Riya ve kibir
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kıyamet Günü Allah, kulların arasında hükmetmek için inecek. Her ümmet diz üstü çökecek. İlk çağırılacak olan insan Kur’ân’ı ezberleyen kişi olacak
15.11.2024 18:05:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kıyamet Günü Allah, kulların arasında hükmetmek için inecek.
Her ümmet diz üstü çökecek. İlk çağırılacak olan insan Kur'ân'ı ezberleyen kişi olacak. Ondan sonra Allah yolunda öldürülen kişi.
Ondan sonra malı çok olan kişi.
Allah, Kur'ân okuyana diyecek ki: 'Peygamberime indirdiğimi sana öğretmedim mi?'
'Evet, ey Rabb'im!'
'Peki, sana öğrettiğimle ne yaptın?'
'Gece-gündüz elimden bırakmadım, devamlı okudum' diye cevap verdiğinde Allah ona; 'Yalan söyledin' diyecek; melekler de, 'Yalan söyledin' diyecekler.
Sonra Allah ona şöyle diyecek: 'Sen filanca ne güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim de öyle oldu (dediler).'
Sonra malı çok olan adam getirilecek ve ona da soracak: 'Sana bol mal vermedim mi, seni kimseye muhtaç olmayacak duruma getirmedim mi?'
'Evet ya Rabbi!'
'Peki, o malı ne yaptın?'
'Akrabaya ikram ettim, sadaka ve zekâtlar verdim' diye cevap verince Allah ona; 'Sen de yalan söyledin' diyecek, melekler de, 'Yalan söyledin' diyecekler.
Sonra Allah şöyle buyuracak: 'Sen verirken falan kimse amma da cömerttir desinler diye verdin. Nitekim de öyle denildi.'
Sonra Allah yolunda öldürülen (şehit) getirilecek ve ona da soracak: 'Sen neden öldürüldün?'
'Senin yolunda savaşırken öldürüldüm' deyince, Allah ona, 'Yalan söyledin' diyecek; melekler de, 'Yalan söyledin' diyecekler.
Sonra Allah ona diyecek ki: 'Sen, falan adam amma da kahraman ve yiğit bir adamdır desinler diye savaştın ve öldürüldün. Nitekim öyle de denildi.'
Ondan sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) benim dizlerime vurup; 'Ey Ebû Hureyre! İşte bu üçler var ya, üzerlerine Cehennem ateşi tutuşturulacak olan ilk insanlardır' buyurdu."
Sehl b. Sa'd'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) müşriklerle karşılaşıp da iki ordu kıyasıya savaşa başlayınca, ashâbından biri özveriyle savaştı, can siperâne kılıç salladı.
Hatta bu durumu karşısında ashâb, 'Falan kimsenin verdiği hizmeti hiçbirimiz veremedik; hiç birimiz onun kadar cihad edemedi' dediler. Bunu duyan Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) 'O, Cehennem ehlindendir' buyurdu."
Diğer rivâyette şöyle geçmektedir: "O Cehennem ehlinden olursa hangimiz Cennet ehli olabilir ki?" dediler.
Ashâbdan biri: "Ben, onu merak ettim, savaş alanında onu takip edip peşinden hiç ayrılmayacağım" dedi ve onu takibe koyuldu. Nerde durdu ise, o da orada durdu, nerede hızlandı ise o da hızlandı.
Derken adam yaralandı, yarasının acısına dayanamadı, kılıcının keskin tarafını karnına koydu, bütün gücüyle üzerine abanarak canına kıydı. Onu takip edip bu vaziyetini gören sahabî Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlihi) giderek şöyle demekten kendini alamadı:
"Şehâdet ederim ki, Sen Allah'ın Resûlü'sün."
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi): "Ne o, bir şey mi oldu?" diye sorunca, adam şöyle cevap verdi:
"Az önce 'Cehennem ehlindendir' dediğin ve insanların bu sözüne şaşırdıkları adam var ya, işte onun âkıbetini size haber verebilmek için onu izledim.
Ağır şekilde yaralandı, acısına dayanamadı, kılıcının sap tarafını yere koyup keskin uç tarafını göğsüne dayadı; vargücüyle üzerine abanıp kendisini öldürdü."
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu: "Öyle kimse vardır ki insanlara göre Cennet ehlinin ameli ile amel eder. Oysa o, Cehennem ehlindendir."
Benzerî bir rivâyet daha vardır ve onda şöyle geçer:
"Ameller ancak sonlarına bağlıdır, ya da sonlarına göredir." Amellerin sonlarının hayır olması ve son nefeste iman üzere olmanın garantisi ise ancak kalbe zikrullahın yerleşmesi iledir.
