Başbakan Erdoğan bugünlerde ciddi bir düğme sendromu yaşıyor. Kendisiyle ilgili her eleştiri ve girişim karşısında "yine düğmeye bastılar" şeklinde bir savunma mekanizması geliştiren Erdoğan düğme konusuna Fas'ta şöyle açıklık getiriyor: "Düğme çok... Kim, 'ben güç dengesiyim' diyorsa onun önünde bir düğme var ve güç dengeleri düğmeleri kendilerine göre kullanıyor."
AKP'de yaşanan istifalar, ABD ile yaşanan sözde tatsızlık, Başbakanlık müsteşarı Ömer Dinçer'in bilimsel "aşırma" suçunun tekrar gündeme taşınması, medya ile arasındaki sürtüşme... Bütün bunlar Erdoğan'a göre birilerinin düğmeye basması sonucu ortaya çıktı.
2.5 yıllık AKP iktidarı döneminde basılmayan ve ortalıkta görünmeyen düğmeler ne oldu da birden ortaya çıkıverdi ve dört koldan Erdoğan aleyhine düğmelere basılmaya başlandı?
2.5 yıldır AKP hangi güç odaklarına hizmet ediyordu da, bu güç odakları şimdi Erdoğan'ın hedefi haline geldi? Çıkar ilişkileri hangi tavizler ve peşkeşler üzerine kuruluydu? Erdoğan'ın "hortumlarını kestik" dediği hortumculara 2.5 yıl Türkiye nasıl ve neden hortumlatıldı?
Başbakan Erdoğan çevresindeki düğmelerin sayısını aktarmadan önce bu sorulara cevap vermelidir.
Doğrudur, Türkiye'de belli güç odakları mevcuttur ve her güç odağının gücüyle mütenasip bir düğmesi bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye dışında ama Türkiye'yi yakından takip eden odaklar da mevcuttur. Onların düğmeleri, etkileri itibariyle daha büyüktür.
Bu odaklar düğmeye bastıklarında, sadece Erdoğan'ı rahatsız eden, medya ile ilişkiler bozulup, müsteşarının foyası meydana çıkmıyor. O odaklar düğmeye bastıklarında neler mi oluyor? Kıbrıs gidiyor, Güneydoğu gidiyor, Kerkük gidiyor, Ege gidiyor, Anadolu parsel parsel satılıyor, IMF iliğimize kadar sömürüyor, İncirlik ABD toprağı oluyor, Ermenistan Doğu Anadolu'ya ayak basıyor...
Osmanlı'nın son dönemlerinde basılan ve Sevr'de ete kemiğe bürünen düğme, Kurtuluş savaşıyla akîm bırakıldı. Ve o güç odakları o büyük düğmeye Lozan'dan sonra tekrar bastılar. O düğmenin sonucu 80 küsur yıldır bekleniyor.
Başbakan Erdoğan "düğme çok" diyor ama asıl büyük düğmeyi göremiyor ve o düğmenin amacına hizmet etmekten de geri durmuyor.
Misyon parçalarının
düğmesine de basıldı
Bir de düğmeyle çalışan taşeronlar ve "misyon parçaları" var. Onların düğmesine de 1962'de Vatikan Konsili'nde basıldı. Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmak için yıllardır canla başla mücadele ediyorlar. Onlar da bugünlerde "birileri düğmeye bastı" diye viyaklamaya başladı. İplikleri, pislikleri pazara çıkınca, foyaları ortaya çıkınca ve millet bunların ne mal olduğunu anlamaya başlayınca felekleri şaştı, şu sıralar sağa sola saldırmak, çamur atmakla meşguller. Papa'nın komada olduğu (ölmüş de olabilir) şu günlerde derin üzüntü içinde olduklarını bildiğimiz o çevreleri, bu kederli günlerinde daha fazla sarsmayalım! Ama onların düğmesine fena halde basıldığı, viyaklama seslerinin yüksekliğinden anlaşılıyor.
AKP'de yaşanan istifalar, ABD ile yaşanan sözde tatsızlık, Başbakanlık müsteşarı Ömer Dinçer'in bilimsel "aşırma" suçunun tekrar gündeme taşınması, medya ile arasındaki sürtüşme... Bütün bunlar Erdoğan'a göre birilerinin düğmeye basması sonucu ortaya çıktı.
2.5 yıllık AKP iktidarı döneminde basılmayan ve ortalıkta görünmeyen düğmeler ne oldu da birden ortaya çıkıverdi ve dört koldan Erdoğan aleyhine düğmelere basılmaya başlandı?
2.5 yıldır AKP hangi güç odaklarına hizmet ediyordu da, bu güç odakları şimdi Erdoğan'ın hedefi haline geldi? Çıkar ilişkileri hangi tavizler ve peşkeşler üzerine kuruluydu? Erdoğan'ın "hortumlarını kestik" dediği hortumculara 2.5 yıl Türkiye nasıl ve neden hortumlatıldı?
Başbakan Erdoğan çevresindeki düğmelerin sayısını aktarmadan önce bu sorulara cevap vermelidir.
Doğrudur, Türkiye'de belli güç odakları mevcuttur ve her güç odağının gücüyle mütenasip bir düğmesi bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye dışında ama Türkiye'yi yakından takip eden odaklar da mevcuttur. Onların düğmeleri, etkileri itibariyle daha büyüktür.
Bu odaklar düğmeye bastıklarında, sadece Erdoğan'ı rahatsız eden, medya ile ilişkiler bozulup, müsteşarının foyası meydana çıkmıyor. O odaklar düğmeye bastıklarında neler mi oluyor? Kıbrıs gidiyor, Güneydoğu gidiyor, Kerkük gidiyor, Ege gidiyor, Anadolu parsel parsel satılıyor, IMF iliğimize kadar sömürüyor, İncirlik ABD toprağı oluyor, Ermenistan Doğu Anadolu'ya ayak basıyor...
Osmanlı'nın son dönemlerinde basılan ve Sevr'de ete kemiğe bürünen düğme, Kurtuluş savaşıyla akîm bırakıldı. Ve o güç odakları o büyük düğmeye Lozan'dan sonra tekrar bastılar. O düğmenin sonucu 80 küsur yıldır bekleniyor.
Başbakan Erdoğan "düğme çok" diyor ama asıl büyük düğmeyi göremiyor ve o düğmenin amacına hizmet etmekten de geri durmuyor.
Misyon parçalarının
düğmesine de basıldı
Bir de düğmeyle çalışan taşeronlar ve "misyon parçaları" var. Onların düğmesine de 1962'de Vatikan Konsili'nde basıldı. Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmak için yıllardır canla başla mücadele ediyorlar. Onlar da bugünlerde "birileri düğmeye bastı" diye viyaklamaya başladı. İplikleri, pislikleri pazara çıkınca, foyaları ortaya çıkınca ve millet bunların ne mal olduğunu anlamaya başlayınca felekleri şaştı, şu sıralar sağa sola saldırmak, çamur atmakla meşguller. Papa'nın komada olduğu (ölmüş de olabilir) şu günlerde derin üzüntü içinde olduklarını bildiğimiz o çevreleri, bu kederli günlerinde daha fazla sarsmayalım! Ama onların düğmesine fena halde basıldığı, viyaklama seslerinin yüksekliğinden anlaşılıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012