Aylar önce, hiçbir olayda sesi bir türlü çıkmayan MHP lideri Devlet Bahçeli için bir gazetenin hazırladığı yazı dizisinde "sessiz denge" başlığı kullanılmıştı. Bu başlığın Devlet Bahçeli'nin hayli hoşuna gittiğini, Bahçeli'nin yakın çevresinden yayılan kulislerden duymuştuk. Bahçeli için ülkücü seçmen nazarında "acziyet ifadesi" olarak algılanan bu sessizliğine "denge" benzetmesi tabii ki bulunmaz bir tabirdi. Bahçeli kurmaylarıyla oturup da "bu acziyetimizi seçmene nasıl ifade edebiliriz" diye günlerce toplantı yapsaydı bu kavramı bulamazdı herhalde. O bakımdan "sessiz denge" yazı dizisinin yazarına minnettar kalındığı muhakkak.
Tabii bu yansıtılmak istenen, görülmesi arzulanan yaklaşımdır. Bir de işin gerçek yansıması vardır ki, bu taraf genelde hiç hesaba katılmaz ve üzerinde durulmaktan ısrarla kaçınılır. İşte tam da bu noktada, MHP'nin içinden, bakanlık yapmış ve ülkücülerin "Enis Hocası" olarak bilinen eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün söylediklerine kulak versek iyi olur. MHP'nin Kemal Derviş ve IMF istedi diye gözünün yaşına bakmadan bir kalemde harcadığı Enis Öksüz geçen haftalarda MHP'den istifa etti. Öksüz hayli doluydu. Çünkü IMF'ye ve Kemal Derviş'e karşı gerçekten öksüz bırakılmıştı Bahçeli tarafından. Enis Öksüz susmak yerine gerçekleri anlatmayı uygun buldu ve Bahçeli'nin içine düştüğü gafleti dile getirmekten çekinmedi. Öksüz'ün Bahçeli'ye uygun gördüğü sıfat oldukça manidar. Bahçeli "sessiz denge" sıfatına tam kendini alıştırmışken, Öksüz'ün "dilsiz şeytan" benzetmesi bir anda dengeleri sarstı. Bahçeli için Öksüz tarafından kullanılan bu "dilsiz şeytan" sıfatı gerçeklere ve acziyete daha uygun bir benzetmeydi şüphesiz. Çünkü Öksüz'ün oluşturduğu mantığa göre, yapılan icraata sessiz kalmak, icraatı yapmaktan daha tehlikeli ve kusurluydu. Bu mantıkla beraber, MHP ve Bahçeli'nin 57. hükümet kurulduğundan beri yapılan her türlü ihanet icraatına nasıl ortak olduğu ve bunların bir kısmını sessiz kalarak desteklediği önemli bir kısmını da bizzat desteklediği açıkça ortaya çıkıyor.
Enis hoca susmuyor, anlattıkça anlatıyor. Türkiye için kara bir leke ve "satılma belgesi" olan Ulusal(!) programın her parti grubunda 10 dakika da olsa konuşulduğunu ama MHP grubunda hiç konuşulmadığını anlatıyor Öksüz. MHP'nin kapı arkasında AB yasaları için canhıraş çalıştığını, milletin önüne gelince de nasıl çarkettiğini ve milleti, yaptıklarının tam tersiyle nasıl uyutmaya çalıştığını ayrıntılarıyla anlatıyor Enis Öksüz. En önemlisi de MHP tabanının nasıl tepkili olduğunu ve MHP'nin tabanına anlatacağı hiçbir bahanesinin kalmadığını söylüyor Öksüz.
Aslında bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız gerçekleri sadece tekrar ediyor Enis Öksüz ama içeriden birinin anlatması, en azından bizlere "müfteri ve komplocu" yakıştırmalarını yapanlara şamar misali iniveriyor.
Bütün bunlar iyi güzel de, Enis Öksüz'ün bugüne kadar MHP'de kalmasına ve son anda istifa etmesine bir türlü akıl erdiremedik. Madem MHP'de bu gaflet ve ihaneti gördünüz, o halde neden hemen istifa etmediniz?
Sayın Öksüz! İşte bu soruya verdiğiniz cevap beni ve Türk milletini hiç mi hiç tatmin etmedi.
Tabii bu yansıtılmak istenen, görülmesi arzulanan yaklaşımdır. Bir de işin gerçek yansıması vardır ki, bu taraf genelde hiç hesaba katılmaz ve üzerinde durulmaktan ısrarla kaçınılır. İşte tam da bu noktada, MHP'nin içinden, bakanlık yapmış ve ülkücülerin "Enis Hocası" olarak bilinen eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün söylediklerine kulak versek iyi olur. MHP'nin Kemal Derviş ve IMF istedi diye gözünün yaşına bakmadan bir kalemde harcadığı Enis Öksüz geçen haftalarda MHP'den istifa etti. Öksüz hayli doluydu. Çünkü IMF'ye ve Kemal Derviş'e karşı gerçekten öksüz bırakılmıştı Bahçeli tarafından. Enis Öksüz susmak yerine gerçekleri anlatmayı uygun buldu ve Bahçeli'nin içine düştüğü gafleti dile getirmekten çekinmedi. Öksüz'ün Bahçeli'ye uygun gördüğü sıfat oldukça manidar. Bahçeli "sessiz denge" sıfatına tam kendini alıştırmışken, Öksüz'ün "dilsiz şeytan" benzetmesi bir anda dengeleri sarstı. Bahçeli için Öksüz tarafından kullanılan bu "dilsiz şeytan" sıfatı gerçeklere ve acziyete daha uygun bir benzetmeydi şüphesiz. Çünkü Öksüz'ün oluşturduğu mantığa göre, yapılan icraata sessiz kalmak, icraatı yapmaktan daha tehlikeli ve kusurluydu. Bu mantıkla beraber, MHP ve Bahçeli'nin 57. hükümet kurulduğundan beri yapılan her türlü ihanet icraatına nasıl ortak olduğu ve bunların bir kısmını sessiz kalarak desteklediği önemli bir kısmını da bizzat desteklediği açıkça ortaya çıkıyor.
Enis hoca susmuyor, anlattıkça anlatıyor. Türkiye için kara bir leke ve "satılma belgesi" olan Ulusal(!) programın her parti grubunda 10 dakika da olsa konuşulduğunu ama MHP grubunda hiç konuşulmadığını anlatıyor Öksüz. MHP'nin kapı arkasında AB yasaları için canhıraş çalıştığını, milletin önüne gelince de nasıl çarkettiğini ve milleti, yaptıklarının tam tersiyle nasıl uyutmaya çalıştığını ayrıntılarıyla anlatıyor Enis Öksüz. En önemlisi de MHP tabanının nasıl tepkili olduğunu ve MHP'nin tabanına anlatacağı hiçbir bahanesinin kalmadığını söylüyor Öksüz.
Aslında bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız gerçekleri sadece tekrar ediyor Enis Öksüz ama içeriden birinin anlatması, en azından bizlere "müfteri ve komplocu" yakıştırmalarını yapanlara şamar misali iniveriyor.
Bütün bunlar iyi güzel de, Enis Öksüz'ün bugüne kadar MHP'de kalmasına ve son anda istifa etmesine bir türlü akıl erdiremedik. Madem MHP'de bu gaflet ve ihaneti gördünüz, o halde neden hemen istifa etmediniz?
Sayın Öksüz! İşte bu soruya verdiğiniz cevap beni ve Türk milletini hiç mi hiç tatmin etmedi.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012