Evet, bu soruya hepimiz muhatabız ve bir ayna karşısına geçip; Rabbim, benden ne istedi, ben ne yaptım, sorusunu aynaya bakarak cevaplamamız lazım. Bu cevaplar Rabbimiz ile bizim aramızda kalsın. Biz genele geçelim.
Peygamber Efendimizin, 'Her gelen gün bir önceki günden daha çetin olacaktır' şerefli sözüne binaen her gelen Ramazan bir önceki Ramazandan daha çetin geçiyor. Kimin için? Hakkıyla orucunu tutmak isteyenler için.
Ama böyle bir derdi olmayanlar için Ramazan ayının diğer günlerden hiçbir farkı yok. Milletin geneline bakınca Ramazan ayının sıradanlaştığını görüyorum.
Basit bir örnek vereyim; Her sabah işe gelirken yolumun üzerindeki tavuk dönercisi, yaklaşık bir metre boyunda en az 60 cm çapındaki döneri takmış veya takıyor olurdu. Akşam eve dönerken de döner bitmek üzere olurdu. (Dönerin büyüklüğü dikkatimi çektiği için aklımda kaldı)
Ramazan geldi. Yine sabah işe geliyorum ve o dönerci yine aynı döneri takıyor ve akşam eve dönerken o döner yine bitmek üzere oluyor. Anlatabildim mi!
Son yıllarda bir moda çıktı; Kaldırımlara sıfır veya kaldırımda yemek masaları, çay, nargile filan. Adeta kahve veya lokanta içerisinde yürüyorsun sokakta. Ramazan geldi aynı yürüyüşe devam ediyoruz.
Kimsenin dinine ve ameline karışacak değiliz. Ama demokrasi, insan haklarının tavan yaptığı ülkemizde Müslüman olarak saygı bekliyoruz.
Geçen günlerde Meltem Tv'nin sahur programı 'Mahalle Kahvesinde' gazetemizin değerli yazarlarından Orhan abinin (Dede) verdiği çok güzel bir örnek vardı;
"Filistinli mahkumlar, yaşam şartlarını protesto için cezaevinde açlık grevi başlattılar. Bu grevi duyan İsrailli vatandaşlarda cezaevi çevresine gelerek mangal yaptılar. Bütün ortamı et kokusu sardı?"
Şimdi! Bu milletin kimliği olan Ramazan ve oruç mevsiminde insanımızın bu kadar duyarsız olması ile İsraillilerin (Yahudilerin) davranışları arasında bir fark var mı? Herkes vicdanında cevap versin.
Bu Ramazanda pantolonlar daha da yırtıldı, etekler daha da kısaldı, küpeli erkekler daha da çoğaldı. Gece 12, 1, 2 de çocuk yaştaki kızlar sokaklarda. Erkekler pusu da.
Diğer taraftan ise Ramazan etkinliği adı altında belediyeler ve televizyonlar şovlarına devam ediyor. Vatandaş cami yerine bu şovlara katılmayı daha eftal sayıyor. Tabi birde meşhur Ramazan soruları ve bu soruları cevaplayan proflar var.
Bu yılın hit sorusu yine Nihat Hatipoğlu'na soruldu; 'Hacaaaam! Üzerime tiner döküp, kendimi yaktım. (kurtardılar) Acaba orucum bozuldu mu?'
Bir başka konu ise bu Ramazan'da da bizim isyanımıza, itirazlarımıza ve sesimizi duyurma gayretimize rağmen bu sesi duymayan başta AKP belediyeleri olmak üzere birçok siyasi ve sosyal yapının, papaz ve hahamlarla gerçekleştirdiği iftar organizasyonları var.
Evet, başı rahmet, ortası mağfiret sonu cehennem azabından kurtuluş olan bir Ramazan ayı daha bitmek üzere.
Ama Ramazan ayının bir başka özelliği de tehdit ayı olmasıdır. Malumunuz bir hadisi şerifte Cebrail (a.s) dua ediyor, Peygamber Efendimizde 'amin' yani dediğin gibi olsun, diyor. Hatırladınız mı hadisi?
