedir. Bunca yaşanan ulusal yıkıma rağmen, misyonerlik faliyetlerinin toz duman ettiği Anadolu'muzda açılan sayısız ihanet ocaklarına rağmen, sesi soluğu çıkmayan bu siyaset fukarası arkadaşlar, her nedense inancımız adına yapılan küçük bir faaliyete, sırf inat olsun diye muhalefet etmektedirler. Bu tarz yaklaşımlar da AKP'ye prim kazandırmaktadır. Sohbet ettiğim bir emekli vaiz basireti bağlanmışcasına şöyle diyordu; "adamlar yapacak ama şu solcular müsaade etmiyor!" Pes doğrusu! Her halde buna da eşek inadı derler. Seçim takvimi yaklaştıkça, iktidarın muhalefetle birlikte bu tip senaryolar üreterek, milleti yeniden elde etme seanslarına çok daha fazla yöneleceği muhakkaktır. Sanki iktidar partisinin bu tip spekülasyonlarının önüne geçecek gücü yokmuş havası estiriliyor. Sayın CHP ve AKP yetkilileri çok iyi bilmelisiniz ki, artık bu millet kendi sesini, kendi sözünü haykıracak lider istiyor, parti istiyor. İnancının ve ekonomik gücünün sömürülmesine millet isyan ediyor. Eskilere prim yok diyor. Halkımız çok iyi bilmektedir ki, gençlerimiz AB'ye uyum adı altında kiliselere taşınırken CHP'nin hiç sesi çıkmıyordu. İktidar partisi Kur'an öğrenmeye çalışanları, cezalandırırken CHP hiç bir yerde yoktu. Okul kapılarında kanuna aykırı olduğu halde inciller dağıtılıp, gençlerimiz misyonerlerin kucağına atılırken muhalefetin varlığı bile hissedilmiyordu. Marmara'mızın en güzel yeri Termal ilçemizin Akköyü'nde kalın sur duvarlarının çevirdiği, içerisinde ne idüğü belli olmayan kilise merkezli malikhanelerin yerleştirildiği mekana gençlerimiz taşınırken Yalova Milletvekili sayın İnce nerede idi. Vatandaşlar telefonla buralara taşınıyor, bir şeyler yapamaz mısınız dediklerinde, emniyet yetkilileri "bir şey yapmayız, dokunmayınız diye emir var" derken sayın Muharrem İnce hiç mi sıkıntı yaşamıyordu. "Benim annem babam da hacıdır" demekle halkın vicdanını rahat mı ettirecektir? Üstelik bütün bu yapılanlar AB'ye uyum adına her kesimden hararetle destek görüyordu. Kısacası al birini vur ötekine. Bu sisli siyaset "tencere dibin kara, seninki benden kara" dedirten cinsten. İnançlarımızı tahkir eden, siyasi çıkarları için milletimizin emeğini müsrifçe kullananlara dur deme zamanı gelmiştir. Zaman; inancı, milliyeti, bölgesi ne olursa olsun, bu milleti yediden yetmişe kucaklama zamanıdır. İnsanca yaşamanın gereği olan, hürriyetleri doya doya yaşatacak olan, Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın etrafında kenetlenme zamanıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012