Almanya'nın Yıldırım Genel Karargâhındaki Türk subaylarına karşı davranışları: Yıldırım Alman karargâhında görevli olan harekat şubesi başkanı olan Yarbay, sonra general olan H.H.E Erkilet, Türk subaylarına karşı uygulamaları hatıratında şöyle yazmıştır: "?Bu karargah hemen kamilen Almanya'dan teşekkül etmiş ve Alman azalardan ibaretti. Bizim muamelat-ı zatiye dairesi ya bunu bilmiyor veya bundan tecahül ediyordu (bilmezlikten geliyordu). Benim bildiğim, Yıldırım Ordular Gurubu Karargahı, bir Türk Karargahı olacaktı. Yalnız kumandan ile Erkan-ı Harbiye reisi Alman olacaktı Mahdut miktarda da Alman subayı bulunacaktı. Şimdi gördüğüm şekil ise tamamen başka idi. Muamelat-ı Zatiye dairesi de diğer taraftan bu karargaha bir çok Türk zabit, tayin etmiş ve halada etmekteydi. Bu öyle nihayet öyle müncer olmuş idi ki karargahta her vazifenin her iki milletten de amir ve memurları vardı: Bir Alman erkan-ı harbiyesi yanında birde Türk Erken-ı harbiyesi vardı?" "?Sarahaten anlaşılıyordu ki karargah bir Alman karargahı idi. Kendisine Müşir unvanı ve rütbesi verilen G. Falkenhayn, her ne kadar ara sıra Osmanlı üniformasını labis oluyor idiyse de karargaha memur olan bütün Alman zabitanı Alman Rütbesi ve üniformasını muhafaza etmişlerdir. Bu karargâha bazı Türk zabitanının da tayini sırf zahiri görüşü(kurtarmak) içindir. Karargâha geldiğin ilk gün, işsiz vakit geçiren karargâha memur Osmanlı zabitanının, bilhassa Erkan-ı Harbiye zabitanının hali nazarımı celbetti. Bunlara muayyen vazifeler verilmediği gibi, ekserisinin ne bir odası, nede bir masası vardı. Derhal müdahaleye lüzum görerek bunların Alman zabitanı ile birlikte çalışmalarını kısmen olsun temin ettim. Fakat karargaha varit olan Türkçe evrak ve muaharrerat ve emirler önce, raporlar evvel emirde bir tercüme kaleminde Almancaya tercüme edilerek bütün muamelat Almanca yapılmaktaydı. Bütün müsvedde ve takrirler Almanca yazılmakta olduğundan Osmanlı zabitanı tabiatı ile ipin ucunu elinden kaçırıyordu. Karargaha Erkan-ı Harbiye reisi nezdinde lazımına tevessül etmekle beraber Harbiye nezaretinin mesul ve salahiyettar erkanının nazar-ı dikkatlerini celbetmekten de hali kalmadım. Fakat mateessüf hiç kimsenin diğerinin yaptığından haberi olmadığı gibi vatani bir alaka da göstermiyordu." Generak H.H.E Erkilet Kudüs'ün İngilizler tarafından işgalinden sonra Kuzeye çekilen karargahtaki Türk Subaylarına karşı Alman Subaylarının davranışlarını 4 Ocak 1918 de şu yazısı ile Enver Paşa'ya bildirir:""? Osmanlı zabitanı karargahta yalnız işsiz bulunmakla kalmazlar. Bundan başka bazaen pek fena ve pek hakirane muamele de görürler ve karargahtaki müsavi rütbedeki Alman zabitanı ile aynı muameleyi görmezler? Alman Tercümen kaleni amiri olan küçük bir zabitin (Onbaşı) hatırı için bir Türk Üsteğmeni karargahtan ihraç olunduğu gibi yine ayni adamın ikayeti ile bir ikici Üsteğmen benim müdahale ve ısrarım üzerine bırakıldı?" Fakat Enver Paşa'nın karargahımdan bu şikayetim hakkında iyi ve kötü hiçbir yazı şahsıma gelmemiştir. Türk Subaylarını, Almanların çirkin davranışlarına karşı(Üstelik kendi ülkemizde) Koruyacak bir üst makam bile kalmamıştı. Buradan da Enver Paşa'nın Alman hayranlığı yüzünde onlara tam anlamı ile teslim olup Türk Ordusu ile ilgili her şeyi de teslim etmiş durumda idi. Çünkü bütün benliği ile Almanların savaşı zaferle sonuçlandıracağına çok inanmıştı. H.H.E.Erkilet Harbiye Nazırı Enver Paşanın yukarıdaki tutumu ve davranışını şu düşünceleri ile yorumluyor: "Yıldırım Karargahı Türkiye'ye Alman olarak gelmiş ve Alman olarak da gitmiştir. Çünkü Almanlıklarını son gününe kadar muhafaza etmişlerdi. Bu hal harbin bizdeki sevk ve idaresini teshil etmedi(kolaylaştırmadı) bilakis madun mukamatta "Yıdırım"a karşı tedricen tevessü eden(genişleyen) bir itimatsızlık tevlit etti. Bütün bunlar ""Yıldırımın başında bulunan zatın şöhret-i tarihiye ve iktidar-ı müsellemesinden Türkiyenin mutaç olduğu bir zamanda müstefit olmamasını ve Binnetice BİRÜSSEBİ, GAZZE, YAFA VE KUDÜS'ÜN ziyaını ve Filistinde vaziyetin bir daha düzeltilmiyecek bir hale gelmesini mucip olmuştur. Falkenhayn iyi bir Türk Karargahının başında belki kendisine çok daha ziyade itimat ve muvaffakiyet celbedebilirlerdi" diye yorumluyor. Kısacası Türk ordusuna ve Türk subayına karşı İngiliz kuvvetleri ile Alman Karargahı arasındaki düşmanlık hakkında hiçbir fark olmadığını ifade etmek istiyor. Çünkü Alman'lar Türkiye'ye savaşmak için değil kendi gizli amaçların uygulamak için gelmişlerdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011