Sabrın imadaki yerini en güzel ifade eden Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed’dir (s.a.v.). Bir hadis-i şeriflerinde; “Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.” (Deylemi)
İman ehli olduğunu iddia eden birçok Müslüman sabır hakkındaki hükümleri aşağı yukarı bilgi olarak bilir ama iş uygulamaya gelince maalesef bilgilerin yerinde yeller eser.
Hâlbuki sabır hakkında ilahi emirler o kadar çoktur ki bir ayeti kerime de Allah sabredenlerle beraber olacağını beyan etmiştir:
“Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah’tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 153)
Sabır hakkında bu kadar müjdeye rağmen insanlar çoğu zaman nefislerine aldanarak imtihan sırrını kaybetmektedirler. Netice olarak da başsız bir vücudun düştüğü duruma düşmektedirler.
Yeri gelmişken kimlerin sabredenler olduğu hakkında ince bir ayrıntıdan haber verelim:
Yüce Peygamberimiz; “Gerçek sabır ilk toslama anında olandır” buyurmaktadırlar. (Buhârî, Cenâiz 32, 43; Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz l4-l5.)
Yani sabır, felâketle karşılaştığınız ilk andaki tepkinizdir. İlk tepkide sabır göstermeyip sonradan çaresizlikten dolayı gösterilen sabır, istenilen sabır değildir. İlk tepki olarak sabır ortaya koyanlar sabredenlerden yazılır.
Sabır bir eğitimdir. Sabırda zirveye doğru çıkış, sabır eğitimine dayanmaktadır. Her sabır, daha sabırlı olmak yolunda; daha yüksek mertebelere tırmanmakta, bir merdiven basamağı hükmü taşır.
Ebû Saîd Sa’d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre, Medineli Müslümanlardan bir kısmı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istediler. O da verdi. Sonra yine istediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindekiler bitinceye kadar verdi. Verebileceği şeyler tükenince onlara şöyle hitab etti:
“Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.” (Buhârî, Zekât 50, Rikak 20; Müslim, Zekât 124).
Yukarıdaki hadisi şerifte sabretmenin; yokluğa, sıkıntıya göğüs germenin insanı, daha güçlü kılacağı açıklanmaktadır. Peygamber Efendimiz bu hadiste ayrıca; “Kim sabretmek için gayret sarf ederse, Allah ona sabır verir” beyanıyla, sabırda yol olmanın sabretmekten geçtiğini işaret etmektedir.
Rabbim cümlemizi dünyada sabırda yol alan, ahrette sabredenlerin mükâfatına erenlerden eylesin. Âmin…
İman ehli olduğunu iddia eden birçok Müslüman sabır hakkındaki hükümleri aşağı yukarı bilgi olarak bilir ama iş uygulamaya gelince maalesef bilgilerin yerinde yeller eser.
Hâlbuki sabır hakkında ilahi emirler o kadar çoktur ki bir ayeti kerime de Allah sabredenlerle beraber olacağını beyan etmiştir:
“Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah’tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara, 153)
Sabır hakkında bu kadar müjdeye rağmen insanlar çoğu zaman nefislerine aldanarak imtihan sırrını kaybetmektedirler. Netice olarak da başsız bir vücudun düştüğü duruma düşmektedirler.
Yeri gelmişken kimlerin sabredenler olduğu hakkında ince bir ayrıntıdan haber verelim:
Yüce Peygamberimiz; “Gerçek sabır ilk toslama anında olandır” buyurmaktadırlar. (Buhârî, Cenâiz 32, 43; Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz l4-l5.)
Yani sabır, felâketle karşılaştığınız ilk andaki tepkinizdir. İlk tepkide sabır göstermeyip sonradan çaresizlikten dolayı gösterilen sabır, istenilen sabır değildir. İlk tepki olarak sabır ortaya koyanlar sabredenlerden yazılır.
Sabır bir eğitimdir. Sabırda zirveye doğru çıkış, sabır eğitimine dayanmaktadır. Her sabır, daha sabırlı olmak yolunda; daha yüksek mertebelere tırmanmakta, bir merdiven basamağı hükmü taşır.
Ebû Saîd Sa’d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre, Medineli Müslümanlardan bir kısmı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istediler. O da verdi. Sonra yine istediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindekiler bitinceye kadar verdi. Verebileceği şeyler tükenince onlara şöyle hitab etti:
“Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.” (Buhârî, Zekât 50, Rikak 20; Müslim, Zekât 124).
Yukarıdaki hadisi şerifte sabretmenin; yokluğa, sıkıntıya göğüs germenin insanı, daha güçlü kılacağı açıklanmaktadır. Peygamber Efendimiz bu hadiste ayrıca; “Kim sabretmek için gayret sarf ederse, Allah ona sabır verir” beyanıyla, sabırda yol olmanın sabretmekten geçtiğini işaret etmektedir.
Rabbim cümlemizi dünyada sabırda yol alan, ahrette sabredenlerin mükâfatına erenlerden eylesin. Âmin…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara fardır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Bayram bize umut neşe getirsin / 30.03.2025
- Arayışa devam etmeliyiz / 29.03.2025
- Kadir Gecesi’ni nasıl değerlendirmeliyiz? / 26.03.2025
- Kadir Gecesi önemli bir fırsattır / 25.03.2025
- Zekât vermeyenleri bekleyen tehlikeler / 24.03.2025