Nasihat, kavramı inancımızın önemli ölçülerinden biridir. Tabi nasihatçi kimdir, kim olabilir, özellikleri nasıldır, nasıl olmalıdır, nerede, nasıl ve hangi amaçla nasihat etmeli gibi başlıklarda en az nasihat kadar önemli konulardır.
Nasihat, denince aklımıza bir yaramazlık yaptığımızda babamızın sert ifadeleri ve annemizin babamızı onaylayıcı cümleleri gelebilir. Veya camilerde önündeki kitaptan okudukça kendince coşan, asan, kesen hocalar da gelebilir. Bu ortamlardaki nasihatler açıkçası her zaman sıkıcı olmuştur benim için.
Ayrıca nasihati hep küçüklere endekslemişsizdir. Hâlbuki hayatın tamamında nasihate muhtacız. Hele şu çağda!
Nasihat; doğru yola, iyiye, güzele sevk etmek için yapılan konuşma, öğüt, akıl öğretme, yol gösterme gibi anlamlara gelir ki, insan bu noktada hem bir rehbere, hem de birilerine muhtaçtır.
Peygamber Efendimizin (s.a.a) "Din nasihattir" hadisini biliyorsunuz. Bu hadisin devamında Ashap; "Kimin için nasihattir?" diye soruyor.
Peygamber Efendimiz; "Allah Kitabı ve Resulü, müminlerin yöneticileri ve tüm Müslümanlar için nasihattir" buyurdu. (Müslim, İman 95, Ebû Dâvûd, Edeb 59, Tirmizî, Birr 17)
Nasihatin bir anlamı da 'doğru yola iletmek' dedik. Biz, inanlar olarak her namazda okuduğumuz Fatiha Suresinde, Yüce Allah'tan ne istiyoruz? "Bizi doğru yola ilet."
Demek ki, insanların hepsi doğru yolda değilmiş ki, Allah (c.c.) doğru yolu talep etmemizi istiyor. Tabi doğru yolun yani İslam'ın yani Kur'an ve Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt yolunun temel özellikleri vardır. Bunlardan biri de 'iyiliği emretmek, kötülükten uzak durmak, yasaklamak' gibi.
"Sizden, hayra davet eden, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker yapan (iyiliği emredip kötülüğü men eden) bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmran 104)
"Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, iyiliği emreden, fenalıktan alıkoyan ve Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz." (Ali İmran 110)
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir."
Bakın! Bir hadisi şerifte çok açık bir tehdit var. Kimin için biliyor musunuz? Peygamberimizden (s.a.a) öğrenelim;
(Yüce Allah) "İçinde peygamberler ameli gibi ameli olan on sekiz bin kişinin bulunduğu şehrin ahalisini azaba uğratmıştır." Bu nasıl oldu, dediklerinde; "Çünkü o iyiler, kötülük ve günah işleyenlere Allah (c.c) için kızmadılar, iyiliği emredip, kötülükten nehy etmediler."
Bu noktaya kadar pek kimsenin itirazı olmaz sanırım. Ama bugün (dün de öyleydi) ağzı olan konuşuyor. Hele mevzu din olmuşsa adeta spor programları gibi herkesin bir yorumu var. Peki, bu doğru mu? Asla.
"Ey iman edenler! Niçin yapmadığınız şeyi söylüyorsunuz? Yapmadığınız şeyi söylemeniz Allah katında büyük gazaba sebep olur." (Saf Suresi 2-3)
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin (kusurunu arayıp) tecessüs etmeyin, kimse kimseyi gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır?" (Hucurat, 12).
"Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." (Müslim, Cihat, 6)
"Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsva eder." (Tirmizi, Birr 85)
"Müminler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere işte onlara, dünya ve ahrette can yakıcı azab vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz." (Nur, 19)
Rabbim, bizleri muhafaza etsin?
Nasihat, denince aklımıza bir yaramazlık yaptığımızda babamızın sert ifadeleri ve annemizin babamızı onaylayıcı cümleleri gelebilir. Veya camilerde önündeki kitaptan okudukça kendince coşan, asan, kesen hocalar da gelebilir. Bu ortamlardaki nasihatler açıkçası her zaman sıkıcı olmuştur benim için.
Ayrıca nasihati hep küçüklere endekslemişsizdir. Hâlbuki hayatın tamamında nasihate muhtacız. Hele şu çağda!
Nasihat; doğru yola, iyiye, güzele sevk etmek için yapılan konuşma, öğüt, akıl öğretme, yol gösterme gibi anlamlara gelir ki, insan bu noktada hem bir rehbere, hem de birilerine muhtaçtır.
Peygamber Efendimizin (s.a.a) "Din nasihattir" hadisini biliyorsunuz. Bu hadisin devamında Ashap; "Kimin için nasihattir?" diye soruyor.
Peygamber Efendimiz; "Allah Kitabı ve Resulü, müminlerin yöneticileri ve tüm Müslümanlar için nasihattir" buyurdu. (Müslim, İman 95, Ebû Dâvûd, Edeb 59, Tirmizî, Birr 17)
Nasihatin bir anlamı da 'doğru yola iletmek' dedik. Biz, inanlar olarak her namazda okuduğumuz Fatiha Suresinde, Yüce Allah'tan ne istiyoruz? "Bizi doğru yola ilet."
Demek ki, insanların hepsi doğru yolda değilmiş ki, Allah (c.c.) doğru yolu talep etmemizi istiyor. Tabi doğru yolun yani İslam'ın yani Kur'an ve Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt yolunun temel özellikleri vardır. Bunlardan biri de 'iyiliği emretmek, kötülükten uzak durmak, yasaklamak' gibi.
"Sizden, hayra davet eden, emr-i bi'l-ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker yapan (iyiliği emredip kötülüğü men eden) bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmran 104)
"Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, iyiliği emreden, fenalıktan alıkoyan ve Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz." (Ali İmran 110)
"Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir."
Bakın! Bir hadisi şerifte çok açık bir tehdit var. Kimin için biliyor musunuz? Peygamberimizden (s.a.a) öğrenelim;
(Yüce Allah) "İçinde peygamberler ameli gibi ameli olan on sekiz bin kişinin bulunduğu şehrin ahalisini azaba uğratmıştır." Bu nasıl oldu, dediklerinde; "Çünkü o iyiler, kötülük ve günah işleyenlere Allah (c.c) için kızmadılar, iyiliği emredip, kötülükten nehy etmediler."
Bu noktaya kadar pek kimsenin itirazı olmaz sanırım. Ama bugün (dün de öyleydi) ağzı olan konuşuyor. Hele mevzu din olmuşsa adeta spor programları gibi herkesin bir yorumu var. Peki, bu doğru mu? Asla.
"Ey iman edenler! Niçin yapmadığınız şeyi söylüyorsunuz? Yapmadığınız şeyi söylemeniz Allah katında büyük gazaba sebep olur." (Saf Suresi 2-3)
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin (kusurunu arayıp) tecessüs etmeyin, kimse kimseyi gıybet etmesin. Hanginiz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır?" (Hucurat, 12).
"Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." (Müslim, Cihat, 6)
"Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsva eder." (Tirmizi, Birr 85)
"Müminler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere işte onlara, dünya ve ahrette can yakıcı azab vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz." (Nur, 19)
Rabbim, bizleri muhafaza etsin?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025