Türkiye, İran, Suriye ve Irak bölgesinde BOP kapsamında çok sinsi bir oyun oynanıyor.
Köşe yazarlarının yorumlarına baktığımızda ya kötü niyetli olarak ya da olaylardaki sinsiliği fark edemeyerek BOP’un figüranlığını yapıyorlar.
Soros destekli bir gazetenin meşhur yazarlarından birinin yorumunda, Türkiye’nin Ortadoğu’da aldığı pozisyon sebebiyle Tahran-Bağdat-Şam’dan oluşan bir cephe oluştuğundan bahsediliyor.
Ve “Bu cephe Ankara’yı özellikle Suriye’de etkisiz kılabilmek, içişleriyle meşgul etmek, iç çatışmalara sürükleyerek komşularına benzer görüntüler veren bir ülkeye dönüştürmeye çalışacaktır” deniliyor.
Bu yorumun ardından da ağızdaki bakla çıkarılıyor ve bu cephenin Türkiye’deki PKK eylemlerine destek olduğundan falan bahsediliyor.
Yani Gaziantep’te, Şemdinli’de, Hakkari’de ve yurdun birçok yerinde vatandaşlarımızın canını alan terör eylemlerinin faturası direkt ya da dolaylı olarak bu ülkelere kesiliyor.
Yazarın yorumlarını okumaya devam ediyoruz ve kendisiyle çeliştiğini görüyoruz.
Yazar, Kuzey Irak sınırında olduğu gibi Suriye sınırının da terörist geçişleri için daha uygun hale geldiğinden bahsediyor.
Demek ki Irak ve Suriye sınırları önceleri terörist geçişleri için uygun değildi.
Soru şu: Gerek Kuzey Irak gerekse Suriye sınırı terörist geçişleri için nasıl daha uygun hale geldi ya da İran sınırı neden terörist geçişleri için uygun değil.
Saddam döneminde Irak’ın kuzeyine istediğimiz gibi operasyon yapabiliyor arkasındaki her türlü dış desteğe rağmen terörü bastırabiliyorduk. Irak işgalinden sonra kontrol tamamen ABD’nin eline geçti ve istihbaratı da sözde ABD’den almaya başladık.
Yanlış ve yönlendirmeli istihbaratla geldiğimiz nokta ortada… Bize yanlış, PKK’ya doğru istihbarat gidiyor ve dün küçük gruplar halinde ülkemize saldıran teröristler bugün 250-300 kişilik gruplarla aynı anda iki tabura birden saldırabiliyor. Üstelik ağır silahlarla…
Saddam dönemini mumla arıyoruz. Peki, Saddam’ın devrilmesine kim yardım etti? AKP hükümeti… Demek ki, bugün şikayet ettiğimiz Irak sınırını kendi ellerimizle oluşturmuş olduk.
Aynı süreç Suriye için yaşanıyor.
Esad yönetiminin dış destekli terör saldırılarına maruz kalmadığı, hakimiyeti sağladığı dönemlerde Suriye sınırından en ufak bir terör tehdidi almadık.
Bugün Esad, özellikle de kuzey bölgelerinde teröristlerle büyük çatışmalar içindedir. Suriye’nin kuzeyi ciddi bir güvenlik sorunu yaşamaktadır. Esad yönetiminin bu zayıf pozisyonundan istifadeyle Suriye’nin kuzeyine yerleşmeye çalışan PKK ile Esad yönetimi arasında bağ kurmaya çalışmak ard niyetten başka bir şey değildir.
Bugün Özgür Suriye Ordusu saflarında Esad’ın ordusuyla çatışan PKK, nasıl olur da Esad ile işbirliği halinde olabilir?
İster kabul edin ister etmeyin, bugün Suriye’ye bu iftiraları atan siyasilerimiz ve onların medya uzantıları, bir taraftan PKK’nın Türkiye’deki eylemlerine lanet okurlarken, diğer taraftan Suriye konusunda aynı PKK ile kol kola aynı safta yer almaktadırlar.
PKK terörünü destekleyen Tahran-Bağdat-Şam cephesi değil, PKK adına bu ülkelerden toprak koparmaya çalışan ve Irak’ta bunu başaran ABD-İsrail-AB ülkeleri cephesidir.
Türkiye de bu cephenin ön gördüğü şekilde hareket ettiği için maalesef bu sürecin taşeronluğunu yapmaktadır.
Birilerine suç isnad ederken, önce kendimizin neler yaptığına, kimlerle beraber olduğumuza, yaptıklarımızın hangi neticeleri doğurduğuna dikkat edelim.
