Siyaset Fazilet Partisi'nin kapatılma davasına kilitlendi. Bu satırlar yazılırken henüz davanın sonucu açıklanmamıştı. Ancak siz bu yazıyı okurken Anayasa Mahkemesi kapatma davasını karara bağlamış olacak.
Onun için FP davasının sonucunun siyasete etkisini gelecek günlerde tartışacağız.
Bugün, iktidarın en sorunlu partisi olan Anavatan Partisi'ndeki sıcak gelişmelere bir nazar edeceğiz. ANAP sessiz sedasız kongreye doğru gidiyor. Beyaz, Mavi, Mor enerji operasyonları ile hayli yıpranan Yılmaz'ı zor günler bekliyor. Davalar Yılmaz'ın ateşini hayli yükseltmişti. Ağustos sıcaklığına bir de Ağustos'ta yapılacak seçimli Kongre'nin sıcaklığı ilave edilince Yılmaz hayli terleyecek.
Gerçi Kongre'yi kaybetmesine pek ihtimal verilmiyor. "Bir dahaki kongrede aday olmayacağım" açıklaması doğrultusunda istifa ederek bir siyasi fazilet örneğini sergileyeceğine pek ihtimal verilmediğine göre, ANAP, yoluna yine Yılmaz ile devam edecek.
Yılmaz'ın hep şöyle bir şansı oldu; Türkiye, sayelerinde kötüye giderken, partisi her geçen gün küçülürken kendisi güçlendi. Şu anda da aynı kader yaşanıyor partide. Yılmaz'ın amansız muhalifi Vehbi Dinçerler'in çok adaylı muhalefet taktiği parti içinde kabul görmemiş olacak ki şimdilik Mesut Yılmaz'a bir rakip çıktı: Lütfullah Kayalar.
ANAP'ın 4-5 Ağustos 2001 tarihlerinde yapılacak 7. Olağan Kongresi'nde genel başkan adayı olduğunu açıklayan ANAP Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar, 'Partimi İstiyorum' sloganıyla yola çıkıyor. Kayalar, kongre süreci içinde hiçbir kimse ile kişisel tartışma içine girmeyeceğini belirtiyor. Eleştirilerini genel anlamda dile getiren Kayalar, mevcut yönetimin görevde kalması durumunda ANAP'ın baraj dışında kalacağını söylüyor. Kayalar'a göre, ANAP son 10 yıldır statükocu bir anlayışla yönetiliyor. Beyaz Enerji ve Mavi Akım operasyonlarının partiyi olumsuz etkilediğini belirten Kayalar, bu konuda sorumlu olanlara 'işin gereğini yerine getirin' çağrısında bulunuyor.
ANAP içinde hep potansiyel genel başkan adayı olarak değerlendirilen Lütfullah Kayalar, bugüne kadar niçin beklediğini şöyle izah ediyor: "1991 kongresinden bu yana partimizin tabanında her zaman aday olarak görüldüm. Ancak 1991 yılında genel başkan adayı olmayı hiç aklımdan geçirmemiştim. Genel başkan adayı olmayı ilk defa 1996 kongresinde düşündüm ve ciddi olarak araştırdım. Ama o günkü ortam içerisinde özellikle delegenin son bir kez daha sayın Mesut Yılmaz'a bir şans verilmesi yönünde temayülün belirdiğini gördüm.".
ANAP'ın barajın altında olduğunu genel başkanları Yılmaz'ın dahi itiraf ettiğini söyleyen Kayalar; "ANAP, 1983'de rahmetli Turgut Özal'la birlikte kurulduğu zaman belli bir felsefesi, vizyonu ve misyonu olan bir siyasi partiydi. Biz parti olarak kendi misyonumuza, kendi vizyonumuza uygun politikaları uygulayamıyorsak o zaman bizim hükümette olmamızın anlamı nedir" diye soruyor.
