İmam Hüseyin (a.s.) artık tek başınaydı. Yaralanmıştı da. Ellerini Cenab-ı Hakka açarak şöyle niyaz etti;"Ey makamı yüce, kudreti azim, azabı şiddetli, mahlukattan müstağni, azameti büyük, dilediğine kadir, rahmeti kullarına yakın, vaadinde sadık, nimeti bol, imtihanı güzel, çağırana yakın, yarattığını kuşatan, tövbe edenin tövbesini kabul eden, irade ettiğine gücü yeten, istediğine ulaşan, şükredildiğinde şekur (az amele karşılık çok veren) olan, anıldığında unutmayan Allah!Muhtaçken Seni çağırır, fakirken Sana yönelir, korkarken Sana sığınır, kederliyken (Senin karşında) ağlar, güçsüzken Senden yardım diler ve Seni yeterli bilerek Sana tevekkül ederim. Allah'ım! Bizimle kavmimiz arasında hükmet. Onlar bize hile yaptılar, bizi yalnız bıraktılar, bize ihanet ettiler. Peygamberinin (s.a.v.) Ehl-i Beyt'i, risalete seçtiğin ve vahye emin bildiğin Habib'in Muhammed'in (s.a.v.) evlatları olduğumuz hâlde bizi öldürdüler. Ey rahmedenlerin en merhametlisi olan Allah! İşimizde bize bir kurtuluş ve çıkış yolu nasip eyle! Ey senden başka ilah olmayan Allah! Senin kaza ve kaderinin karşısında sabrediyorum. Ey imdat dileyenlerin imdatçısı, benim Senden başka bir Rabbim, bir mabudum yoktur. Senin hükmüne, takdirine sabrediyorum.Ey yardımcısı olmayanların yardımcısı! Ey daimî olup sonu olmayan, ey ölüleri dirilten, ey herkese ameliyle karşılık veren Allah! Benimle bunların arasında sen hükmet; zira Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!"İmam (a.s.) daha sonra yüzünü toprağa koyarak şöyle dedi: "Allah'ın adıyla, Allah'ı anarak, Allah'ın yolunda ve Resulüllah (s.a.v.)'in dini üzere?" Susuzluk, Hz. Hüseyin'in (a.s.) canına tak etmişti. Fırat ırmağının yanına gitmek istedi. Düşman askerleri önünden çekildiler. Ve suya kadar da vardı. Fırat ırmağından su içmek için yüzü koyun yattı. Şimr alçağı, "Bu su içerse yine hayat bulur. Su içmeye fırsat vermeyin, bırakmayın" dedi. Hz. Hüseyin (a.s.) avucu ile içmek için biraz su aldı. Mel'unun biri Emirü'l-Mü'minin Hz. Hüseyin (a.s.)'a bir ok attı. Ok, Hz. Hüseyin'in (a.s.) ağzına dokundu. Hz. Hüseyin (a.s.) o oku hemen eliyle çekti. Ağzındaki su döküldü. Yine döndü. Fakat mübarek ağzından kanlar akıyordu. Çadırının kapısına geldi, durdu. Ömer İbn-i Sa'd onu öldürmek için ilerledi. Hz. Hüseyin (a.s.) onun yüzüne baktı ve "Beni öldürmeye sen mi geldin?" dedi. Ömer utandığından ötürü geri döndü, ilerleyemedi, duran adamlarına, "Ne duruyorsunuz? Öldürmeye bakın. Çabuk olun, işi uzatmayın!" dedi.Yaya olanlar Hz. Hüseyin'e (a.s.) saldırdılar. Çılgınlar gibi evladı Resul'e (s.a.v.) kast ettiler. Hz. Hüseyin'de (a.s.) onlara saldırdı. Onlardan çok mel'unu öldürdü. Ömer ile Şimr uzakta durmuşlar Hz. Hüseyin'in (a.s.) cengine bakıyorlardı. Hz. Hüseyin'in (a.s.) göğsünden otuz dört kılıç yarası ve otuz üç yerinden de ok yarası almıştı. Emirü'l-Mü'minin Hz. Hüseyin (a.s.), susuzluktan bîzar olmuş ve kanı da çok aktığından kuvvetsiz düşmüştü. Oturdu. Şimr mel'unu kendi has adamlarından altı kişi ile Hz. Hüseyin'in (a.s.) üstüne saldırdılar. Zer'a adında bir mel'un, Hz. Hüseyin'in (a.s.) bir kılıç darbesi ile mübarek kolunu yere düşürdü.Hz. Hüseyin (a.s.) tek kalan kolu ile ona hücum etti ama ona kılıç vurmaya mecali kalmamıştı. Çadırına girmek diledi. O mel'un da ardından yetişti. Süngüsünü Hüseyin'in (a.s.) mübarek vücuduna sapladı. Süngü göğsünden dışarı çıktı. Sonra Hz. Hüseyin (a.s.) yere düştü.Hz. Hüseyin (a.s.) uzun bir süre hareketsiz kaldı. Herkes son hamleyi yapmaktan çekiniyordu. Bunu gören Şimr melunu diğer melunlara, "Yazıklar olsun size! Hay anaları ağlayasıcalar! Daha ne bakıp duruyorsunuz adama? Öldürün onu?" dedi.Bunun üzerine melunlar saldırıya geçti. Cennet gençlerinin Efendisine bin bir darbe vuruyorlar. Mızraklarıyla, kılıçlarıyla Mübarek vücudunu paramparça ediyorlardı. Son darbeyi Sinan b. Enes b. Amrü'n-Nehai melunu vurdu. Arkasından gelerek, mızrağını Hz. Hüseyin'in (a.s.) köprücük kemiğinden saplayıp göğsünden çıkarınca, İmam Hüseyin (a.s.) yüzünün üzerine yere düştü. (devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025