Güzel kitabımızın güzel ayetiyle başlayalım. Hud Sûresi ayet 62: "Semudlar dediler ki; 'Ey Salih! Sen içimizde, bundan önce ümit beslediğimiz biriydin. Şimdi babalarımızın taptıklarına tapmaktan mı engelliyorsun bizi ?' diye çıkıştılar." Bu tavır, Adem babamızdan Sevgili Peygamberimize kadar kendilerine gönderilen peygamberlere bâtılın takındığı ortak tavırdır. Bu tavrın takınılmasında iki ana sebep görülür. Birincisi; dünyalık çıkar, ikincisi ise atalarının bâtıl inançlarıdır.
Bâtılları, peygamber öğretisi karşısında aciz kalmış, mutlaka başka bir çare bulunmalıydı. Bir çıkış yolu yoktu elbette. Çareyi Hakk'a kulak tıkamak ve göz kapatmakta buldular. Bu ortak kaderi gelin son peygamber Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa'da seyredelim.
Bütün peygamberlerimiz peygamberlikle görevlendirilmeden önce bulundukları toplumda saygın yere sahiptirler. Saygınlıkları her konu ve kesimde var olagelmiştir. Peygamberlik görevi ile daha da artan saygınlıklarının toplum nezdinde kadr-i kıymeti anlaşılamamıştır.
Güzel Peygamberimiz güzel Cebrail ile buluşuncaya kadar Mekke müşriklerinin içinde saygın bir kişilikti. O; asla yalan söylemezdi, güvenilirdi. Adaletten asla ayrılmazdı, cesurdu. Dürüstlüğünü bilmeyen, tasdik etmeyen Mekkeli yoktu. Güzel ahlakın O'na ne kadar yakıştığını görmeyen müşrik bulmak ne mümkün…
Ne zaman ki!.. "Allah beni seçti, size peygamber olarak gönderdi. Sizi, eşi ve benzeri olmayan Allah'a inanmaya çağırıyorum" dedi, her şey değişti.
Haşa! "Muhammed sihirbaz oldu, Muhammed deli divane oldu!.." dediler. Peki nedir bu dönüş?
Rabbim bana bu devirde ömür verdi. Güzel ahlak ve sıfatlar Resûlullah Efendimiz (sav)'den daha çok kime yakışabilir ki?
Muhammedü'l-Emin sıfatını ben değil müşrikler yakıştırdı O'na. Necaşi'nin "Yalan söyler miydi?" sorusuna "Asla!" diye cevap veren ben değil, müşriklerdi. Canına kastettikleri Muhammed'e mallarını ben değil, müşrikler emanet etti.
Sorumuzu şimdi cevaplayalım. Neden bu dönüş? En uzun açıklamayı en kısa cevapla yapalım. Çünkü; Allah'ın Hakk'ı, bâtıllarına battı.
Efendimiz (sav)'den sonra, aynı tutum pak nesil Ehl-i Beyt için de aynen devam etti. Hülefa-i Raşidin döneminde Hz. Ali Efendimizin ilmine selam durulurken, "Ali olmasaydı helak olurduk" itirafına rağmen, ilmi gereği olması gereken makamında bulunamamış, maalesef karşıda kalınmıştır. Ali evlatları için de tarih aynı uygulamaya şahittir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk için durum değişti mi? Hayır! Gazi'ye 19 Mayıs 1919'dan öncesine bakarsak. Karşımızda başarılı bir Osmanlı paşası görürüz. Kulak verdiğimizde; cephelerdeki başarısını, yenilmeyişini, askeri dehalığını ve saygın komutanlığını duyarız. Dönelim beraber; şimdi de 19 Mayıs 1919'dan sonrasına bakalım…
Ne zaman ki!.. "Ya bağımsız yaşarız ya da ölürüz, Türk milleti esir edilemez, vatanı ve bağımsızlığı olmayanın namusu da olmaz dini de, esaret altındaki padişaha ve halifeye itaat edilemez, işgalciler geldikleri gibi giderler." dedi ve milleti ayağa kaldırdı, her şey değişti… Hâşâ! Atatürk dinsiz oldu, vatan haini oldu… Daha yazmak istemiyorum, kalemim de yazmıyor zaten. Fetva verildi, Atatürk öldürülmeliydi… Peki neden bu dönüş? Allah'ın Hakk'ı, batıllarına battı.
Gelelim Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e. Durum farklı mı? Elbette ki hayır! Hep duyduk, duydunuz! Haydar Baş mı? O bizim iyi hocamızdır, delikanlıdır, cesur ve dürüsttür, vatanseverdir, ilim sahibidir, namusludur, cömerttir… Demediler mi? Dediler!
Ne zaman ki!.. "Bu vatan bizimdir, bizim kalacak. Sivil, asker top yekûn millet kardeş olacak. Ehl-i Beyt ortak payda olacak. Milli Ekonomi Modeli'yle bir elimiz yağda bir elimiz balda olacak. Türkiye, kâinat devleti olacak. Dindar Atatürk ve Cumhuriyeti baş tacı olacak. Türk'ün bayrağına selam durulacak…" dedi, her şey değişti. Peki neden?
Lütfen cevaplar mısınız? Bu sefer Hakk nereye battı? Cevabınızı ne kadar yazarsınız bilmem. Lakin son cümleniz "Her şeye rağmen Hakk'ın kervanı yürümüştür" olsun…
Sağlıcakla kalın.
- Kulların hakkını kul yiyor! / 06.04.2021
- Allah’a borç verir misiniz?.. / 12.02.2021
- Gizliler iş başında!.. / 23.12.2020
- Haftayı seyrederken… / 16.11.2020
- Gördün mü eğitimin gücünü? / 10.11.2020
- Geçen haftanın ardından… / 04.09.2020
- Yalnız mü’min! Mümkün mü? / 11.08.2020
- Böyle dost dostlar başına... / 10.07.2020
- Allah’tan nasıl korkarsınız? / 03.07.2020

































































































