'O ruh Beni över'
İmam Ca'fer (a.s.) buyurdu ki: "Allah (c.c.)buyurdu ki: Ey Muhammed! Gökleri, yeri, Arş'ı ve denizi yaratmadan önce Seni ve Ali'yi nur olarak yani bedensiz ruh olarak yarattım. O ruh Beni över ve Lailahe illallah derdi. Sonra ikinizin ruhunu birleştirerek tek nur olarak karar kıldım. O beni över ve takdis eder ve Lailahe illallah derdi"
20.12.2017 00:00:00
Enes diyor ki:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben ve Ali, Arş'ın sağ tarafında idik. Adem yaratılmadan iki bin yıl önce Allah'ı tesbih ediyorduk. Adem'i yarattığında bizi onun sülbüne koydu. Pak sülblerden ve temiz rahimlerden gelerek sonunda Abdülmuttalib'e ulaştık. Sonra iki kısma ayrıldık. Yarısı Abdullah'ta diğer yarısı da Ebu Tâlib'de karar kılındı. Nübüvvet ve risalet bana verildi. Vasiyet ve hilafet de Ali'ye verildi. Sonra bize kendi isminden alınma iki isim verdi; Allah Mahmud'dur Ben de Muhammed'im. Allah el Ali'dir, bu da Ali'dir. Ben peygamberlik ve resullük için, Ali de vasilik ve halifelik içindir." (Bihar'ul-Envar, c.15, s.12, 14.hadis-i şerif).
İmam Ca'fer Sâdık (a.s.) buyurdu ki: "Allah Azze ve Celle buyurdu ki: 'Ey Muhammed! Gökleri, yeri, Arş'ı ve denizi yaratmadan önce Seni ve Ali'yi nur olarak yani bedensiz ruh olarak yarattım. O ruh beni över ve Lailahe illallah derdi. Sonra ikinizin ruhunu birleştirerek tek nur olarak karar kıldım. O beni över ve takdis eder ve Lailahe illallah derdi. Sonra onu ikiye böldüm ve onu da ikiye böldüm. Böylece dört parça oldu. Bir Muhammed, bir Ali, iki de Hasan ve Hüseyin." (Usul-i Kâfi, c.1, s.440, 3.hadis-i şerif).
Muhammed bin Sinan der ki:
İmam Muhammed Taki (a.s.)'a Şiiler arasındaki ihtilafı anlattığımda şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! Allah ezelden beri hep tek idi. Sonra Muhammed, Ali ve Fâtıma'yı yarattı. Onlar bin yıl beklediler. Sonra bütün her şeyi yarattı. Onları halkın yaratılışlarında şahit olarak karar kıldı. Her şeyin onlara itaatını farz kıldı. İşleri onlara teslim etti. Onlar istediklerini helal istediklerini haram kıldılar. Onlar Allah'ın istediklerinden başka bir şey istemezler."
Sonra İmam (a.s.) buyurdu ki: "Ey Muhammed! Bu öyle bir inançtır ki her kim bundan öne geçse dinden çıkar. Her kim geri kalsa helak olur. Her kim buna uyarsa kurtulur. Bu inancı koru ey Muhammed!" (Usul-i Kâfi, c.1, s.441, 5.hadis).
İmam Muhammed Bâkır (a.s.) babasından o da dedesinden şöyle rivayet eder; "Bir gün Resûlullah (a.s.) ata binmişti ve Hz. Ali de o yolculuğa
yaya olarak çıktı.
Buyurdu ki: "Ey Ebu'l-Hasan! Ya sen de bin veya geriye dön! Allah Bana şöyle emretti: Ben binek üzerindeyken sen de binesin. Ben yaya giderken sen de yaya gidesin. Ben oturduğumda sen de oturasın. Yalnız olağanüstü bir durum dışında. Allah'ın bir emri söz konusu olursa o zaman oturup kalkabilirsin. Allah bana verdiği bütün kerametlerin bir benzerini sana da vermiştir. Bana nübüvvet ve risalet verdi. Alllah sana da kendi hükümlerini uygulama ve zor işleri yerine getirme emri verdi. Muhammedi hak üzerine gönderen Allah'a and olsun ki, seni inkar eden bana iman etmemiştir ve sana karşı çıkan Beni ikrar etmemiştir. Sana karşı çıkanlar Allah'a ve Bana iman etmemiştir. Senin faziletlerin Benim faziletlerimdendir, Benim faziletim senin de faziletindir. Bu da Allah'ın şu ayetidir: 'De ki Allah'ın fazlı ve rahmeti ile ferahlasınlar, bu onların topladıklarından daha hayırlıdır.' (Yunus, 58).
Sana ve senin velayetine hidayet olmayanlar, senden sapıtmış ve Allah Azze ve Celle'nin katına hidayet olmamışlardır. Bu da Allah'ın şu ayetindedir: 'Ben tevbe edip iman eden ve salih amel işledikten sonra hidayet olunanları mutlaka affedenim.' (Taha, 82).
