logo
26 KASIM 2024

Ne yardan, ne serden vazgeçerler…

04.06.2024 00:00:00

İnsanlık tarih boyunca insanoğlu hep aynı yaşamış. Alt tabaka bundan 1000 yıl önce nasıl yaşamışsa günümüzde de aynı yaşamakta. Orta kesim nasıl yaşamışsa günümüzde de aynı yaşamakta. Üst kesim nasıl yaşamışsa günümüzde de aynı yaşamakta. Siyasetçiler üst tabaka, halk alt tabaka. Patronlar üst tabaka çalışanlar alt tabaka. 

Kamu kurumlarında bundan 20-25 yıl önce eğitimde kademe olayı vardı. Günümüzde çok uygulandığını düşünmüyorum. Bir öğretmen çalıştıkça, yeteneklerini ortaya koydukça hem ekonomik seviyesi hem de kariyer seviyesi yükselirdi. Dolayısıyla herkes hak ettiği makama mevkie alnının akıyla gelirdi. Ama gördüğüm kadarıyla kamu kurumlarında çok da sistem böyle işlemiyor. Makam mevki sahipleri alttan gelen yetenekli kişilere bir yere kadar müsaade ediyor. Daha ileriye gitmesine izin verilmiyor. Bu insan vatana, millete faydalıdır diyerek önü açılması gerektiği yerde tıkanıyor ve çeşitli uydurma yollarda daha alt kademelerde kalması sağlanarak veya hatalar yaptırılarak sıfırlanıyor. Şahsi tehlike uzaklaştırılmış oluyor.

Kamu dışında eğitim yoluyla hayata tutunmaya çalışan bir öğrenci üniversiteyi okur, mesleğini eline alır, kendini geliştirir gider bir iş yerinde çalışmaya başlar. Kendini ispatlamak için çalışır, çapalar, yeteneklerini ortaya koyar. Tam kendini göstermeye başlar ama bir şey öğrenir. Bizim gibi Türkiye şartlarında yaşayan insanların içinde ise aslında kendini gizlemesi gerektiğini. Neden mi? Çalıştığı iş yeri patronu ilk başta onun bu yeteneklerini çıkarları doğrultusunda kullanır ama bir yere kadar. Gün gelir boynuz kulağı geçmeye başlayınca bu yetenekler tehlikeli olmaya başlar. O yetenekli, çalışkan eleman bir tehdit unsuru haline dönüşür ve süreç o şekilde başlar. 

Yok sayma, gizleme, itibarsızlaştırma gibi davranışlar gelmeye başlar. Artık bu eleman patron için fayda değil işi öğrenip rakip iş yeri açacak veya makamına gelecek insan konumunda olduğu için bu tür davranışlar yaşanır ve 40 yıllık dost bir anda istenmeyen insana dönüşür. Akıllı çalışan şunu bilir ki kendini daha da geliştirmenin yolunu bu tür mobbingleri fırsata çevirerek olumlu hale getirir. Ama bunu yapamayan elaman bu tür olayların sonucunda genellikle elemanın ayrılıp bir iş yeri açtığı ve kendi işinin patronu olduğu görülür. 

Gelelim siyaset boyutuna. 2 dava arkadaşı beraber bir yolculuğa çıkar. Her türlü zorlukların üstesinden gelirler. Gün gelir zorlukları geçip artık nimetlerden faydalanma zamanı gelince o 40 yıllık dava arkadaşları birbirlerinin tehdidi olmaya başlar. İçlerinden bir tanesi olgun davranıp birlikteliği devam ettirebilirse ne âlâ. Ama genellikle biri üstün gelip diğerini diskalifiye etme peşine düşer. Yukarıda belirttiğim gibi ayrılma süreci artık başlar. Yine aynı senaryolar… Yok sayma, gizleme, itibarsızlaştırma hatta iftiralara kadar gider iş. O kadar ilerler ki bir zamanlar ortak düşmanları olan insanlar yeter ki bu birliktelik bir şekilde son bulsun diye düşmanlarından bile medet umarlar. Sonuç yine düşmanca ayrılık. 

Bir avukatın güzel bir sözü var: 60 yıllık avukatlık yaparım. Müvekkillerim ya akraba, ya dost, ya yanı işte çalışmış, ya da ortak kişiler olmuştur. Bu sözden şunu çıkarabiliriz: Biz toplum olarak bize zarar gelmeyeceğini bildiğimiz akraba, dost, iş arkadaşı gibi insanları üzmeyi çok seviyoruz. Eksiğine katlanıp 40 yıllık hatırı var diyemiyoruz. Bu durumu genellikle geri kalmış toplumlarda görülen bir toplumsal hastalık olarak görüyorum. 

Yani birbirleriyle bağı olmayan insanlar çok problem yaşamazlar. Ama akraba, iş arkadaşı, dava arkadaşı, siyaset arkadaşı, ortak gibi yaşayan insanlar günün sonunda küserek, darılarak veya düşmanca ayrılmakta. Ortasını bulan çok az görülmektedir. 

Bütün yukarda saydığım makam ve mevki sahipleri olan gerek siyasetçiler gerekse iş patronları yazının da başlığından anlaşılacağı gibi belirli bir süre ne yardan vazgeçer, ne serden. Çıkarlarına hizmet ettiği sürece. Çok iyi olmasını da istemez, çok geri kalmasını da istemez. Çok iyi olursa makamına tehdit olur geri kalırsa karizmasına tehdit olur. Ta ki senden tamamen vazgeçeceği gün gelene kadar bu böyle devam eder. Ve o gün geldiğinde masayı ilk önce kendisi devirir ve ne yar dinler, ne ser, ne pahasına olursa olsun senden vazgeçer. Artık onun için hepten bir tehdit unsuru oluverir. 

Onun için kamu kurumlarında bir makamda veya bir mevkide belirli bir süre çalışma prensibi vardır, tabi devletin sisteminin işleği ülkelerde. 

Siyaset de aynen böyledir. Nasıl ki kamu kurumlarında belirli bir süre çalışanlar yer değiştirilirler, siyasetçiler de aynı şekilde değiştirilmelidir. Bu durum hem siyaset yapanlar için hem de vatandaş için faydalıdır. 

Hâlbuki İslam inancında insan ihtiraslarıyla değil gönlüyle yaşar. Yukarıda saydığımız bütün bu olayların temelinde insanın ihtirasının sonucunda makam mevki korkusu yatar. Hâlbuki hepimizin rızkını da veren makam ve mevki sahibi de yapan yaratıcı olan Allah (c.c.)'dır. Bu inançta olmadığımız sürece "Filler tepinir çimler ezilir" cümlesi hep yaşanır olacaktır. Da bu tepilen fillerin ezdikleri çimler için hesap vereceği çimlerin bir sahibi de olduğu unutulmamalıdır. 

 
 
Ferhat Yanık / diğer yazıları
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
Rutte Ankara'da
Erdoğan ile ne görüştü?
Can kaybı 44 bini geçti
Gazze'de 15 günde 523 Filistinli katledildi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava
500 bin liralık manevi tazminat davası
'Güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor'
NATO'dan Türkiye açıklaması
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
Rutte Ankara'da
Erdoğan ile ne görüştü?
Can kaybı 44 bini geçti
Gazze'de 15 günde 523 Filistinli katledildi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava
500 bin liralık manevi tazminat davası
'Güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor'
NATO'dan Türkiye açıklaması
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.