Salgında üçüncü zirve kapımızda
Son verilere göre Türkiye'nin günlük vakalarda dünyada beşinci, tüm vakalarda ise dokuzuncu sırada olduğuna dikkat çeken Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Emrah Altındiş, vakalardaki endişe verici artışlarla ilgili olarak, "bu artışlar Nisan ayı açısından oldukça riskli bir üçüncü zirvenin habercisi olabilir" dedi
11.03.2021 12:04:00





Türkiye'de resmi olarak açıklanan ilk Covid-19 vakasının üzerinden tam bir yıl geçti. Son verilere göre ise ülke genelinde Covid-19'a yakalananların sayısı 2.8 milyonu geçiyor. Türkiye'de salgınla geçen bir yılda, seyahat ve sokağa çıkma kısıtlamaları, hafta sonu yasakları, esnafa yönelik kısıtlamalar, uzaktan eğitim gibi önlemler alındı. Art arda kapanma, açılma, tekrar kapanma ve tekrar açılma dönemleri yaşandı. 1 Haziran 2020'de başlatılan normalleşme süreci Kasım'da vaka artışları nedeniyle son buldu. 1 Mart'ta ise "kontrollü normalleşme" adı altında yeniden açılmaya gidildi. Salgında Türkiye'nin bulunduğu noktayı değerlendiren Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Emrah Altındiş, "Türkiye'de toplam vaka sayısı 2 milyon 821 bin 943'e ulaştı. Covid kaynaklı toplam ölüm sayısı 29 bin 227 oldu. Bu vefatların yaklaşık yüzde 30'unun son iki buçuk aydan daha az sürede olduğunu görüyoruz. Vaka sayıları Ocak ayının 20'si civarında 6 bine kadar düşmüştü. Mart başında yeni bir açılım oldu, fakat zaten son haftalarda açıklanan resmi sayılarda bir artış görmeye başlamıştık. Şimdi bunun iki katına çıktı. Yani 6 bin seviyesi bugünlerde 13 bine geldi. Dolayısıyla bu önümüzdeki Nisan ayı açısından oldukça riskli bir üçüncü zirvenin habercisi olabilir. Daha aşılar tamamlanamamışken bu yükseliş çok tehlikeli. Son verilere göre Türkiye, günlük vakalarda dünyada beşinci sırada. Tüm vakalarda ise dokuzuncu sırada. Türkiye pandeminin en kötü gittiği ilk 10 ülke arasında bu manada" dedi.
Türkiye bir kez bile tam kapanmadı
Türkiye'nin pandeminin başından beri bir kez olsun dahi doğru düzgün bir kapanma yaşamadığına dikkatleri çeken Prof. altındiş, şunları kaydetti: "Eğer dört haftalık ya da iki haftalık kapanma yaşasaydı vakaları gerçekten çok düşük seviyelere indirebilirdik. Örneğin pek çok ülkede bu şekilde karantinalar uygulandı. Avrupa ülkelerinde yazın vaka sayıları yüzlü rakamlara düşmüştü. O dönem Türkiye'de hâlâ binlerde rapor ediliyordu. Ki burada altını çizelim bu verilerin sağlıklı olduğu, doğruyu yansıtıp yansıtmadığı hep bir soru işareti olarak kaldı. Şu anda hafta sonu yasakları ile örneğin yapmaya çalıştıkları şey bilimsel olarak mantıklı değil. Hafta sonu evdesiniz ama hafta içi gidip işyerinde ya da başka bir ortamda insanları enfekte etmeye devam edebiliyorsunuz. Dolayısıyla böyle açma kapamalarla yapabilecekleri tek şey vaka sayılarının belli bir seviyeye indirmek. Bu da Ocak ayında görüldü. Şimdi tekrardan açılımla hemen yükselmeye başladı. Zaten o koydukları kurallar da vakaları çok daha aşağı seviyelere, risksiz seviyelere indirememişti. Şimdi ise tekrardan bir yükseliş görüyoruz. Sadece bir haftada 22 ilde risk durumu bir yüksek seviyeye çıktı. İstanbul çok yüksek riskli şehirler arasına girdi."
Pandemi sürekli hale geliyor
Bu süreçte Sağlık Bakanlığı tarafından haritada kırmızı ile belirtilen çok yüksek riskli illerden daha düşük risklilere geçişlerin herhangi bir kurala bağlanmamasının tehlikesine de vurgu yapan Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Emrah Altındiş, "Mesela İstanbul'u düşünün, Türkiye'nin her yerine sürekli insanların gidip geldiği bir şehir. Şu anda o çok büyük yüksek riskli şehirler arasında fakat ulaşım kontrol edilemiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin dört bir yanına biz virüsü otobüslerle, uçaklarla, arabalarla yollamaya devam ediyoruz. Türkiye genelinde olmasa bile vakaların çok yüksek olduğu şehirlerde dört haftalık karantinalarla virüsün yayılımı bastırılabilir. Fakat hükümet bunu başından beri reddediyor. Çünkü öncelikleri ekonomik çarkların dönmesi olarak ifade ediyorlar. Ama bu yaptıklarıyla da bu pandeminin sürekli hale gelmesini, vakaların çok yükselmesini sağlıyorlar" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.