"Biz rahmetli Özal döneminde üç temel hürriyeti esas almış bir partiyiz" diyen Kayalar, "Din ve vicdan hürriyeti, düşünce hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti bu partinin şiar edindiği üç temel ögedir. Bir siyasi partinin takip edeceği politikalarda çizgi kırıklıkları ortaya çıktığı zaman bu tavır halkta bir tereddüt doğurur" sözleri ile partinin Yılmaz tarafından sürüklendiği yeni konumuna itiraz ediyor.
Kayalar'ın asıl zorluğu delege oylarını ürkütmemek için ANAP'ın pir ü pak olduğunu iddia etmesi. Kayalar, partisini şöyle temize çıkarıyor; "ANAP olarak inanıyoruz ki bütün Türkiye genelinde Anavatan Partisi teşkilatları en temiz teşkilatlardır. Partimizin bu tür iddialarla karşı karşıya kalmasını hem kabul edemiyorum hem de üzülüyorum."
Kayalar bu pragmatik tutumu ile 1990'ların köklü hesaplaşmasını yapacak cesaret, vizyon ve misyon adamı olmanın ötesinde Yımaz'ın işini kolaylaştıracak bir gecelik rakip profili çiziyor.
Kendimi zorluyorum. Haksızlık etmek istemiyorum. Belki de Kayalar'ın vizyonunun ipuçları şu sözlerde gizli: "Şimdi asıl özelliği uzlaştırmak olması gereken ANAP yönetimi Türkiye'deki bütün kesimlerle kavga içerisinde. Türkiye'yi dünyaya açan, hizmette çağ atlatan, dünya ile buluşturan bir siyasi parti bugün o çalışkanlığından uzaklaşmıştır. Halkın yanından kopup devletin yanında yer alan, devletçi zihniyetli bir parti konumuna düştüğü parti yönetimi tarafından kabul görmüştür. Şimdi halka güven vermeyen bir yönetim kadrosu işbaşındadır ve başarılı olması mümkün değildir. Partimizin bugün halk desteği yüzde 6'lar civarındadır. Şimdi hedefimiz ANAP'ın bu görüntüsünü değiştirmektir. Parolamız, 'Partimi İstiyorum'dur ve bunun anlamı, partiyi 1990'lı yıllardaki konumuna kavuşturmaktır".
Bakalım delegeler Kayalar gibi kaybettikleri partilerini mi isteyecek yoksa ihaleleri mi?
Onun için FP davasının sonucunun siyasete etkisini gelecek günlerde tartışacağız.
Bugün, iktidarın en sorunlu partisi olan Anavatan Partisi'ndeki sıcak gelişmelere bir nazar edeceğiz. ANAP sessiz sedasız kongreye doğru gidiyor. Beyaz, Mavi, Mor enerji operasyonları ile hayli yıpranan Yılmaz'ı zor günler bekliyor. Davalar Yılmaz'ın ateşini hayli yükseltmişti. Ağustos sıcaklığına bir de Ağustos'ta yapılacak seçimli Kongre'nin sıcaklığı ilave edilince Yılmaz hayli terleyecek.
Gerçi Kongre'yi kaybetmesine pek ihtimal verilmiyor. "Bir dahaki kongrede aday olmayacağım" açıklaması doğrultusunda istifa ederek bir siyasi fazilet örneğini sergileyeceğine pek ihtimal verilmediğine göre, ANAP, yoluna yine Yılmaz ile devam edecek.
Yılmaz'ın hep şöyle bir şansı oldu; Türkiye, sayelerinde kötüye giderken, partisi her geçen gün küçülürken kendisi güçlendi. Şu anda da aynı kader yaşanıyor partide. Yılmaz'ın amansız muhalifi Vehbi Dinçerler'in çok adaylı muhalefet taktiği parti içinde kabul görmemiş olacak ki şimdilik Mesut Yılmaz'a bir rakip çıktı: Lütfullah Kayalar.
