Dağların zirvelerinde hiç erimeyen karlar gibi, bitmeyen dertler vardır. Açılmayan kapılar vardır, bitmeyen yollar, çözülmeyen sorunlar vardır. Bunlar görünenlerdir, görünenlerin ardında bizim düşünemediğimiz hayırlar gizlidir. Bu hayırları görebilmek için sabretmek ve karamsarlığı bırakmak gerekir.Güzel kelimeler kullanırsak belki güzel bir yazı çıkarabiliriz. Daha çok edebi eser okumamız gerekiyor çünkü günlük dilde kullandığımız kelimelerin 250-300'ü aşmayışından kimse memnun değil.İçinde kifayetli kelimelerin geçtiği, okuyanı çocukluğuna, ailesinden uzakta soğuk bir şehirde okuduğu yıllara ya da ne bileyim uzaklarda bir yerlere götüren güzel şiirler yazmak isterdim. Bu şiirlerin içinde farklı insanlar olsun, bahçelerinde kasımpatı yetişen insanlar, evlerinde ney çalınan, Mesnevi'den bir şeyler okunan, kardeşlerin birbirine leblebi ve adaçayı ikram ettiği evler. Balkonuna ıhlamur dalı sarkan, perdelerinde Türk motifleri olan evler olsun isterdim. Ben şimdi bu satırları yazarken aslında yirmi yıl önce yaşadıklarımı özetliyorum aşağı yukarı. O zamanlar ders notlarının arasına küçük şiirler yazardım, beni ne kadar zor günlerin beklediğini bilmeksizin. Ankara?Gözyaşlarımın sel olup akmasını istediğim şehir. Umutların büyütüldüğü ve sonra kabirlerine gömüldüğü şehir. Beyaz gömlek sevdası ve sınırlarda gezinen bir akıl? Hala ağlatmaya yeterli, zor günler.Bir şiir yazsam diyorum içinde kömür kokusu olsun, sevda olsun biraz, bitmeyen dertler ve bitmeyen dersler olsun, Sarıkadı sokağında küçük bir cami olsun. O şiirin içinde bir insan, bir genç, bir ruh sahibi olsun. Sanki bütün bunları yazmakla neyi değiştirebilirim ki? İnsanlar bir şeyleri değiştirmek için şiir yazmazlar zaten çoğu zaman hüzünlerine hüzün katmaktır gayeleri. Şimdi şu akşam vaktinde bizim de bundan başka yapmaya niyetli olduğumuz bir şey var mı ki? Geri getirebileceğimiz hiçbir şey yokken anılara bağlanmaktaki bu ısrar niye? Yüreğimiz biraz daha kanasın, anılar altüst etsin benliğimizi diye mi yazıyoruz?Merhaba sevgili okuyucular geçmişimizle hesaplaşmak her zaman kolay değil. "Kelimeler kanatır yarayı" diye bir mısra vardı. İnsan başkalarına teselli veriyor da neden kendi yaralarına merhem olamıyor acaba?Yazının mutfağındayız, ulaşabildiğimiz her yere gönülden selam olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022