O'na ihtiyacımız var

Haçlıbaşı Papa, "devletin en tepe noktasından yapılan davete icabet ederek" Türkiye'ye geldi. Papa'yı; son ana kadar "görüşmeyeceğim" diyen Başbakan Erdoğan uçağın kapısında karşıladı. Burada Erdoğan'ın, "başbakan" sıfatıyla Papa'yı karşılaması, Papa'nın nihai anlamda bir devletin başkanı olması hasebiyle anormal bir durum olarak algılanmaması gerekir. Ancak öncesinde estirilen "papa karşıtı" tutumlar gözönüne alındığında, Türk milletinin vicdanına yönelik bir istismar ve kamuflaj hareketi göze batıyor. Papa'nın, Türk ve İslam düşmanlığı açık bir şekilde biliniyor. Daha birkaç ay evvel Peygamber efendimizle ilgili ağır hakaretlerde bulunan Papa'nın Türk düşmanlığını açık eden konuşmaları ise daha eskilere dayanıyor. Papa olayında Türk halkının en iyi şekilde gözlemlemesi ve test etmesi gereken iki önemli samimiyet sınavı bulunuyor. Birincisi iktidardaki hükümetin Papa konusunda millete karşı oynadığı rol ile, Papa'yı uçak kapısında karşılayan gerçek yüzün sorgulanması ve ayırt edilmesi. İkincisi ise binlerce insanı "Papa'ya karşıyım" diyerek miting meydanlarına toplayanların gerçek yüzlerinin ortaya çıkarılması. Her iki cephede de Türk milleti ciddi anlamda aldatılıyor, koca bir yalanın peşinden sürükleniyor.Ülkenin ve milletin yalana ve aldatmacalara teslim edildiği bir ortamda, en "delikanlı" ve en "esaslı" duruş Prof. Dr. Haydar Baş'tan geldi. Prof. Dr. Baş'ınki öyle sağlam, öyle esaslı bir duruş ki, dinleyeni ve ders alanı "esas duruşa", hizaya sokuyor. O bir politikacı gibi, sağa sola yaranayım, Atlantik ötesine mesaj yollayayım diye çok yüzlü olmuyor. O, gücünü sadece ve sadece milleten alıyor, sadece millete güveniyor ve sadece millet için, memleket için uğraşıyor.Prof. Dr. Baş, pazartesi günü Meltem TV'deki "Haftanın Sohbeti" programında Papa'nın Türkiye ziyareti, ona gösterilen tepkilerin samimiyetsizliği ve Türkiye'nin takınması gereken gerçek duruşa dair çok önemli tespitlerde bulundu. Papa'nın Türkiye'ye değil, Konstantinopol'e geldiğini bu ülkede ilk ve tek ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Baş, 19 Kasım tarihinde Çağlayan Meydanındaki "Bağımsız Türkiye" mitinginde, Papa'nın Konstantinopol'e geldiğini ve asıl amacının Katolik- Ortodoks ittifakıyla birlikte Bizans'ı hortlatma girişimi olduğunun altını çizmişti. Burada asıl sorumlunun Papa olmayıp, onu en üst düzeyde Türkiye'ye davet eden iradenin ve Fener papazını, "ekümeniklik" iddiasında güçlendirip, cesaretlendiren hükümetin olduğunu vurgulayan Baş, bugün Papa gelmesin diye yaygara kopartanların perde arkasında nasıl Papa'nın misyon parçası olduklarını da gözler önüne serdi. Prof. Dr. Baş Meltem TV'deki Haftanın Sohbeti programında, Türk milletinin duygularını istismar eden grupların, Avrupa teşkilatlarında nasıl Papa'nın dinlerarası diyalog misyonuna hizmet ettiklerini, "Haçlı, Hilalli ve Siyon yıldızlı" flamanın altında nasıl toplaştıklarını ve kilise ile camiyi nasıl aynı kefeye koyduklarını tek tek belgeleriyle ortaya koydu. Bu grupların yaz kurslarında papaz efendinin rahle-i tedrisinden geçip, sonra da kiliselerde staj gördüklerini anlatan Baş, Türk milletine kurulan büyük tezgahı ortaya çıkaran lider olma özelliğiyle, tarihi bir misyonu yerine getiriyor. "Adam gibi adam olun, safınızı ve kimliğinizi net olarak ortaya koyun" mesajıyla, milletimizin en çok ihtiyaç duyduğu şahsiyetli duruşun formülünü ortaya koyan Baş'a bu milletin çok ama çok ihtiyacı var. Onun önderliğine, onun dobralığına, onun "adam gibi adamlığına", onun şahsiyetli duruşuna, onun "Türk oğlu Türklüğüne", onun vatanseverliğine, onun milliyetçiliğine, onun dindarlığına, onun netliğine, onun vizyonuna, onun tezlerine, onun projelerine ve onun sahipliğine ihtiyacımız var.Çok geç kalmadan sahip çıkalım!