ANAP'ın 4-5 Ağustos 2001 tarihlerinde yapılacak 7. Olağan Kongresi'nde genel başkan adayı olduğunu açıklayan ANAP Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar, 'Partimi İstiyorum' sloganıyla yola çıkıyor. Kayalar, kongre süreci içinde hiçbir kimse ile kişisel tartışma içine girmeyeceğini belirtiyor. Eleştirilerini genel anlamda dile getiren Kayalar, mevcut yönetimin görevde kalması durumunda ANAP'ın baraj dışında kalacağını söylüyor. Kayalar'a göre, ANAP son 10 yıldır statükocu bir anlayışla yönetiliyor. Beyaz Enerji ve Mavi Akım operasyonlarının partiyi olumsuz etkilediğini belirten Kayalar, bu konuda sorumlu olanlara 'işin gereğini yerine getirin' çağrısında bulunuyor.
ANAP içinde hep potansiyel genel başkan adayı olarak değerlendirilen Lütfullah Kayalar, bugüne kadar niçin beklediğini şöyle izah ediyor: "1991 kongresinden bu yana partimizin tabanında her zaman aday olarak görüldüm. Ancak 1991 yılında genel başkan adayı olmayı hiç aklımdan geçirmemiştim. Genel başkan adayı olmayı ilk defa 1996 kongresinde düşündüm ve ciddi olarak araştırdım. Ama o günkü ortam içerisinde özellikle delegenin son bir kez daha sayın Mesut Yılmaz'a bir şans verilmesi yönünde temayülün belirdiğini gördüm.".
ANAP'ın barajın altında olduğunu genel başkanları Yılmaz'ın dahi itiraf ettiğini söyleyen Kayalar; "ANAP, 1983'de rahmetli Turgut Özal'la birlikte kurulduğu zaman belli bir felsefesi, vizyonu ve misyonu olan bir siyasi partiydi. Biz parti olarak kendi misyonumuza, kendi vizyonumuza uygun politikaları uygulayamıyorsak o zaman bizim hükümette olmamızın anlamı nedir" diye soruyor.
"Biz rahmetli Özal döneminde üç temel hürriyeti esas almış bir partiyiz" diyen Kayalar, "Din ve vicdan hürriyeti, düşünce hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti bu partinin şiar edindiği üç temel ögedir. Bir siyasi partinin takip edeceği politikalarda çizgi kırıklıkları ortaya çıktığı zaman bu tavır halkta bir tereddüt doğurur" sözleri ile partinin Yılmaz tarafından sürüklendiği yeni konumuna itiraz ediyor.
Kayalar'ın asıl zorluğu delege oylarını ürkütmemek için ANAP'ın pir ü pak olduğunu iddia etmesi. Kayalar, partisini şöyle temize çıkarıyor; "ANAP olarak inanıyoruz ki bütün Türkiye genelinde Anavatan Partisi teşkilatları en temiz teşkilatlardır. Partimizin bu tür iddialarla karşı karşıya kalmasını hem kabul edemiyorum hem de üzülüyorum."
Kayalar bu pragmatik tutumu ile 1990'ların köklü hesaplaşmasını yapacak cesaret, vizyon ve misyon adamı olmanın ötesinde Yımaz'ın işini kolaylaştıracak bir gecelik rakip profili çiziyor.
Kendimi zorluyorum. Haksızlık etmek istemiyorum. Belki de Kayalar'ın vizyonunun ipuçları şu sözlerde gizli: "Şimdi asıl özelliği uzlaştırmak olması gereken ANAP yönetimi Türkiye'deki bütün kesimlerle kavga içerisinde. Türkiye'yi dünyaya açan, hizmette çağ atlatan, dünya ile buluşturan bir siyasi parti bugün o çalışkanlığından uzaklaşmıştır. Halkın yanından kopup devletin yanında yer alan, devletçi zihniyetli bir parti konumuna düştüğü parti yönetimi tarafından kabul görmüştür. Şimdi halka güven vermeyen bir yönetim kadrosu işbaşındadır ve başarılı olması mümkün değildir. Partimizin bugün halk desteği yüzde 6'lar civarındadır. Şimdi hedefimiz ANAP'ın bu görüntüsünü değiştirmektir. Parolamız, 'Partimi İstiyorum'dur ve bunun anlamı, partiyi 1990'lı yıllardaki konumuna kavuşturmaktır".
Bakalım delegeler Kayalar gibi kaybettikleri partilerini mi isteyecek yoksa ihaleleri mi?
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014