Seçim olsa ne yazar?

Kan ve gözyaşının bu kadar akmadığı, terörün kol gezmediği günlerde yapılan seçimlerde bile sağlıklı bir karar veremeyen seçmenin her geçen gün daha da ihtimali güçlenen bir erken genel seçimde 7 Haziran'daki sonucu bile aratacak bir Meclis aritmetiğini önümüze koyacağı ortada.Her gün şehit haberlerinin geldiği bu günlerde, her an her yerde bir terör saldırısı olacak korkusu insanların üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Bu baskı altında seçime gitmemek en demokrat tavır olurdu. Ama demokrasi kimsenin özellikle de AKP'nin umurunda değil.Neden?Çünkü ülke ne kadar darbe alırsa alsın erken seçimden karlı çıkacağını düşünen AKP hükümeti, iktidardan uzak kalmak istemiyor.Siyasi partiler için iktidar ya da muhalefette olmak normal bir durum olsa da mensuplarının sık sık yoIsuzluk ve rüşvet olaylarında adı duyulan iktidar partisinin muhalefette kalmaya zerre tahammülü yok. Belki de bunun en önemli nedeni yoIsuzluk ve rüşvet zincirinin halkalarının üzerinde neredeyse o bünyedeki herkesin parmak izi olmasıdır.Geçmişte yırtık donla gezerken şimdi 11 milyon TL'ye yalı satın alanlar başka türlü nasıl izah edilebilir...AKP muhalefette kaldığı takdirde yapılacak bir soruşturmada bu zincirin bir halkası bile bütün bir zinciri ele verebilecektir.Bu ve benzeri nedenlerden ötürü AKP, 'ya iktidar ya iktidar' demektedir.Türkiye'de iktidara giden en kestirme yol ise elbetteki mağdur rolüne bürünmektir.Geçmişte okunan bir şiirle iktidara giden mağduriyet tiyatrosunu kapalı gişe sergileyen AKP'ye yaşanan terör saldırıları yeni bir mağduriyet tiyatrosunun fırsatını vermiştir.Cumartesi gecesi AKP İstanbul İl Başkanlığı'na silahlı bir saldırı düzenlendi. Bu saldırıdan sonra yapılan konuşmalarda hep yukarıda söylediğimiz mağduriyet tiyatrosunu pekiştirecek ifadeler vardı.Elbette mağduriyet rolüne bürünmesine hizmet etse de bu terör saldırılarında AKP'nin bir dahlinin olduğunu aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. Ama milletin yüreğini dağlayan, vatan evlatlarının"feda edildiği" bu süreci, hükümet erken seçimde tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalamak için kullanacak gibi görünüyor.Yukarıda da bahsettiğim gibi bir şiir okuyarak sergilenen mağduriyet tiyatrosuyla iktidara gelindiği günden bu yana siyasiler milletten hep mağduriyetIerinin giderilmesi için destek istedi ve her zaman bu desteği aldı.Asıl mağdur olan milletin sorunları ise hep çözümsüz kaldı ve daha da kronikleşti.Aslında milletin mağduriyetini giderecek tek bir adres var, o adres Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ve Prof. Dr. Haydar Baş'tan başkası değildir.Türkiye'de bazı siyasiler mağduriyet postuna bürünerek milleti aldatırken, bazıları da Atatürk'ü ya da milli ve manevi değerlerimizi istismar ederek milletimizi aldattılar.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ise siyasete Türkiye'de pek rastlanmayan bir seviye, bir kalite kazandırarak, ne mağduriyet rolüne bürünmeye tenezzül etti, ne de milli ve manevi değerlerimiz üzerinden bir istismar siyaseti güttü.O yalnız ve yalnız Türkiye'nin sorunlarını bir doktor edasıyla teşhis etti ve yapılması gerekenleri, atılması gereken adımları, inkar edilmesi mümkün olmayan belgeler eşliğinde sıraladı.Bunu yaparken de sıradan bir insan olarak değil, kendine ait olan Milli Ekonomi Modeli başta Rusya olmak üzere dünyanın pekçok ülkesinde uygulanan bir bilim adamı olarak konuştu.Türkiye'nin sorunları gerçekten çözülsün istiyorsak, ülkemiz Suriye, Libya ve Afganistan'ın kaderini yaşamasın istiyorsak, istismar ve mağduriyet siyasetinin Türkiye'yi kanser gibi işten içe tüketmesini istemiyorsak Prof. Dr. Haydar Baş'ın sesine kulak vermeniz şarttır.