Bulgaristan'da halk bugün sandık başına gidiyor. Başbakan'ı seçmek için yoğun bir rekabetin yaşanacağı seçimlerin sonuçları bu ülkenin geleceği açısından önem arzediyor.Avrupa'nın ucunda, ne tam Avrupalı olan ne de ondan ayrı olarak düşünülemeyecek bir coğrafi konuma sahip Bulgaristan'ın kendine özgü ayrı bir ülke olma bilinci var.Cumhurbaşkanını seçmek için ikinci tura giren İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimi son dönemecine girerken yine bu seçimlerde kazanan adayın İran açısından tarihi kararlara imza atacak olması ve İran halkının geleceğini şekillendirmesi yönünden dikkate değer.İran da, coğrafi açıdan Asyalı bir portre çizerken bu özelliği dışında farklı bir coğrafi açılım sergiliyor.Doğu medeniyeti açısından klasik bir yere sahip İran'da, Avrupa ile olan ilişkilerin seçim sonrası alacağı yol yeni bir başlangıç ya da sorunlu bir bitiş teşkil edecek.Seçimler bir ülkenin kaderini etkileyen en önemli unsur olurken kitlelerin yaşamının büyük değişikliklere uğrayacak olması ve ekonomik ve siyasal anlamda insanların yaşamını ileri veya geri anlamda tetiklerken atılan adımlar çok iyi irdelenmek durumunda.Sandığa uzanan eller ile tetiği çeken eller birbirine bu anlamda benzer.Halkların kendilerini temsil etmesi için başa getirdikleri kişilerin yapacakları icraatlar halkların perişan olmasıyla da sonuçlanabiliyor.Dünya Siyasi tarihi bunun örnekleri ile dolu.Ve insanlar belli bir süre sonra, başa getirdikleri siyasi iradeyi biranda devirebilmekteler.Devrimler, isyanlar, iç çatışmalar, gerilla hareketleri, muhalif provokasyonlar...hepsi aynı potada değerlendirilebilir.Başta sözünü ettiğimiz Bulgaristan ya da İran ile ilgili değil sadece; ülkelerin çoğunda ve şu aşamada bu tarz hareketlenmeler yaşanıyor.Kafkaslar ve Balkanlar yoğunluklu bu hareketlenmelerin öncesinde içten ve dıştan düne kadar desteklenen yönetimlerin nasıl biranda uçurumun kenarına geldiklerini yeni kuşaklar da yakınen gördüler.Ülke yönetiminin elde köz tutmaktan hiçbir farkı yok.Siyasilerin kendi üzerine almış oldukları sorumlulukların bilinci ile hareket ediyor olmaları ve kendi halkları karşısında daha duyarlı bir yapılanmaya gitmeleri beklenirken dış gelişmelerden ve dış baskılardan etkilenmeleri de doğal.Önemli olan bu doğallığın diğer güçlerin etkisi ile yapay boyuta getirilmemesi.Eğer bir ülkeye, bir lidere dışarıdan baskılar gelmeye başladı ise o yönetimin de sonu yakın demektir.Diğer ülkeler için de söyleyebileceğimiz gibi Bulgaristan ve İran da böyle bir tablo ile karşı karşıya.Dışarıdan parya muamelesi gören ülke ya da liderlerin sonu hiç de iyi olmamıştır.Bulgaristan'a düne kadar yapılan dış baskılar ile İran'ın şuan maruz kaldığı baskılar ve illegal muameleler hafızaları yoruyor.Bir ulusun kaderini değiştirmek ne kadar da kolay değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005