Galatasaray öyle bir oynadı ki Fenerbahçe'yi buldozer gibi ezdi geçti.
90 dakika boyunca Galatasaray'da kötü oynayan oyuncu yoktu.
Takımın tamamı iyi oynadı. Hiçbir eksikleri yoktu fersah fersah fazlaları vardı.
Bir kere her şeyden önce Galatasaray takım olarak Fenerbahçe'den kat be kat güçlü.
Fenerbahçeli futbolcular doğru düzgün koşmadılar bile. İşin açıkçası Fenerlilerin koşmaya mecali yok gibiydi.
İşin aslına bakarsanız Fenerbahçe maça oynamak isteyerek başladı. Fakat orta sahada Berkan ve Torreira öyle bir karşı koyuş ortaya koydular ki Fenerbahçe hemen maçın başında darma duman oldu.
Zajc ve Arao orta sahada Berkan ve Torreira'ya karşı direnç gösteremediler.
Zajc maç boyunca oyuna dahil bile olamadı. Fenerbahçe daha maçın başında savunmasında o kadar boş alan bıraktı ki Galatasaray'ın üzerine akın akın gelmesine engel olamadı.
Ayrıca şunu söylemek lazım Fenerbahçeli futbolcular son derece gergindi. Bu kadar gerginlik ile oyuna hakim olmak mümkün değildi bence.
Fenerbahçe gerçekten şanslı. Bu maç 3-0 bitmeyebilirdi. Fark daha fazla olabilirdi.
Şimdi Galatasaray'da tüm futbolcular iyi oynadı ama ben bir oyuncu için özellikle çok ama çok sevindim. O da Nicolo Zaniolo.
Fenerbahçe karşısında 2 gol attı ve kendine geldi. Kim olduğunu gösterdi.
Hep mutsuz bir görüntü veriyordu. Sonunda üzerindeki ölü toprağını attı.
Ayrıca Türk futbolu yeni bir 10 numara kazandı. O kim? O Barış Alper Yılmaz.
Gerek Ankaragücü karşısında gerekse Fenerbahçe maçında modern bir forvet oyuncusu gibi hücumun her bölgesinde oynayabileceğini kanıtladı.
Şimdi bu maç vesilesi ile bir teknik taktik konuyu yazmak istiyorum.
Şimdi hep yazıyorum. Yüksek tempoda organize futbol oynayamıyoruz. Yani hareketli ve süratli bir şekilde paslaşamıyoruz. Bu maç da istisna olmadı.
Maç baştan sona yüksek tempoda oynandı. Şimdi Fenerbahçe'yi yazmaya gerek yok. Zaten Fenerbahçe bu tempoya dayanamadı bile.
Fakat Galatasaray da muazzam eforuna rağmen bence çok verimli bir pas trafiği ortaya koyamadı.
Belki de fark muhteşem oyuna rağmen 3-0'dan öteye bu nedenden dolayı gitmedi.
Örneğin bu maçta Kerem, Icardi paslaşmaları pek gözükmedi ve Icardi nispeten etkili olamadı.
Galatasaray'ın 3. golü organize bir hücum sonucu gerçekleşti. Fakat tempo yüksek olduğu için bu tip hücumlar sınırlı kaldı.
Bir de yine bu maç vesilesi ile bu konu ile bağlantılı bir noktayı yazmak istiyorum.
Biz de düşük tempo az pas oyun anlayışı olduğu için maçın temposunun üstünde koşan oyuncu hep ön plana çıkar.
Futbolumuzda sanki düşük tempoda çok koşan oyuncu iyi futbol oynamış olarak gözükür ve gerçekten de maçı koparır.
Halbuki o oyuncunun tüm yaptığı maç ortalamasının üstünde koşmaktır.
Dikkat buyurun Fenerbahçe karşısındaki Galatasaray'da şöyle bir düşününce çok ön plana çıkan oyuncu var mı? Hayır yok.
Peki neden? Takım olarak tempoları yüksekti de ondan. Bu da ortaya bireysel performans değil takım oyununu çıkardı.
Bitirirken Fenerbahçe açısından şu üzücü olayı yazmak zorundayım.
Yayıncı kuruluşa maç öncesi röportaj veren İsmail Yüksek Galatasaray'ın şampiyonluğunun hak edilmemiş bir şampiyonluk olduğunu söylemiş.
Yani İsmail maçtan sonra anladın mı kim hak ediyor kim hak etmiyor. Fenerbahçeli bir oyuncuya böyle açıklamalar hiç ama hiç yakışmıyor.
