Türkiye'de yaşanan iç savaş manzaralarına hükümet cephesinin yaptığı yorumlar suya sabuna dokunmayan cinsten. Sanki kendileri bu karışıklığı ve kaosu çözmekle mükellef değillermiş havasındalar, "bu olaylar 3 Ekim'i sabote etmek için yapılıyor" açıklamasına sığınıyorlar. Hem Erdoğan hem de Gül bu yönde açıklamalar yaparak, kendilerinden ve Türkiye'nin huzurundan gayet emin pozlar verdiler. Türkiye'de birileri bir yerleri kaşıyor. Bir anda Kürt- Türk kavgası Doğu ve Güneydoğu'dan Batı'ya taşındı. Sokaklar, caddeler ve hatta apartmanlar bile bu kavganın yaşandığı mekanlar oluverdi. Kırsaldaki çatışmalar, ana arterlerde, caddelerde yol kesmeye, arabaları ateşe vermeye ve cam çerçeve indirmeye dönüşüverdi?
Ve bu da yetmezmiş gibi medya hep bir ağızdan 6-7 Eylül olaylarını hatırlatmaya, bu yönde yazı dizileri hazırlamaya başladı. Köşe yazarlarının yaptığı 6-7 Eylül değerlendirmeleri, olayın canlı tanıklarının ağzından hatıralar vesair? koro halinde Türkiye'den iç savaş hatıraları yadediliyor? Hem de durup dururken.
Peki Türkiye'yi kim, neden bu hale getirdi?
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı da bu sürecin başlangıcı sayarsak, topyekun ve içine başbakanımızın da dahil edildiği bu tehlikeli oyunun menbaını bulmakta güçlük çekmeyiz. Hatırlayın Başbakan Erdoğan Diyarbakır açıklamasını yaptıktan sonra, ABD jet hızıyla bu açıklamadan memnun olduğunu ve Erdoğan'ın bu açılımına sonuna kadar destek vereceklerini duyurmuştu. Aynı şekilde Avrupa cephesi de bu konudaki memnuniyetini dile getirmişti.
Bu memnun zümreye PKK da dahil olarak Erdoğan hükümetiyle ateşkes ilan etmek istediğini duyurdu ve bazı gazetecileri Brüksel'deki ateşkes toplantısına davet etti.
PKK, kendisini muhatap alabilecek esneklikte bir hükümet bulmuştu ve bunu sonuna kadar istismar etmeliydi. İmralı'daki bölücübaşı için de AKP hükümetinden büyük bir fırsat olamazdı. Verdiği talimatlar, AKP fırsatını sonuna kadar kullanmaya dönüktü.
Türkiye'de yaşanan iç savaş manzarasına ille de Başbakan ve Dışişleri Bakanı gibi dış zaviyeden bakacak olursak, şu fotoğrafı iyi görmeliyiz:
PKK ve yandaşlarının Türkiye'de huzuru dinamitlediği günlerde, Almanya PKK'ya karşı etkili bir operasyon başlattı. PKK'ya ait büro, ev ve işyerlerine baskın yapan Alman hükümeti terör örgütüne çok büyük bir darbe indirdi. Aynı gün ABD Irak'ta Türkmen şehri Telafer'de büyük bir katliama imza attı. Yüzlerce Türkmen'i havadan bombalamak suretiyle öldüren ABD Türkiye'ye adeta mesaj veriyordu. Hem Almanya hem de ABD, Türkiye'nin sürüklendiği Avrupa Birliği macerası yolunda topraklarımızda stratejik hesaplaşma içerisine girdi. Yapılan icraatlar, oynanan oyunlar dönüp dolaşıp Türkiye'nin güvenliğini, huzurunu ve geleceğini tehlikeye atıyor.
Almanya'nın PKK operasyonu, ABD'nin Telafer katliamı, Türkiye'de şehirlere sıçrayan iç savaş denemesi ve yaklaşan 3 Ekim? Hükümetin yaptığı gibi, işin kolayına kaçıp, bütün yaşananları 3 Ekim'e yapılan sabotaja indirgeyemeyiz. Her bir olay, birbirinden ayrı değerlendirilemeyecek kadar iç içe.
Ve bu da yetmezmiş gibi medya hep bir ağızdan 6-7 Eylül olaylarını hatırlatmaya, bu yönde yazı dizileri hazırlamaya başladı. Köşe yazarlarının yaptığı 6-7 Eylül değerlendirmeleri, olayın canlı tanıklarının ağzından hatıralar vesair? koro halinde Türkiye'den iç savaş hatıraları yadediliyor? Hem de durup dururken.
Peki Türkiye'yi kim, neden bu hale getirdi?
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı konuşmayı da bu sürecin başlangıcı sayarsak, topyekun ve içine başbakanımızın da dahil edildiği bu tehlikeli oyunun menbaını bulmakta güçlük çekmeyiz. Hatırlayın Başbakan Erdoğan Diyarbakır açıklamasını yaptıktan sonra, ABD jet hızıyla bu açıklamadan memnun olduğunu ve Erdoğan'ın bu açılımına sonuna kadar destek vereceklerini duyurmuştu. Aynı şekilde Avrupa cephesi de bu konudaki memnuniyetini dile getirmişti.
Bu memnun zümreye PKK da dahil olarak Erdoğan hükümetiyle ateşkes ilan etmek istediğini duyurdu ve bazı gazetecileri Brüksel'deki ateşkes toplantısına davet etti.
PKK, kendisini muhatap alabilecek esneklikte bir hükümet bulmuştu ve bunu sonuna kadar istismar etmeliydi. İmralı'daki bölücübaşı için de AKP hükümetinden büyük bir fırsat olamazdı. Verdiği talimatlar, AKP fırsatını sonuna kadar kullanmaya dönüktü.
Türkiye'de yaşanan iç savaş manzarasına ille de Başbakan ve Dışişleri Bakanı gibi dış zaviyeden bakacak olursak, şu fotoğrafı iyi görmeliyiz:
PKK ve yandaşlarının Türkiye'de huzuru dinamitlediği günlerde, Almanya PKK'ya karşı etkili bir operasyon başlattı. PKK'ya ait büro, ev ve işyerlerine baskın yapan Alman hükümeti terör örgütüne çok büyük bir darbe indirdi. Aynı gün ABD Irak'ta Türkmen şehri Telafer'de büyük bir katliama imza attı. Yüzlerce Türkmen'i havadan bombalamak suretiyle öldüren ABD Türkiye'ye adeta mesaj veriyordu. Hem Almanya hem de ABD, Türkiye'nin sürüklendiği Avrupa Birliği macerası yolunda topraklarımızda stratejik hesaplaşma içerisine girdi. Yapılan icraatlar, oynanan oyunlar dönüp dolaşıp Türkiye'nin güvenliğini, huzurunu ve geleceğini tehlikeye atıyor.
Almanya'nın PKK operasyonu, ABD'nin Telafer katliamı, Türkiye'de şehirlere sıçrayan iç savaş denemesi ve yaklaşan 3 Ekim? Hükümetin yaptığı gibi, işin kolayına kaçıp, bütün yaşananları 3 Ekim'e yapılan sabotaja indirgeyemeyiz. Her bir olay, birbirinden ayrı değerlendirilemeyecek kadar iç içe.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012