Anketlerde ayyuka çıkan oy kaybı zoruyla Suriyeli sığınmacılarla ilgili kulağa hoş gelen, ancak yapmacık olduğu kamufle edilemeyen açıklamalar yapan hükümetin oynadığı 'sığınmacıları göndereceğiz' adlı tiyatro, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün MÜSİAD toplantısındaki konuşmasıyla perde kapattı.
Dünkü konuşmasında, olayı Suriyeli sığınmacılarla da sınırlamadı, Afgan ve Pakistanlıları da kucaklayan Erdoğan şunları söyledi: "Ülkemize hicret eden, ama Suriye, ama Afganistan fark etmiyor, biz muhacirlik ve ensar olma kabiliyetinin ne olduğunu en iyi bilen bir kültürün mensuplarıyız. Kendileri arzu ettikleri zaman vatanlarına dönebilirler, ama biz onları asla bu topraklardan kovmayız. Onlara ev sahipliğimizi yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Nisan'da "Suriyeli kardeşlerimizin onurlu ve gönüllü geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" demişti.
Hükümetten gelen bir öyle bir böyle açıklamalardan da anlaşılacağı gibi sığınmacı kamburunu Türkiye'nin sırtından kaldırmaya hiç niyetleri yok.
Ancak sığınmacı ve mülteci sorunu ülkemiz için en büyük beka sorunu haline gelmiş durumda.
Bu konuda Türkiye'nin durumu dışarıdan da iyi görünmüyor.
Zira İngiliz Financial Times gazetesi, Türkiye'de sığınmacı ve mülteci meselesinin patlama noktasında olduğunu sayfalarına taşıdı.
Sahadaki durum gerçekten patlama noktasında. Sığınmacıların olay çıkarmadıkları gün yok gibi… Dün Bursa'da yine sığınmacıların karıştığı bir olay gündeme geldi.
Basına yansıyan ve yansımayan sığınmacıların neden olduğu olayların toplumdaki fay hatlarında stres biriktirdiğini fark edebilmek için deprem uzmanı ya da sosyal bilimci olmaya gerek yok.
Ta İngiltere'den bile bu görülebiliyorsa Ankara'dakilerin artık bir öyle bir böyle konuşmaları bir kenara bırakıp, kendi bekalarını değil, milletin ve Türkiye'nin bekasını düşünmelerinin vakti gelmiş de geçiyor demektir.
Ama gelin görün ki Türkiye'nin bekasını düşünen yok…
Türkiye'nin başındaki en büyük ve giderek daha fazla acıtacak göç sorunu ne olduğundan büyük ne de küçük göstermek marifet değil. Doğru teşhis konuşması şart. Ancak hükümetin teşhisleri hep eksik ve hatalı…
Göç İdaresi Başkanlığı Umum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok'un dünkü açıklamalarına göre; ülkemizde yaklaşık 5.4 milyon yabancı var ve hepsinin parmak izi gibi biyometrik verileri dâhil bütün bilgi ve belgeleri GöçNet sisteminde mevcut.
Bunların 3.7 milyonu geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sığınmacılar, 320 bini uluslararası koruma arayanlar, 1.4 milyonu da ikamet izniyle ülkemizde kalanlardan oluşuyor.
Madem her şey kayıt altında, göç konusunda en yetkili kurumlarımızdan birince görevli olan Gökçe Ok'a 'Ülkemizde kaçak olarak bulunan göçmen ve sığınmacıların sayısı ne kadar' diye sorsak bir cevap alabilir miyiz?
Hiç zannetmiyorum.
Oysa her Allah'ın günü İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerimizde kayıtsız kaçak göçmenler yakalanıyor.
Çözülmesi gereken sorun yalnızca kayıtlı olan sığınmacı ve göçmenlerle ilgili değil, sayılarını kimsenin tam olarak bilmediği ve her gün yüzlerce yenileri eklenen kaçakların toptan oluşturduğu meseledir. Boyutlarını tam olarak bilmeden hiçbir problemi çözemezsiniz.
Ancak hükümet sığınmacı meselesine problem gözüyle de bakmıyor ki…
Zira Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı görevinde olduğu Temmuz 2021'de Unicef'in mülteci kadınlara yönelik düzenlediği 'Yerelde Kadın Buluşmaları' panelinde yaptığı açıklamalarda ise Gökçe Ok, "Suriyeliler burada yabancı değil, burada bizim misafirimiz değil, burada 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'na tabi insanlar değil, siz bizim kardeşimizsiniz" diye konuşmuştu.
Göç konusunda yetkili isimlerin sığınmacılara 'açık çek' mesabesinde böyle açıklamalar yaptığı bir süreçte sorunun patlama noktasına gelmesine şaşmamak lazım.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024