Sen olmasaydın Allah'ın hizbi tanınmazdı. Allah düşmanları seninle tanınır. Allah'ın huzuruna senin velayetinle çıkmayanlar hiçbir şeyle çıkmamıştır."
OKAN EGESEL
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben ve Ali, Arş'ın sağ tarafında idik. Adem yaratılmadan iki bin yıl önce Allah'ı tesbih ediyorduk. Adem'i yarattığında bizi onun sülbüne koydu. Pak sülblerden ve temiz rahimlerden gelerek sonunda Abdülmuttalib'e ulaştık. Sonra iki kısma ayrıldık. Yarısı Abdullah'ta diğer yarısı da Ebu Tâlib'de karar kılındı. Nübüvvet ve risalet bana verildi. Vasiyet ve hilafet de Ali'ye verildi. Sonra bize kendi isminden alınma iki isim verdi; Allah Mahmud'dur Ben de Muhammed'im. Allah el Ali'dir, bu da Ali'dir. Ben peygamberlik ve resullük için, Ali de vasilik ve halifelik içindir." (Bihar'ul-Envar, c.15, s.12, 14.hadis-i şerif).
İmam Ca'fer Sâdık (a.s.) buyurdu ki: "Allah Azze ve Celle buyurdu ki: 'Ey Muhammed! Gökleri, yeri, Arş'ı ve denizi yaratmadan önce Seni ve Ali'yi nur olarak yani bedensiz ruh olarak yarattım. O ruh beni över ve Lailahe illallah derdi. Sonra ikinizin ruhunu birleştirerek tek nur olarak karar kıldım. O beni över ve takdis eder ve Lailahe illallah derdi. Sonra onu ikiye böldüm ve onu da ikiye böldüm. Böylece dört parça oldu. Bir Muhammed, bir Ali, iki de Hasan ve Hüseyin." (Usul-i Kâfi, c.1, s.440, 3.hadis-i şerif).
Muhammed bin Sinan der ki:
İmam Muhammed Taki (a.s.)'a Şiiler arasındaki ihtilafı anlattığımda şöyle buyurdu: "Ey Muhammed! Allah ezelden beri hep tek idi. Sonra Muhammed, Ali ve Fâtıma'yı yarattı. Onlar bin yıl beklediler. Sonra bütün her şeyi yarattı. Onları halkın yaratılışlarında şahit olarak karar kıldı. Her şeyin onlara itaatını farz kıldı. İşleri onlara teslim etti. Onlar istediklerini helal istediklerini haram kıldılar. Onlar Allah'ın istediklerinden başka bir şey istemezler."
Sonra İmam (a.s.) buyurdu ki: "Ey Muhammed! Bu öyle bir inançtır ki her kim bundan öne geçse dinden çıkar. Her kim geri kalsa helak olur. Her kim buna uyarsa kurtulur. Bu inancı koru ey Muhammed!" (Usul-i Kâfi, c.1, s.441, 5.hadis).
İmam Muhammed Bâkır (a.s.) babasından o da dedesinden şöyle rivayet eder; "Bir gün Resûlullah (a.s.) ata binmişti ve Hz. Ali de o yolculuğa
yaya olarak çıktı.
Buyurdu ki: "Ey Ebu'l-Hasan! Ya sen de bin veya geriye dön! Allah Bana şöyle emretti: Ben binek üzerindeyken sen de binesin. Ben yaya giderken sen de yaya gidesin. Ben oturduğumda sen de oturasın. Yalnız olağanüstü bir durum dışında. Allah'ın bir emri söz konusu olursa o zaman oturup kalkabilirsin. Allah bana verdiği bütün kerametlerin bir benzerini sana da vermiştir. Bana nübüvvet ve risalet verdi. Alllah sana da kendi hükümlerini uygulama ve zor işleri yerine getirme emri verdi. Muhammedi hak üzerine gönderen Allah'a and olsun ki, seni inkar eden bana iman etmemiştir ve sana karşı çıkan Beni ikrar etmemiştir. Sana karşı çıkanlar Allah'a ve Bana iman etmemiştir. Senin faziletlerin Benim faziletlerimdendir, Benim faziletim senin de faziletindir. Bu da Allah'ın şu ayetidir: 'De ki Allah'ın fazlı ve rahmeti ile ferahlasınlar, bu onların topladıklarından daha hayırlıdır.' (Yunus, 58).
Sana ve senin velayetine hidayet olmayanlar, senden sapıtmış ve Allah Azze ve Celle'nin katına hidayet olmamışlardır. Bu da Allah'ın şu ayetindedir: 'Ben tevbe edip iman eden ve salih amel işledikten sonra hidayet olunanları mutlaka affedenim.' (Taha, 82).
Sen olmasaydın Allah'ın hizbi tanınmazdı. Allah düşmanları seninle tanınır. Allah'ın huzuruna senin velayetinle çıkmayanlar hiçbir şeyle çıkmamıştır."
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.