"Şah Fırat" zafer mi hezimet mi?

Bildiğiniz gibi, ülke sınırları dışında bulunan tek vatan toprağımız Süleyman Şah türbesi, yapılan Şah Fırat operasyonuyla boşaltıldı, yıkıldı ve yine Suriye toprakları içinde Eşme bölgesinde bir yere nakledildi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve AKP'ye yakınlığıyla bilinen medya ve basın organları, yorumcuları operasyonu büyük bir başarı, büyük bir zafer diyerek göklere çıkartırken, ortada nasıl bir başarı olduğu merak konusu?Muhalefetin de sert eleştirilerine hedef olan operasyon, içinde birçok yanlışları barındırıyor.Öncelikle, Şah Fırat operasyonuyla 94 yıllık toprağımız olan Süleyman Şah toprağı savaşmadan IŞİD terör örgütüne teslim edildi. Üstelik yıllardır koruduğumuz türbenin yıkılmasını da IŞİD'e bırakmayıp kendimiz yıkarak?Vatan toprağının küçüğü, büyüğü olmaz; vatan vatandır. Ülkeler vatan topraklarının en ücra köşesini, en ufak parçasını dahi canıyla, kanıyla korurlar ki bu vatana verilen değeri gösterir. Ayrıca vatana bu denli sahip çıkmak düşmanlar için de caydırıcıdır.Hatırlarsanız Kardak kayalıklarıyla ilgili Yunanistan'la bir dönem yaşanan kriz oldukça gündemdeydi. Küçük bir kayalık olmasına rağmen bu mücadele oldukça önemli ve stratejikti.Ufak bir kayalıkta verilen mücadele, tüm Türkiye toprağını korumakla alakalıdır.Ve maalesef bugün AKP'li Türkiye, kendi iradesiyle, kendi operasyonuyla kendisine ait olan bir toprak parçasına operasyon yapıp terk ediyor ardından da yıllardır koruduğu türbeyi bombalayarak kendisi yıkıyor. Bu durum belki de Türkiye'nin en güzide arazilerini, en karlı şirketlerini, madenlerini yabancılara haraç mezat teslim eden siyasilerimiz için onur kırıcı olmayabilir ama vatanını ve ülkesini seven her Türk vatandaşı için bu hazmedebilecek bir konu değildir.Vatan toprağının hiçbir mücadele edilmeden IŞİD terör örgütüne teslim edilmesi ise ayrıca bir faciadır. Bu güçlü bir ordusu olan koskoca bir ülkenin bir terör örgütü karşısındaki acziyetini gösterir. Zaten IŞİD'in istediği de Süleyman Şah türbesinin yıkılması ve de burada bulunan Türk askerlerinin burayı boşaltmasıydı. Terör örgütünün talep ettiği yerine getirilmiş oldu.Diğer önemli bir yanlış ise, komşu bir ülkenin, Suriye'nin toprakları izin alınmadan ihlal edilmiştir. Üstelik Suriye ile anlaşmalı olduğumuz, hukuken bize ait olan mekandan bayrağımız indirilmiş, Suriye yönetiminden izin alınmadan başka bir yerde Suriye toprağı çevrilerek, "burası bizimdir" denilip bayrak dalgalandırılmıştır. Bu durum ileride uluslararası hukuka göre başımızı çok ağrıtacaktır. Normal şartlar altında bu savaş nedenidir.Operasyonun, Suriye'nin PKK'sı olarak ifade edilen PYD unsurlarıyla beraber istişare edilerek Kobani üzerinden yapılması da PKK terör örgütüyle resmen ilişki kurmaktan başka bir şey değildir. 40 bin insanımızın canına mal olmuş olan bir terör örgütüyle beraber hareket ediliyor ve buna başarı deniliyor!Bu ve bunun gibi Türkiye ve Türk milleti aleyhinde ciddi sonuçlar doğuran böyle bir operasyonun bence en önemli hezimeti ise Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi mevcut gündemi saptırarak milletin aleyhine çıkartılmaya çalışılan "İç Güvenlik Paketi'ni gizlemek"tir. İç Güvenlik Paketi, Sayın Baş'ın Meltem TV'de yayınlanan Diyalog programında belirttiği gibi halkı bitirmek demektir. Krallıktan da öte bir Başkanlık sitemine geçmeyi arzulayan siyasi iradenin, halkın tepkisine karşı kendisini koruma duvarı içine almasını amaçlamaktadır.Zaten millet aleyhine böyle önemli yanlış kararlar alınacağı, adımlar atılacağı zaman hep sahte gündemlerle bunun üzeri örtülmeye çalışılmıştır. İşte bu operasyon da bunlardan bir tanesidir. Ve bu manada yine asıl operasyon millete yapılmıştır.Milletimiz 7 Haziran'da karar verirken Türkiye'yi ve Türk milletini uluslar arası hukuka göre suçlu pozisyonuna iten, vatan topraklarına sahip çıkamayan, teröre karşı ülkemizi acziyet içinde bırakarak tüm imajımızı sıfırla çarpan, terörü resmen muhatap kabul eden ve millete hizmet için değil, milletten korunmak için yasa tasarıları ortaya koyan siyasi iradelere artık dur demelidir.Millet adına, ülkemiz adına yaptığı her tespiti doğru çıkan, sadece problemleri doğru tespit etmekle kalmayıp çözümleri de mükemmel bir şekilde ortaya koyan, gece gündüz fedakarca çalışarak milletinin ayıkması için çaba sarfeden, gittiği her ortamda milletini büyük bir onurla temsil eden, çözümleri Türk milleti için olmasına rağmen uygulayan ülkeleri de dünyanın zirvesine taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve Bağımsız Türkiye Partisi'nin kabiliyetli, uzman kadrolarını iktidara taşımalıdır.