Bizler aynı dine mensup inananlarız. Allah'ımız bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir ve birliktelikle tek vücutta tüm halkımız bir. Güzel dinimizin en önemli düsturlarından bir tanesidir insanları birleştirmek ve eşit bir seviyeye getirmek. Dinimize göre üstünlük ancak ve ancak takvadadır, yani kim Yüce Mevla'ya çok yakınsa üstün olan da odur. Ayrıca âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz "Irkçılık yapan bizden değildir" diyerek insanları hiziplere bölenleri dışlamıştır. Evet, insanları Türk, Kürt, Laz ve Çerkez diye ayırıp bunlar üzerinde nemalanmaya çalışan fırsat düşkünlerini sevgili peygamberimiz dışlamıştır ve ben inanıyorum diyen herkes de bunları dışlamalıdır. Düşünün o kadar güzel bir dinimiz var ki iman edip şahadet getiren efendi ve köle aynı safta omuz omuza Allah'a secdeye kapanarak eşitliğin en güzel örneğini sergilemişlerdir. Ben müslümanım diyen herkes ırkçılık yapanlara karşı bir kardeşlik duvarı örmeli ve onları tamamen dışlamalı. Bu güzel vatanımız ay yıldızlı bayrağıyla semalara meydan okur, ezan sesiyle ruhlara inşirah verir ve tek vücutta kardeşliğin en güzel örneğini vererek geleceğe yürür. Unutmamalıyız Çanakkale'de yatan ecdadımızdan, doğuda düşmanlara karşı duran Hamidiye alaylarından bize kalan miras bu ülke ve bitmeyecek kardeşliğimizdir. Günümüze kadar klişeleşmiş, modası geçmiş sloganlarla milleti uyutup hiziplere bölen ve bundan gerek siyasi gerekse farklı kazanımlar elde eden insanlara artık dur demek zorundayız. Bir tek vücuda sahibiz bu ülkede yaşayan insanlar olarak, dolayısıyla akan kanın tek bir vücuttan aktığının farkına varıp bu zor günlerde dinimizin birleştirici semavi ikliminden soluklanmalı. Bu ülkeyi bölmeye çalışan dış kuvvetlere taşeronluk yapmak yerine birlikten doğacak kuvvetin hesabı kitabı yapılırsa daha güzel mesafe kat edilir bazı konularda. Aklımızdan çıkarmamamız gereken biricik gerçeğimiz, bu gemi hepimizin, batarsa hepimiz batacak ve kimsenin bundan kaytarma şansı da yok. Güçlenmek varken, yıllarca bir arada kardeşliğin en güzel örnekleri sergilenmişken menfaatleri uğruna yapmayacakları kötülük olmayan insanlara daha ne kadar tutsak yaşamayı, kendimizi onlara kullandırmayı sürdüreceğiz.Artık yeter, şiddetin olduğu bir yerde ne demokrasi olur, ne kardeşlik olur ne de kalkınma. Basit sindirme politikalarının olduğu, etnik kökeni farklı insanların ötekileşme suretiyle yok sayılmalarıyla yakalanacak hiçbir insancıl standart olamaz, herkes birbirini kabullenecek ve bu güne kadar nasıl birlikte yaşadıysa bundan sonra da bunun için gerekenleri sırtında vefadan bir borç bilecek ki geleceğimiz aydınlansın. Kısır döngülerle, demagojiyle, politik kazanım hesaplarıyla bu memleket hiçbir yere varamaz, yazıktır ve günahtır. Herkes samimi olmalı, herkes kendisinden önce konu komşusunu düşünmeli, kendi çocuklarına huzurlu yarınlar bırakma telaşı taşımalı, şiddetten kaostan, yadsımadan ve inkârcılıktan ancak menfi sonuçlar doğar.
Orhan Yaralı / diğer yazıları
- Ödenecek bedel kalmadı / 01.01.2010
- Sevginin var olduğu devletlerin ömrü uzar / 30.12.2009
- Haklı olunmadan hak savunulmaz / 23.12.2009
- Demokrasi erdemsiz toplumlara göre mi? / 20.12.2009
- Güç hak mıdır? / 16.12.2009
- Benim bir arkadaşım vardı? / 13.12.2009
- Sevginin var olduğu devletlerin ömrü uzar / 30.12.2009
- Haklı olunmadan hak savunulmaz / 23.12.2009
- Demokrasi erdemsiz toplumlara göre mi? / 20.12.2009
- Güç hak mıdır? / 16.12.2009
- Benim bir arkadaşım vardı? / 13.12.2009