Her şeyi boş vermiş “seleyi suya vermişsin”, ne çabuk?
Yelkenleri suya indirmiş “uydum kalabalığa” moduna girmişsin, ne çabuk?
Hayatın tozpembe, kırmızı çizgileri bir bir silmişsin, ne çabuk?
“Yakınlarınızın, en yakınlarınızın aleyhine de olsa adaleti ayakta tutun” buyruğu senin için hiçbir anlam ifade etmiyor artık, sizin şebekeden olanlar tarafından dokunulmaz ilan edilmişler, ne çabuk?
Bir birinizin “malı götürme” planlarınızın pürüzsüz yürümesi için bazen dört gözünüzü birden açmanız, bazen hepsini birden kapatmanız “dava arkadaşlığı” olarak algılanmaya başlanmış, bunca yamulma ne çabuk?
İşlerinizin, ihalelerinizin aksamaması kaydıyla, memleket meselelerine kayıtsız kalma diye nevzuhur bir huy edinmişsiniz, ne çabuk?
Özel sohbetlerinizde, ev toplantılarınızda artık; “komşusu açken tok yatan bizden değildir”, “işçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz”, “zulme rıza zulümdür, küfre rıza küfürdür” gibi nebevi ahlakı ön plana çıkaran ilkelerden söz etmeyi terk etmişsiniz, reel politikanız gereği gündeminizden düşürmüşsünüz, dosdoğru yoldan yuvarlanış, ne çabuk?
Her nerede mikrofon yakalarsanız, her ne zaman karşınızda bir kamera görürseniz hemen çağdaş nemrutların, firavunların bakış açısı ile, bu çağın Bel’am’ı edasıyla nutuklar atmayı huy edinmişsiniz, Muhammedi duruştan Nemrudi duruşa savruluş, ne çabuk?
Ümmet-i Muhammedin birliği-beraberliği, dirliği-düzeni için dua eden birisi iken şimdi bu birliği, bu dirliği dinamitleyen küresel eşkıyaların ve onların maşası durumundaki eli kanlı teröristlerin başarısı için dua eden bir çizgiye yuvarlanmak, bunca kısa zamanda bu kadar sapıklık, ne çabuk?
Kırmızı çizgilerini kaybetmişsin, ne çabuk?
Delikanlı duruşunu yitirmişsin, ne çabuk?
“Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem” tavrının yerinde yeller esiyor, tanınmaz hale gelmişsin ne çabuk?
Sen böyle oyalanıp dururken, gün olur ölüm meleği kapını çalar, “hadi” der, o zaman dersin ki “ne çabuk?”
Yelkenleri suya indirmiş “uydum kalabalığa” moduna girmişsin, ne çabuk?
Hayatın tozpembe, kırmızı çizgileri bir bir silmişsin, ne çabuk?
“Yakınlarınızın, en yakınlarınızın aleyhine de olsa adaleti ayakta tutun” buyruğu senin için hiçbir anlam ifade etmiyor artık, sizin şebekeden olanlar tarafından dokunulmaz ilan edilmişler, ne çabuk?
Bir birinizin “malı götürme” planlarınızın pürüzsüz yürümesi için bazen dört gözünüzü birden açmanız, bazen hepsini birden kapatmanız “dava arkadaşlığı” olarak algılanmaya başlanmış, bunca yamulma ne çabuk?
İşlerinizin, ihalelerinizin aksamaması kaydıyla, memleket meselelerine kayıtsız kalma diye nevzuhur bir huy edinmişsiniz, ne çabuk?
Özel sohbetlerinizde, ev toplantılarınızda artık; “komşusu açken tok yatan bizden değildir”, “işçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz”, “zulme rıza zulümdür, küfre rıza küfürdür” gibi nebevi ahlakı ön plana çıkaran ilkelerden söz etmeyi terk etmişsiniz, reel politikanız gereği gündeminizden düşürmüşsünüz, dosdoğru yoldan yuvarlanış, ne çabuk?
Her nerede mikrofon yakalarsanız, her ne zaman karşınızda bir kamera görürseniz hemen çağdaş nemrutların, firavunların bakış açısı ile, bu çağın Bel’am’ı edasıyla nutuklar atmayı huy edinmişsiniz, Muhammedi duruştan Nemrudi duruşa savruluş, ne çabuk?
Ümmet-i Muhammedin birliği-beraberliği, dirliği-düzeni için dua eden birisi iken şimdi bu birliği, bu dirliği dinamitleyen küresel eşkıyaların ve onların maşası durumundaki eli kanlı teröristlerin başarısı için dua eden bir çizgiye yuvarlanmak, bunca kısa zamanda bu kadar sapıklık, ne çabuk?
Kırmızı çizgilerini kaybetmişsin, ne çabuk?
Delikanlı duruşunu yitirmişsin, ne çabuk?
“Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem” tavrının yerinde yeller esiyor, tanınmaz hale gelmişsin ne çabuk?
Sen böyle oyalanıp dururken, gün olur ölüm meleği kapını çalar, “hadi” der, o zaman dersin ki “ne çabuk?”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025