Rusya ile artılı eksili bir ilişki yaşıyoruz.
Rusya da Türkiye de batı kurumlarından ayrı kalmak istememekle beraber kendi ayakları üzerinde kalmaya çaba gösteren iki ülke.
Türkiye'ye nazaran Ruslar,kendilerine daha has bir dış politika geliştirmekteler.
Uzun yıllar ABD ve Batılı diğer ülkelere mesafe koyarak ideolojik saf tutan Ruslar'ın biranda kendilerini o eksene çekmeleri de beklenemezdi.
Türkiye'de ise ABD ve Batılı ülkelere daha sempatik bir yaklaşım hakim.
Coğrafi açıdan birbirine yakın iki ülkenin bazı tereddütleri ilişkilerin yeniden şekillenmesine kapı aralıyor.
Biz bu satırlarda Türk-Rus ilişkilerinin girişte belirttiğimiz üzere sadece artılı eksili bazı yönlerine dikkat çekeceğiz.
Avrupa ve ABD paralelindeki iç ve dış değerlendirmelere şu aşamada girmiyoruz.
1980'lerde ekonomik perspektifli dışa açılan Türk işadamları Rusya'da etkin bir varlık göstermeye başladılar. Son on yılda artan ilişkiler şirketler bazında hızla ivme kazandı.
Enerji alanında Ruslar'dan büyük oranda alım yapmaktayız. 18 milyar metreküp doğalgaz alımımız var. Petrol çıkarma ve güzergah çalışmalarında yeni yeni proje arayışları, iki ülkenin sık sık bürokratlar bazında biraraya gelmelerine neden oluyor.
Turizmde Ruslar Türkiye'ye ayrı bir önem veriyor. Türkiye'yi yazlık evleri gibi gören Ruslar, bir yandan bu bölgelerde gayrimenkul alımına geçtiler.
Askeri-teknik işbirliği de iyi bir süreçte gidiyor.
Ruslar 1990'ların başlarında NATO ülkesi bir ülkeye, Türkiye'ye, zırhlı araç satışı yaptılar. Savunma sanayi ihalelerinde Ruslar etkili bir paya sahipler.
Görüldüğü üzere teknik, askeri ve ekonomik açıdan şekillenen ilişkiler iki ülkeyi birbirine bağımlı kılıyor.
Türk- Rus ilişkilerindeki eksiler ise şöyle:
İki ülkenin sağırlar diyaloğu şeklinde gelişen Boğazlar sorunu önemli bir yer teşkil ediyor. Ruslar, kendi tankerlerini Türk boğazlarından engelsiz gecirmek isterlerken Türkler kontrollü bir geçişten yana.
Çeçenler'in bölgedeki durumu en negatif ilişkilerden. Ruslar'ın Çeçenistan'da yaptıkları ile Çeçenler'in içte maruz kaldığı baskınlar özellikle Türk halkını endeşelendiriyor.
Türkiye ile Rusya ekonomik açıdan cari açık veren ülke konumunda; lakin Rusya açıkların Türkiye ekseninde patlak vermesini istemiyor.
Rus şirketleri ile Türk şirketlerinin bürokratik engelleri ve bazı skandalların yaşanıyor olması iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor.
Samimi bir havada samimi bir temas olarak nitelendirilen Putin'in Ankara ziyaretinin açacağı yeni kapı eşiğinde görünen bunlar.
Avrasya satranç tahtasının iki önemli aktörü Türkiye ve Rusya'nın büyük düşünebilmeleri için hem birbirlerinin ihtiyaçlarına kulak vermeleri hem de birbirlerinin açıkların görmeleri önemli unsur.
Rusya da Türkiye de batı kurumlarından ayrı kalmak istememekle beraber kendi ayakları üzerinde kalmaya çaba gösteren iki ülke.
Türkiye'ye nazaran Ruslar,kendilerine daha has bir dış politika geliştirmekteler.
Uzun yıllar ABD ve Batılı diğer ülkelere mesafe koyarak ideolojik saf tutan Ruslar'ın biranda kendilerini o eksene çekmeleri de beklenemezdi.
Türkiye'de ise ABD ve Batılı ülkelere daha sempatik bir yaklaşım hakim.
Coğrafi açıdan birbirine yakın iki ülkenin bazı tereddütleri ilişkilerin yeniden şekillenmesine kapı aralıyor.
Biz bu satırlarda Türk-Rus ilişkilerinin girişte belirttiğimiz üzere sadece artılı eksili bazı yönlerine dikkat çekeceğiz.
Avrupa ve ABD paralelindeki iç ve dış değerlendirmelere şu aşamada girmiyoruz.
1980'lerde ekonomik perspektifli dışa açılan Türk işadamları Rusya'da etkin bir varlık göstermeye başladılar. Son on yılda artan ilişkiler şirketler bazında hızla ivme kazandı.
Enerji alanında Ruslar'dan büyük oranda alım yapmaktayız. 18 milyar metreküp doğalgaz alımımız var. Petrol çıkarma ve güzergah çalışmalarında yeni yeni proje arayışları, iki ülkenin sık sık bürokratlar bazında biraraya gelmelerine neden oluyor.
Turizmde Ruslar Türkiye'ye ayrı bir önem veriyor. Türkiye'yi yazlık evleri gibi gören Ruslar, bir yandan bu bölgelerde gayrimenkul alımına geçtiler.
Askeri-teknik işbirliği de iyi bir süreçte gidiyor.
Ruslar 1990'ların başlarında NATO ülkesi bir ülkeye, Türkiye'ye, zırhlı araç satışı yaptılar. Savunma sanayi ihalelerinde Ruslar etkili bir paya sahipler.
Görüldüğü üzere teknik, askeri ve ekonomik açıdan şekillenen ilişkiler iki ülkeyi birbirine bağımlı kılıyor.
Türk- Rus ilişkilerindeki eksiler ise şöyle:
İki ülkenin sağırlar diyaloğu şeklinde gelişen Boğazlar sorunu önemli bir yer teşkil ediyor. Ruslar, kendi tankerlerini Türk boğazlarından engelsiz gecirmek isterlerken Türkler kontrollü bir geçişten yana.
Çeçenler'in bölgedeki durumu en negatif ilişkilerden. Ruslar'ın Çeçenistan'da yaptıkları ile Çeçenler'in içte maruz kaldığı baskınlar özellikle Türk halkını endeşelendiriyor.
Türkiye ile Rusya ekonomik açıdan cari açık veren ülke konumunda; lakin Rusya açıkların Türkiye ekseninde patlak vermesini istemiyor.
Rus şirketleri ile Türk şirketlerinin bürokratik engelleri ve bazı skandalların yaşanıyor olması iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor.
Samimi bir havada samimi bir temas olarak nitelendirilen Putin'in Ankara ziyaretinin açacağı yeni kapı eşiğinde görünen bunlar.
Avrasya satranç tahtasının iki önemli aktörü Türkiye ve Rusya'nın büyük düşünebilmeleri için hem birbirlerinin ihtiyaçlarına kulak vermeleri hem de birbirlerinin açıkların görmeleri önemli unsur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005