Doğru olan bir şeyi yapmanız için size birisinin "yap" diye emir vermesi mi gerekiyor?Gerekmiyor değil mi?Ama AKP hükümeti için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Onlar atacakları bütün adımlar ve alacakları bütün kararlar için bir yerlerden emir gelmesini bekliyorlar. Ekonomide IMF, dış politikada ABD, iç politikada ise AB komut verici konumunda. Türkiye ilk stand-by anlaşmasının yapıldığı 1 Ocak 1961'ten bu yana IMF'den emir almaktadır. Ekonomide gelinen olumsuz tablo IMF'yle yürütülen çalışmaların sonucu olduğu halde hala IMF ekonomisinde ısrar edilmektedir.AB üyeliği ise tam bir komediye dönüşmüş durumdadır. Tam üyelikle sonuçlanmayacak ucu açık müzakereleri devam ettirebilmek için Kıbrıs dâhil pek çok taviz verilmiş ama bir arpa boyu mesafe kat edilemediği görülmüştür. Ama AKP hükümeti hala sözde AB üyeliği için her türlü tavizi vermeye hazır durumdadır.Türkiye dış politikada AKP hükümetiyle ABD'nin uydusu gibi davranmaktadır. Parçalanmış Türkiye haritalarının ABD askerleri tarafından sürekli gündeme getirilmesi bile AKP hükümetinde herhangi bir rahatsızlık bile oluşturmuş değildir.Bütün bunlar hükümetin emir almaktan haz aldığını göstermektedir. Emir almak o kadar hoşlarına gitmektedir ki, aldıkları emirler ülkeye ve millete zarar verecek adımları içerse bile gereğini yerine getirmekte tereddüt etmemektedirler.Bu emir alma hastalığı, mandacı anlayış öyle bir vaziyet arz ediyor ki, kenefe gitmek için bile AB'den emir alan bir siyasiyle karşılaşırsanız sakın şaşırmayın.Bunu sadece hükümeti eleştirmek için söylediğimi sanmayın. Hükümetin en yetkili adamlarından Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, iki gün evvel bir gazetede yayınlanan röportajında bakın ne diyor;"İşte rögar kapağı diyoruz. AB standartları olsa hiçbir müteahhit onu öyle bırakamazdı. AB meselesinin hep siyasi yönünü konuştuk. AB meselesi aslında halkın hayat standartlarını yükseltecektir. Eğer bunun düzgün bir kuralı olsaydı hiç kimse yol kenarına mıcır bırakamazdı." Yani, rögar kapağını kapatmak için, yol kenarına mıcır dökülmesini engellemek için bile AB'nin emrine ihtiyaç duyduğunu AKP hükümeti yetkilileri itiraf ediyor.Rögar kapağını kapatmak için bile AB'ye ihtiyaç duyanlar, Türkiye'nin hiçbir probleminde milleti düşünerek bir karar veremeyeceklerdir. Ya ABD ve AB gibi devletlere ya da IMF gibi kuruluşlara akıl danışacaklar, bu ithal akılla da ülkemizi ve milletimizi daha derin karanlıklara körü körüne mahkûm edecekler. Zaten yıllardır bunu yaptılar.Türkiye'nin yabancıların aklıyla idare edilemeyeceğini yıllar öncesinden ifade eden Atatürk'ün şu veciz cümleleriyle yazımıza son verelim. "Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Hâlbuki hangi istiklal (bağımsızlık) vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile ecnebilerin planları ile yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024