22 Temmuz milletvekili seçimleri nedeniyle partiler son kozlarını oynamaya, seçmenin kararına etki etmeye çalışmaktadırlar. Bu konuda elbetteki bizim de söyleyeceğimiz söz, yazacağımız şeyler olacaktır. Şunu baştan söylemekte fayda var; ben, kalıplaşmış bir söz olan "tarafsızlıkla" değil; "gelişmeleri ve gündemi taraflı bir gözlükle" değerlendireceğim. Çünkü "ben tarafım". Ve taraf olma sebeplerimi sizlerle paylaştığım zaman, sizler de bana, taraf olduğumdan dolayı umarım hak vereceksinizdir.
Ne AB, ne ABD, Tam Bağımsız Türkiyeİnsanın yaşadığı topluma ve tabi olduğu devletine-milletine karşı sorumlukları vardır. Bu bağlamda devletin bekası, millet ve memleketin selameti söz konusu olduğu zaman, taraf olması; hem kulluk hem de vatandaşlık görevidir.Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra rotasını batıya döndüren Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, adım adım Türkiye'yi hem ekonomik hem de siyasal ve kültürel bataklığa doğru sürüklemiştir. Milli politikalardan uzaklaştıkça "haçlı batının oyun ve oyuncağı" konumuna düşmüş, neticede de bağımsızlığımızı kaybetme noktasına gelmiş bulunmaktayız. Geçmiş siyasi partiler bu zamana kadar çözüm bulamayıp meseleyi içinden çıkılmaz bir vaziyete düşürmüşlerdir.Durumu değerlendiren Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, diğer siyasi oluşumlardan farklı olarak, mutlak çözümler sunan ve topyekûn bir milletin katılımını sağlayan "Kuva-yı Milliye Hareketi"ni başlatmıştır. Bu siyasi hareketten maksat; milli bir politika, milli bir siyaset, milli bir ekonomiyle önce aziz milletimize, sonra da, bütün insanlığa insanca bir yaşamı doya doya yaşatmaktır. Bu idealle yola çıkarken "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" projelerini eserleştirerek eşsiz çözümler sunan modelini "Uluslararası Kongrelerle" bütün dünyaya kabul ettirmiş, çözüm önerilerini taahhütnameye dökmüş, notere tasdik ettirmiş; milletin önüne böylece çıkmıştır."Ne AB, ne ABD, Tam Bağımsız Türkiye" parolasıyla yola çıktığından, bütün küresel güçlerin, şer odaklarının ve taşeronlarının hedefi haline gelmiştir.
Bulanık suda balık avlamakBağımsız Türkiye Partisi (BTP), milletin sinesinde yer almaya başlayınca, bütün engellemelere rağmen vatandaşın gündemine oturmuş yaşlı-genç , kadın-erkek herkesin ilgisine ve sevgisine mazhar olmuştur. Seçim zamanlarında küresel güçler ve Türkiye üzerinde hesapları olanlar; değişik yollarla milletin düşüncelerini değiştirerek millî iradenin sandığa yansımasını engellemeye çalışırlar. Bunlar masa başı anketleri, aslısız iddialar, iftiralar ve baraj sorunudur. Masa başı anketlerle, önce istenilen partiler önde gösterilir, istenmeyenler yok sayılmaya çalışılır. Arkasından da; "bakın bu parti ve adaylar iyi ama, barajı geçemez, siz en iyisi oyunuzu şu partiye atın" diyerek milletin kafasını ve gönlünü bulandırmaya çalışırlar. Esasen; fikirlerin önünde baraj diye bir şey olamaz, baraj kişinin kafasında, baraj kişinin kalbindedir. İnsanoğlu fiiliyatta çözülmesini istediği bir işi önce gönlünde niyet olarak çözmek zorundadır. Çünkü; niyet gayreti, gayret neticeyi doğurur. Kıssadan hisse çıkarmakArif zatın biri talebelerine;- "Evimin bahçesindeki havuza bu akşam sabah namazına kadar her talebe bir kova süt döksün! Ben sabah kalktığımda bu havuzu süt ile dolu bir vaziyette görmek istiyorum".Der. Akşam talebelerden biri;- "Havuza bir kova su dökerim. Nasılsa herkes süt dökecektir. Benim bir kova su da arada kaynar gider".Diye düşünür. Akşam kimse görmeden havuza bir kova su döker. Sabah arif zat talebelerini havuzun başında toplar. Bir de ne görsünler havuzda bir damla süt yok. Havuz ağzına kadar su ile dolu. Talebeler birbirinin yüzüne bakar dururlar. Görünen manzara o ki; herkes bir havuz sütün içinde 'benim bir kova su belli olmaz' mantığıyla davranmış, neticede de vahim manzara meydana çıkmıştır?Arif zat;- "Bakınız evlatlar, asıl olan yapılması gerekeni kimse yapmasa bile, 'ben tek başıma yapmalıyım', mantığını gütmedikçe, toplumun ıslahı mümkün değildir".Diyerek talebelerine önemli bir ders vermiştir. İş, aş, bu sefer Haydar Başİşte baraj sorunları da böylece hallolur. "Aman benim bir oyumla ne olur ki?" dememeli, gayret sahipleri; "benim oyum barajı aşıracak tek oydur" mantığı güdülmelidir. Bu mantık toplumsal bilinç haline dönüştürüldüğü taktirde, bırakın % 10 barajını, çok daha yüksek barajların aşıldığı görülecektir. Unutmamalıdır ki, büyük çığların ilk parçası en küçük kar tanesidir. Vatanın bölünmez bütünlüğü ve milletin geleceği tehlikede olduğu zaman, kişinin taraf olmadan bir köşede bulunması belki de en büyük suç olacaktır.Bu konuda gerçekten milletimize ve bütün insanlığa, içinde bulunduğu problemlere çözüm sunan Bağımsız Türkiye Partisi ile, onun lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey ve diğer aday arkadaşlarla birlikte olmayı kendime bir vecibe saydığım için tarafım. Sizleri de taraf olmaya çağırıyor, devletimizi "Kainat Devleti", milletimizi "Lider Millet" yapmayı gaye edinen BTP'yi iktidara taşımak için hep beraber; "İş, aş, bu sefer Haydar Baş" demeye davet ediyorum.
Uğur KEPEKÇİ
www.ugurkepekci.com
ukepekci@hotmail.com
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Güzel ahlak ve tebliğ ilişkisi / 21.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024
- Güneş balçıkla sıvanmaz / 12.11.2024
- Atatürk’ü anlamak ve Atatürk gibi düşünmek / 11.11.2024
- Tebliğin en etkili yolu lisanıhâldir / 20.11.2024
- Tebliğ metodu hakkında bilinmesi gerekenler / 19.11.2024
- Abese suresinden alınacak dersler / 18.11.2024
- Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır / 16.11.2024
- Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu? / 15.11.2024
- Demokratik Krallık hakkında / 14.11.2024
- Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi / 13.11.2024
- Güneş balçıkla sıvanmaz / 12.11.2024
- Atatürk’ü anlamak ve Atatürk gibi düşünmek / 11.11.2024