Sevr sahiplerinin dostu, Cumhurun başı olsun mu?

Dün ders anlatırken konum Sevr antlaşması idi. Öğrencilerime, Sevr'in batının Müslüman Türk'ü Anadolu'dan atmak, Anadolu coğrafyasını paramparça etmek için hazırlanan bir antlaşma olduğunu, padişah ve hükümetin bunu imzaladığı gerçeğini anlattım. Tarihinde bu antlaşmayı imzalayanları hain olarak damgaladığına da dikkat çektim...Batılılar,  Sevr anlaşmasını kabul ettirmek ve yürürlüğe koymak için neler yaptılar? Osmanlı cihan devletini paramparça ettiler. Türk Milleti, Sevr'e karşı ulusal bir kurtuluş savaşı verdi. Bu savaşı sadece işgal güçlerine karşı değil içte de manda kafalılara karşı, batı egemenliğini savunanlara karşı da verdi. Öldü ama vatanını, haçlının işgal etmesine müsaade etmedi. Öldü ama Anadolu'da ezan yerine çan sesine müsaade etmedi. Öldü ama namusunu çiğnetmedi. Öldü ama bayrağını göklerden indirmedi.Sonuçta Batılılar, Türkleri Anadolu'dan atamayacaklarını anladılar. Lozan'da ise Sevr'in sahiplerinden Lord Curzon "Ne reddettiyseniz hepsi cebimdedir. Yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiğinizi birer birer çıkarıp size kabul ettireceğiz..." demişti.Mustafa Kemal kendi döneminde ona inanan Türk Milleti ile birlikte İngiliz'e avucunu yalattı. Her alanda Türkiye kalkındı, ayakları üstünde durmaya başladı. Tarımdan, sanayi'ye, ticaretten bayındırlığa varıncaya kadar ülke büyüdü, siyasi bağımsızlığının yanında ekonomik bağımsızlığını da gerçekleştirdi.Günümüze gelelim bugün eskiden bize ait olan topraklarda huzur kalmadı. Her yer barut fıçısı gibi yanıyor, kaynıyor. AB Türkiye'yi bölmek, parçalamak için tarihten aldıkları mirasın gereği olarak elinden geleni yapıyor. Bugün Türkiye'nin üniter devlet yapısını temelden çökertecek ve devletimizi yıkacak isteklerin temelinde yatan gerçekler ortada.  Almanya eski başbakanı Helmut Schmid,  Lord Curzon gibi düşünüyor. "Avrupa'nın geleceğinde ne olursa olsun Türkiye'nin yeri yoktur. 70 milyon Müslüman Türk'ü Avrupa içinde dolaştıramayız?" Fransa'nın eski cumhurbaşkanı J. Chirac "Er veya geç Türkiye'ye Sevr'i imzalatacağız, kabul ettireceğiz." Bu tarihi ve güncel gerçeklere rağmen? AB'nin, önümüze koyduğu kriterleri gözü kapalı imzalayan iktidar, milli ve manevi değerlerimizi temelden sarsacak uygulamalarında başlangıcını yaptı. Sonrasında zina ve domuz eti yasaları, AB hukukunun üstünlüğü geldi. İkinci dil dayatması bunu izledi. Erdoğan, AB için Kıbrıs'ı feda etti. Batılı olmak, Avrupa birliğine girebilmek, Amerika'nın yardımını almak maksadıyla BOP'a eş başkan oldu. İslam coğrafyasında milyonlarca Müslüman'ın kanına girildi ve girilmeye devam ediyor. Müslüman'ın namusu kirletilmesine izin veriliyor. Camilerin bombalanmasına, Peygamber mezarlarının yıkılmasına izin veriliyor. Filistin yarası hep kanadı zaten? Neden bunlara ses çıkarılmıyor? Avrupalı olabilmek, dünyanın efendilerine daha çok hizmet edebilmek için?Peki, Avrupalı olmak daha doğrusu dışarıda emir eri, içeride zalim çavuşluğa soyunmak için, bu kadar milli ve manevi yıkıma gerek var mıydı? Değer miydi? Dün ne diyordunuz, bugün ne yaptınız! Hatırlayın! Bu zihniyet 90 yıllarda, AB'ye "Hıristiyan Katolik devletler topluluğudur" diyordu. Hocaları ise domuz çiftliği tabirini kullanıp, Türkiye'yi bu çiftliğe girmeye çalışan kuzuya benzetiyordu. Ne oldu? Hıristiyanlar İslam mı oldu? Katolikler mezhebinize göre amel etmeye mi başladı? Yok, hiçbir değil. Onlar inançlarından zerre taviz vermiş değiller. Taviz, değişim bu tarafta?Nasıl mı?  Sayın Erdoğan gidip, bütün Müslümanları yok etmeye ant içmiş bir papanın heykeli altında AB'ye imza attı. Yetmedi! AB'ye Katolik nikâhıyla bağlanmaktan söz etti. Artı Müslüman Türkiye'de iktidar olmak için gerekirse papaz elbisesi bile giyebileceğini ifade etti.Şimdi bu Erdoğan, cumhurun başı olmak istiyor. Olsun mu?