Kul dili ile Allah'ı zikretmeye başlayıp bu hâlinde istikrarla devam edince, bu alışkanlık hâline gelir. O kulun kalbine zikir yerleşir. Zikrullah kalbe yerleşince de o kulun hâli dâim zikir olur. Son nefesinde de dilinde zikir olur, son nefesi kelime-i şehâdet olan, Cennet'e girer." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Her ümmet diz üstü çökecek. İlk çağırılacak olan insan Kur'ân'ı ezberleyen kişi olacak. Ondan sonra Allah yolunda öldürülen kişi.
Ondan sonra malı çok olan kişi.
Allah, Kur'ân okuyana diyecek ki: 'Peygamberime indirdiğimi sana öğretmedim mi?'
'Evet, ey Rabb'im!'
'Peki, sana öğrettiğimle ne yaptın?'
'Gece-gündüz elimden bırakmadım, devamlı okudum' diye cevap verdiğinde Allah ona; 'Yalan söyledin' diyecek; melekler de, 'Yalan söyledin' diyecekler.
Sonra Allah ona şöyle diyecek: 'Sen filanca ne güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim de öyle oldu (dediler).'
Sonra malı çok olan adam getirilecek ve ona da soracak: 'Sana bol mal vermedim mi, seni kimseye muhtaç olmayacak duruma getirmedim mi?'
'Evet ya Rabbi!'
'Peki, o malı ne yaptın?'
'Akrabaya ikram ettim, sadaka ve zekâtlar verdim' diye cevap verince Allah ona; 'Sen de yalan söyledin' diyecek, melekler de, 'Yalan söyledin' diyecekler.
Sonra Allah şöyle buyuracak: 'Sen verirken falan kimse amma da cömerttir desinler diye verdin. Nitekim de öyle denildi.'
Sonra Allah yolunda öldürülen (şehit) getirilecek ve ona da soracak: 'Sen neden öldürüldün?'
'Senin yolunda savaşırken öldürüldüm' deyince, Allah ona, 'Yalan söyledin' diyecek; melekler de, 'Yalan söyledin' diyecekler.
Sonra Allah ona diyecek ki: 'Sen, falan adam amma da kahraman ve yiğit bir adamdır desinler diye savaştın ve öldürüldün. Nitekim öyle de denildi.'
Ondan sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) benim dizlerime vurup; 'Ey Ebû Hureyre! İşte bu üçler var ya, üzerlerine Cehennem ateşi tutuşturulacak olan ilk insanlardır' buyurdu."
Sehl b. Sa'd'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) müşriklerle karşılaşıp da iki ordu kıyasıya savaşa başlayınca, ashâbından biri özveriyle savaştı, can siperâne kılıç salladı.
Hatta bu durumu karşısında ashâb, 'Falan kimsenin verdiği hizmeti hiçbirimiz veremedik; hiç birimiz onun kadar cihad edemedi' dediler. Bunu duyan Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) 'O, Cehennem ehlindendir' buyurdu."
Diğer rivâyette şöyle geçmektedir: "O Cehennem ehlinden olursa hangimiz Cennet ehli olabilir ki?" dediler.
Ashâbdan biri: "Ben, onu merak ettim, savaş alanında onu takip edip peşinden hiç ayrılmayacağım" dedi ve onu takibe koyuldu. Nerde durdu ise, o da orada durdu, nerede hızlandı ise o da hızlandı.
Derken adam yaralandı, yarasının acısına dayanamadı, kılıcının keskin tarafını karnına koydu, bütün gücüyle üzerine abanarak canına kıydı. Onu takip edip bu vaziyetini gören sahabî Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlihi) giderek şöyle demekten kendini alamadı:
"Şehâdet ederim ki, Sen Allah'ın Resûlü'sün."
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi): "Ne o, bir şey mi oldu?" diye sorunca, adam şöyle cevap verdi:
"Az önce 'Cehennem ehlindendir' dediğin ve insanların bu sözüne şaşırdıkları adam var ya, işte onun âkıbetini size haber verebilmek için onu izledim.
Ağır şekilde yaralandı, acısına dayanamadı, kılıcının sap tarafını yere koyup keskin uç tarafını göğsüne dayadı; vargücüyle üzerine abanıp kendisini öldürdü."
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu: "Öyle kimse vardır ki insanlara göre Cennet ehlinin ameli ile amel eder. Oysa o, Cehennem ehlindendir."
Benzerî bir rivâyet daha vardır ve onda şöyle geçer:
"Ameller ancak sonlarına bağlıdır, ya da sonlarına göredir." Amellerin sonlarının hayır olması ve son nefeste iman üzere olmanın garantisi ise ancak kalbe zikrullahın yerleşmesi iledir.
Kul dili ile Allah'ı zikretmeye başlayıp bu hâlinde istikrarla devam edince, bu alışkanlık hâline gelir. O kulun kalbine zikir yerleşir. Zikrullah kalbe yerleşince de o kulun hâli dâim zikir olur. Son nefesinde de dilinde zikir olur, son nefesi kelime-i şehâdet olan, Cennet'e girer." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)