Bir ailenin geleceği ve yapısı o ailede bulunan anne ve babanın evlatlarına verdikleri eğitim ile belli olur. Aile de toplumun en küçük yapı taşı olduğuna göre, o halde anne ve babanın eğitimi toplumun eğitimi anlamına gelir. Devletin yönetim şekli de buna benzer. Bir devletin eğitimi nasılsa; yönetim şekli, topluma yönelik strateji ve politikaları, ekonomi modelleri de bu doğrultuda şekillenir. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şeklini, politikalarını ve ekonomi modelini incelemeden önce eğitim modeline ve seviyesine baktığımız zaman diğer saydığımız hususlar hakkında geniş bir bilgi sahibi olacağımızı düşünüyorum.Eğitim; insana yeni kazanımlar sağlayan, kendisine öğretilen bilgileri kendi mantık çerçevesinde de karşılaştırıp sorgulama yeteneği kazandıran zihin gelişimini hareketlendirerek kişiye yeni ufuklar açan, öğretilen bilgiyi yorumlayıp yeni buluşlar yapmasını, yeni bilgiler üretmesini sağlayan sürecin adıdır.1. sınıftan başlayıp kişinin öğrenim göreceği eğitim ve öğretim hayatını ele aldığımız da yukarıdaki tanımla verilen eğitim hayatında uçurumlar kadar fark olduğunu göreceğiz. Bu farkı görebilmek için o ülkenin uygulamış olduğu sınav formatına bakalım. En başından sınav sisteminin eksik noktası şudur: Sınav kişiye ezber teknikleri uygulatıp mantık yeteneğini öldürür.Bugün üniversite sınavlarını ele aldığımız zaman gencecik öğrencilerin daha o yaşlarda canlı zihinlere sahipken önlerine yüzlerce konu verip ezberci bir anlayışla çalışmalarını öne sürerek tabiri caizse yarış atı gibi çalıştırıp üç saatlik bir zamanda o öğrencilerin sözde ne kadar eğitimli olup olmadığını ölçüyor. Bir öğrencinin üniversiteye girip girmeyeceği 12-13 yıllık verildiği zannedilen eğitimin sonucunda girmiş oldukları sınavla belli oluyor. Ve bu sınavda yaptığın 4 yanlış 1 doğrunu götürüyor. Fakat düşünmek gerek 4 yanlışın götürdüğü 1 doğru gerçekten doğru mu yoksa 1 doğrunun gitmesine neden olan 4 yanlış gerçekten de yanlış mı? Onların belirlemiş oldukları eğitim sistemine göre 'Evet, 4 yanlış 1 doğruyu götürüyor.Ezberletilen bilgiler unutuluyor 4 yanlış yapılıyor unutulmuyor 1 doğru çöpe gidiyor. Sanki hiç doğru değilmiş gibi. Yani bize diyorlar ki, öyle bir ezberleyeceksin ki hiç yanlış yapmadan kendini makine gibi otomatiğe bağlayacaksın. Bu durumda asıl olması gereken eğitim sistemin de 4 yanlış bir doğruyu değil 4 doğru 1 yanlışı götürüyor.Nedir bu doğrular?1. doğru; ezber yaparak öğretilen bilgiler unutulur. 2. doğru; önümüze konulan ve bizi sorumlu tuttukları bilgi, var olanı öğretir yeni kazanım sağlamaz. 3. doğru; yapmış olduğun yanlış yanlışlar doğrularını götürdüğünden, doğru bilginin de yanlışlarla bir tutulduğu kanısına vardırır. Doğrunun bir önemi kalmaz. 4. doğru; ezber, mantığın önüne geçerek kişiyi pasifleştirir. İşte güzelim Türkiye'nin eğitimi ölçme format şekli böyledir. Bu formattan da verilen eğitim düzeyini ve kalitesini anlamak zor değil.Buradan çıkardığımız sonuca göre, ülkemizin yönetim şeklinin, sosyal politikasının ve ekonomi modelinin ne şekilde olduğuna yönelik çıkarım yaptık. Acaba hangi eğitim sisteminin öğretmeni bu öğrencilere ne ezberletti de sözde Cumhuriyet fakat gerçekte despot bir yönetim şekline, fırsat eşitsizliğine sahip bir sosyal politikaya ve gelir dağılımında adaletsizliğe neden olan ekonomi modeline sahip olduk. Sahi ya, bunlar kaç doğru kaç yanlış yaptı da yönetici oldu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Rabia Alioğlu / diğer yazıları
- Sessiz işgal / 11.07.2017
- 'Ben bir insan olmaya geldim' / 21.05.2017
- Bir fidan bir insan / 31.03.2017
- Bir devrin dönüm noktası / 20.03.2017
- İnsan ezgisi / 17.03.2017
- İnsana aç insanlık / 07.06.2016
- Sirke küpünden bal taştığını gördünüz mü? / 04.12.2015
- Bir gecede alim olmak / 30.10.2015
- Lal Anadolu / 12.09.2015
- Çorak gönüller / 24.08.2015
- 'Ben bir insan olmaya geldim' / 21.05.2017
- Bir fidan bir insan / 31.03.2017
- Bir devrin dönüm noktası / 20.03.2017
- İnsan ezgisi / 17.03.2017
- İnsana aç insanlık / 07.06.2016
- Sirke küpünden bal taştığını gördünüz mü? / 04.12.2015
- Bir gecede alim olmak / 30.10.2015
- Lal Anadolu / 12.09.2015
- Çorak gönüller / 24.08.2015