90 dakika boyunca Galatasaray'da kötü oynayan oyuncu yoktu.
Takımın tamamı iyi oynadı. Hiçbir eksikleri yoktu fersah fersah fazlaları vardı.
Bir kere her şeyden önce Galatasaray takım olarak Fenerbahçe'den kat be kat güçlü.
Fenerbahçeli futbolcular doğru düzgün koşmadılar bile. İşin açıkçası Fenerlilerin koşmaya mecali yok gibiydi.
İşin aslına bakarsanız Fenerbahçe maça oynamak isteyerek başladı. Fakat orta sahada Berkan ve Torreira öyle bir karşı koyuş ortaya koydular ki Fenerbahçe hemen maçın başında darma duman oldu.
Zajc ve Arao orta sahada Berkan ve Torreira'ya karşı direnç gösteremediler.
Zajc maç boyunca oyuna dahil bile olamadı. Fenerbahçe daha maçın başında savunmasında o kadar boş alan bıraktı ki Galatasaray'ın üzerine akın akın gelmesine engel olamadı.
Ayrıca şunu söylemek lazım Fenerbahçeli futbolcular son derece gergindi. Bu kadar gerginlik ile oyuna hakim olmak mümkün değildi bence.
Fenerbahçe gerçekten şanslı. Bu maç 3-0 bitmeyebilirdi. Fark daha fazla olabilirdi.
Şimdi Galatasaray'da tüm futbolcular iyi oynadı ama ben bir oyuncu için özellikle çok ama çok sevindim. O da Nicolo Zaniolo.
Fenerbahçe karşısında 2 gol attı ve kendine geldi. Kim olduğunu gösterdi.
Hep mutsuz bir görüntü veriyordu. Sonunda üzerindeki ölü toprağını attı.
Ayrıca Türk futbolu yeni bir 10 numara kazandı. O kim? O Barış Alper Yılmaz.
Gerek Ankaragücü karşısında gerekse Fenerbahçe maçında modern bir forvet oyuncusu gibi hücumun her bölgesinde oynayabileceğini kanıtladı.
Şimdi bu maç vesilesi ile bir teknik taktik konuyu yazmak istiyorum.
Şimdi hep yazıyorum. Yüksek tempoda organize futbol oynayamıyoruz. Yani hareketli ve süratli bir şekilde paslaşamıyoruz. Bu maç da istisna olmadı.
Maç baştan sona yüksek tempoda oynandı. Şimdi Fenerbahçe'yi yazmaya gerek yok. Zaten Fenerbahçe bu tempoya dayanamadı bile.
Fakat Galatasaray da muazzam eforuna rağmen bence çok verimli bir pas trafiği ortaya koyamadı.
Belki de fark muhteşem oyuna rağmen 3-0'dan öteye bu nedenden dolayı gitmedi.
Örneğin bu maçta Kerem, Icardi paslaşmaları pek gözükmedi ve Icardi nispeten etkili olamadı.
Galatasaray'ın 3. golü organize bir hücum sonucu gerçekleşti. Fakat tempo yüksek olduğu için bu tip hücumlar sınırlı kaldı.
Bir de yine bu maç vesilesi ile bu konu ile bağlantılı bir noktayı yazmak istiyorum.
Biz de düşük tempo az pas oyun anlayışı olduğu için maçın temposunun üstünde koşan oyuncu hep ön plana çıkar.
Futbolumuzda sanki düşük tempoda çok koşan oyuncu iyi futbol oynamış olarak gözükür ve gerçekten de maçı koparır.
Halbuki o oyuncunun tüm yaptığı maç ortalamasının üstünde koşmaktır.
Dikkat buyurun Fenerbahçe karşısındaki Galatasaray'da şöyle bir düşününce çok ön plana çıkan oyuncu var mı? Hayır yok.
Peki neden? Takım olarak tempoları yüksekti de ondan. Bu da ortaya bireysel performans değil takım oyununu çıkardı.
Bitirirken Fenerbahçe açısından şu üzücü olayı yazmak zorundayım.
Yayıncı kuruluşa maç öncesi röportaj veren İsmail Yüksek Galatasaray'ın şampiyonluğunun hak edilmemiş bir şampiyonluk olduğunu söylemiş.
Yani İsmail maçtan sonra anladın mı kim hak ediyor kim hak etmiyor. Fenerbahçeli bir oyuncuya böyle açıklamalar hiç ama hiç yakışmıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025