20 Mart 2003 Irak'ın işgal edilişinin yıldönümü.
Irak'ın talan edilişinin, yağmalanmasının...
Kadınların, çocukların öldürülmesinin...
İşgalin üzerinden yıllar geçse de
Yaşanan acılar tüm insanların yüreğinde sıcaklığını koruyor.
İşgal edenler işgal alanlarını genişletmek peşinde.
İşgale direnenler direnişin boyutunu yaymak niyetinde.
Ölen insanların sayısı artık rakamlarla açıklanamıyor.
Düşünce kuruluşlarının düşünceleri işgali durdurmaya yetmiyor.
Akademisyenler, barış savunucuları, medya temsilcileri işgali kendilerince yorumlarlarken,
Bizler kendi imkanlarımızla karşıt tavır sergiliyoruz.
Ne Saddamcıyız, Ne Ladin, Ne Bush..
Önce insan, önce barış, önce vicdan...
Bizler insanız ve masum insanların yanlarında saf tutmak durumundayız.
Hangi görüşten, hangi siyasal düşünce ve kuruluştan, hangi partiden olursa olsun...
Sağcısıyla, Solcusuyla, Muhafazakarı, Liberaliyle...
Dünyanın tüm belli başlı merkezlerinde Irak'ın işgal edilişinin yıldönümü protestolarla idrak edilirken bizler de kendi çapımızda tepkiler vermek durumundayız.
Bu bizler için hem ödev hem görev olmalı.
Londra'da, Paris'te, Washington'da...İstanbul'da
İşgalin yıldönümünde değişik tepkiler ortaya konuyor.
Kimileri" işgal bitsin", kimileri " Emperyalizme hayır" kimileri " Barış için"diyecek.
İstanbul Kadıköy rıhtımında da işgale karşı tepki koyanlar "Sen yoksan bir eksiğiz"diyerek Küresel işgalin Irak ayağını güzel bir sloganla lanetleyecekler.
Irak'ta ölen/öldürülenlerin acılarını insan olarak hissederken, buna karşı duranların hangi kesimlerden olursa olsun attıkları anlamlı adımlara iştirak etmek gerek.
Her kesimden insanın ortak bir noktada işgale karşı "dur" demesi önemli.
Kimilerinin evlatları, kimilerinin anne babaları, kimilerinin sevgilileri, kimilerinin kim olduğunu dahi bilmedikleri insanların ölümüne bizler birey olarak tepki vermek durumundayız.
Tepkisiz kalmak,yaşananlara sessiz kalmak, bunu yapanlarla müşterek olmak gibi değil midir?
Dini ve milli bütünlüğe, toplumsal huzura, dünyada barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir ortamda biz olmadan başkalarından anlamlı adım beklemek pek anlamlı olmasa gerek.
"Sen yoksan bir eksiğiz"
"Biz yoksak başkaları da olmayacak"
Dünya başkalarının değil ki,
Yarın da biz olmayabiliriz...
İşgale karşı birlik olmak, bir olmak esas.
Neden bir eksik olalım ki...
Irak'ın talan edilişinin, yağmalanmasının...
Kadınların, çocukların öldürülmesinin...
İşgalin üzerinden yıllar geçse de
Yaşanan acılar tüm insanların yüreğinde sıcaklığını koruyor.
İşgal edenler işgal alanlarını genişletmek peşinde.
İşgale direnenler direnişin boyutunu yaymak niyetinde.
Ölen insanların sayısı artık rakamlarla açıklanamıyor.
Düşünce kuruluşlarının düşünceleri işgali durdurmaya yetmiyor.
Akademisyenler, barış savunucuları, medya temsilcileri işgali kendilerince yorumlarlarken,
Bizler kendi imkanlarımızla karşıt tavır sergiliyoruz.
Ne Saddamcıyız, Ne Ladin, Ne Bush..
Önce insan, önce barış, önce vicdan...
Bizler insanız ve masum insanların yanlarında saf tutmak durumundayız.
Hangi görüşten, hangi siyasal düşünce ve kuruluştan, hangi partiden olursa olsun...
Sağcısıyla, Solcusuyla, Muhafazakarı, Liberaliyle...
Dünyanın tüm belli başlı merkezlerinde Irak'ın işgal edilişinin yıldönümü protestolarla idrak edilirken bizler de kendi çapımızda tepkiler vermek durumundayız.
Bu bizler için hem ödev hem görev olmalı.
Londra'da, Paris'te, Washington'da...İstanbul'da
İşgalin yıldönümünde değişik tepkiler ortaya konuyor.
Kimileri" işgal bitsin", kimileri " Emperyalizme hayır" kimileri " Barış için"diyecek.
İstanbul Kadıköy rıhtımında da işgale karşı tepki koyanlar "Sen yoksan bir eksiğiz"diyerek Küresel işgalin Irak ayağını güzel bir sloganla lanetleyecekler.
Irak'ta ölen/öldürülenlerin acılarını insan olarak hissederken, buna karşı duranların hangi kesimlerden olursa olsun attıkları anlamlı adımlara iştirak etmek gerek.
Her kesimden insanın ortak bir noktada işgale karşı "dur" demesi önemli.
Kimilerinin evlatları, kimilerinin anne babaları, kimilerinin sevgilileri, kimilerinin kim olduğunu dahi bilmedikleri insanların ölümüne bizler birey olarak tepki vermek durumundayız.
Tepkisiz kalmak,yaşananlara sessiz kalmak, bunu yapanlarla müşterek olmak gibi değil midir?
Dini ve milli bütünlüğe, toplumsal huzura, dünyada barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir ortamda biz olmadan başkalarından anlamlı adım beklemek pek anlamlı olmasa gerek.
"Sen yoksan bir eksiğiz"
"Biz yoksak başkaları da olmayacak"
Dünya başkalarının değil ki,
Yarın da biz olmayabiliriz...
İşgale karşı birlik olmak, bir olmak esas.
Neden bir eksik olalım ki...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005