Köşe yazarlarının yorumlarına baktığımızda ya kötü niyetli olarak ya da olaylardaki sinsiliği fark edemeyerek BOP’un figüranlığını yapıyorlar.
Soros destekli bir gazetenin meşhur yazarlarından birinin yorumunda, Türkiye’nin Ortadoğu’da aldığı pozisyon sebebiyle Tahran-Bağdat-Şam’dan oluşan bir cephe oluştuğundan bahsediliyor.
Ve “Bu cephe Ankara’yı özellikle Suriye’de etkisiz kılabilmek, içişleriyle meşgul etmek, iç çatışmalara sürükleyerek komşularına benzer görüntüler veren bir ülkeye dönüştürmeye çalışacaktır” deniliyor.
Bu yorumun ardından da ağızdaki bakla çıkarılıyor ve bu cephenin Türkiye’deki PKK eylemlerine destek olduğundan falan bahsediliyor.
Yani Gaziantep’te, Şemdinli’de, Hakkari’de ve yurdun birçok yerinde vatandaşlarımızın canını alan terör eylemlerinin faturası direkt ya da dolaylı olarak bu ülkelere kesiliyor.
Yazarın yorumlarını okumaya devam ediyoruz ve kendisiyle çeliştiğini görüyoruz.
Yazar, Kuzey Irak sınırında olduğu gibi Suriye sınırının da terörist geçişleri için daha uygun hale geldiğinden bahsediyor.
Demek ki Irak ve Suriye sınırları önceleri terörist geçişleri için uygun değildi.
Soru şu: Gerek Kuzey Irak gerekse Suriye sınırı terörist geçişleri için nasıl daha uygun hale geldi ya da İran sınırı neden terörist geçişleri için uygun değil.
Saddam döneminde Irak’ın kuzeyine istediğimiz gibi operasyon yapabiliyor arkasındaki her türlü dış desteğe rağmen terörü bastırabiliyorduk. Irak işgalinden sonra kontrol tamamen ABD’nin eline geçti ve istihbaratı da sözde ABD’den almaya başladık.
Yanlış ve yönlendirmeli istihbaratla geldiğimiz nokta ortada… Bize yanlış, PKK’ya doğru istihbarat gidiyor ve dün küçük gruplar halinde ülkemize saldıran teröristler bugün 250-300 kişilik gruplarla aynı anda iki tabura birden saldırabiliyor. Üstelik ağır silahlarla…
Saddam dönemini mumla arıyoruz. Peki, Saddam’ın devrilmesine kim yardım etti? AKP hükümeti… Demek ki, bugün şikayet ettiğimiz Irak sınırını kendi ellerimizle oluşturmuş olduk.
Aynı süreç Suriye için yaşanıyor.
Esad yönetiminin dış destekli terör saldırılarına maruz kalmadığı, hakimiyeti sağladığı dönemlerde Suriye sınırından en ufak bir terör tehdidi almadık.
Bugün Esad, özellikle de kuzey bölgelerinde teröristlerle büyük çatışmalar içindedir. Suriye’nin kuzeyi ciddi bir güvenlik sorunu yaşamaktadır. Esad yönetiminin bu zayıf pozisyonundan istifadeyle Suriye’nin kuzeyine yerleşmeye çalışan PKK ile Esad yönetimi arasında bağ kurmaya çalışmak ard niyetten başka bir şey değildir.
Bugün Özgür Suriye Ordusu saflarında Esad’ın ordusuyla çatışan PKK, nasıl olur da Esad ile işbirliği halinde olabilir?
İster kabul edin ister etmeyin, bugün Suriye’ye bu iftiraları atan siyasilerimiz ve onların medya uzantıları, bir taraftan PKK’nın Türkiye’deki eylemlerine lanet okurlarken, diğer taraftan Suriye konusunda aynı PKK ile kol kola aynı safta yer almaktadırlar.
PKK terörünü destekleyen Tahran-Bağdat-Şam cephesi değil, PKK adına bu ülkelerden toprak koparmaya çalışan ve Irak’ta bunu başaran ABD-İsrail-AB ülkeleri cephesidir.
Türkiye de bu cephenin ön gördüğü şekilde hareket ettiği için maalesef bu sürecin taşeronluğunu yapmaktadır.
Birilerine suç isnad ederken, önce kendimizin neler yaptığına, kimlerle beraber olduğumuza, yaptıklarımızın hangi neticeleri doğurduğuna dikkat edelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025