Peygamberimizin 3 kez amin, dediği Cebrail'in (a.s) duasının şıklarından birisi de, 'Kim Ramazana erer ve kurtuluş beratı alamazsa onun burnu yerde sürtünsün"
Rabbim! Ramazan'ı, bizden razı eylesin ve kurtuluş beratını alanlarda kılsın bizleri. (amin)
Peygamber Efendimizin, 'Her gelen gün bir önceki günden daha çetin olacaktır' şerefli sözüne binaen her gelen Ramazan bir önceki Ramazandan daha çetin geçiyor. Kimin için? Hakkıyla orucunu tutmak isteyenler için.
Ama böyle bir derdi olmayanlar için Ramazan ayının diğer günlerden hiçbir farkı yok. Milletin geneline bakınca Ramazan ayının sıradanlaştığını görüyorum.
Basit bir örnek vereyim; Her sabah işe gelirken yolumun üzerindeki tavuk dönercisi, yaklaşık bir metre boyunda en az 60 cm çapındaki döneri takmış veya takıyor olurdu. Akşam eve dönerken de döner bitmek üzere olurdu. (Dönerin büyüklüğü dikkatimi çektiği için aklımda kaldı)
Ramazan geldi. Yine sabah işe geliyorum ve o dönerci yine aynı döneri takıyor ve akşam eve dönerken o döner yine bitmek üzere oluyor. Anlatabildim mi!
Son yıllarda bir moda çıktı; Kaldırımlara sıfır veya kaldırımda yemek masaları, çay, nargile filan. Adeta kahve veya lokanta içerisinde yürüyorsun sokakta. Ramazan geldi aynı yürüyüşe devam ediyoruz.
Kimsenin dinine ve ameline karışacak değiliz. Ama demokrasi, insan haklarının tavan yaptığı ülkemizde Müslüman olarak saygı bekliyoruz.
Geçen günlerde Meltem Tv'nin sahur programı 'Mahalle Kahvesinde' gazetemizin değerli yazarlarından Orhan abinin (Dede) verdiği çok güzel bir örnek vardı;
"Filistinli mahkumlar, yaşam şartlarını protesto için cezaevinde açlık grevi başlattılar. Bu grevi duyan İsrailli vatandaşlarda cezaevi çevresine gelerek mangal yaptılar. Bütün ortamı et kokusu sardı?"
Şimdi! Bu milletin kimliği olan Ramazan ve oruç mevsiminde insanımızın bu kadar duyarsız olması ile İsraillilerin (Yahudilerin) davranışları arasında bir fark var mı? Herkes vicdanında cevap versin.
Bu Ramazanda pantolonlar daha da yırtıldı, etekler daha da kısaldı, küpeli erkekler daha da çoğaldı. Gece 12, 1, 2 de çocuk yaştaki kızlar sokaklarda. Erkekler pusu da.
Diğer taraftan ise Ramazan etkinliği adı altında belediyeler ve televizyonlar şovlarına devam ediyor. Vatandaş cami yerine bu şovlara katılmayı daha eftal sayıyor. Tabi birde meşhur Ramazan soruları ve bu soruları cevaplayan proflar var.
Bu yılın hit sorusu yine Nihat Hatipoğlu'na soruldu; 'Hacaaaam! Üzerime tiner döküp, kendimi yaktım. (kurtardılar) Acaba orucum bozuldu mu?'
Bir başka konu ise bu Ramazan'da da bizim isyanımıza, itirazlarımıza ve sesimizi duyurma gayretimize rağmen bu sesi duymayan başta AKP belediyeleri olmak üzere birçok siyasi ve sosyal yapının, papaz ve hahamlarla gerçekleştirdiği iftar organizasyonları var.
Evet, başı rahmet, ortası mağfiret sonu cehennem azabından kurtuluş olan bir Ramazan ayı daha bitmek üzere.
Ama Ramazan ayının bir başka özelliği de tehdit ayı olmasıdır. Malumunuz bir hadisi şerifte Cebrail (a.s) dua ediyor, Peygamber Efendimizde 'amin' yani dediğin gibi olsun, diyor. Hatırladınız mı hadisi?
Peygamberimizin 3 kez amin, dediği Cebrail'in (a.s) duasının şıklarından birisi de, 'Kim Ramazana erer ve kurtuluş beratı alamazsa onun burnu yerde sürtünsün"
Rabbim! Ramazan'ı, bizden razı eylesin ve kurtuluş beratını alanlarda kılsın bizleri. (amin)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025